Aklımızdan hiç çıkmaması lazım. Türkiye deprem kuşağında. Ve zaman zaman maalesef bu acıyla karşılıyoruz. Son kez Elazığ ve çevresinde sallandık. Yaşanan her depremden dersler çıkartarak, Allah korusun, daha kötülerine hazırlanmak için elimizden ne geliyorsa yapmak zorundayız.
Deprem uzmanları bu doğa olayını daha önceden kestirmenin mümkün olmadığını dolayısıyla her zaman hazırlıklı olmayı tavsiye ediyor. Hem depreme hem de sonrasına dair tedbirleri almak hepimizin boynunun borcu.
Depremin verdiği hasar konusunda fikir belirtebilecek konumda değilim. Ancak deprem sonrası yaşananlar hakkında söylenmesi gereken birkaç söz var.
Türkiye son yıllarda çok yoğun siyasi ve ekonomik gündemlerden geçiyor.
Toplumumuzda ciddi bir kutuplaşma olduğu da ortada. Ancak her ne olursa olsun bu ülkede ortak bir bilinçten de bahsedebileceğimizi bu tür sıkıntılı zamanlarda görüyoruz. Tüm Türkiye Elazığ ve çevresinde yaşanan acıya ortak oldu.
Hem devlet hem millet ilk dakikadan itibaren birlik ve beraberlik hissiyatıyla hareket edebilme becerisini gösterdi.
Arama kurtarma faaliyetleri sayesinde birçok vatandaşımız yaşama tutundu; sevenlerine kavuştu. Hemen yardım faaliyetleri başladı. Taraftar gruplarından, yardım kuruluşlarına kadar herkes meseleyi sahiplendi. Kamyonlar ilk andan itibaren yollara çıktı.
THY başta olmak üzere uçak ve otobüs şirketleri harekete geçti. Yardım kampanyaları başladı. Yaraları sarmak için ne gerekiyorsa yapılıyor.
Bakmayın ilk dakikadan itibaren ortalığa saçılan üç beş şuursuza.
Onlar her toplumda bulunur. Nefret kusmaları için bir sebebe de ihtiyaçları yoktur. Böylesi acı bir olayı bile kendi dar siyasi çıkarları için kullanmak isteyenler olacaktır. Bunlara cevap bile vermemek gerektiğini düşünüyorum. Onları nefretleriyle baş başa bırakmak ve yalnızlığa terk etmek verilebilecek en iyi cevaptır.
Bırakın kendilerini deşifre etsinler.
Bakmayın çok gürültü yaptıklarına.
Sayıları da çok değildir. Bu ülkenin kalabalıkları içinde kaybolup gideceklerdir.
Hepimiz için önemli olan bu birlik duygusunu sürdürebilmektir. Sadece deprem sonrasında değil öncesinde de alınacak tedbirleri en üst düzeye çıkarmaktır. Depremi engelleyemeyiz.
Vereceği hasarı da sıfıra indiremeyiz. Ama acıların sayısını azaltabiliriz.
Yıllardır söyleniyor.
İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi gibi yoğun nüfuslu şehirlerimiz de deprem tehdidiyle karşı karşıya.
Bildiğim kadarıyla mevzuatla ilgili sorun yok. Deprem yönetmeliği başta olmak üzere hukuki tedbirler zaten alınıyor. Ama uygulama ve denetlemenin sıklaştırılması hepimizin faydasına olacaktır.
Biz vatandaşlara düşen en önemli görev ise bir şekilde daha güvenli binaları tercih etmek ve bu konuda daha bilinçli hareket etmek olsa gerek.
Allah beterinden saklasın.
Ama hem bireysel hem de toplumsal hazırlığımızı en kötü senaryoya göre yapmakta fayda var. Ölenlere Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum.