Son dönem dünya siyasetindeki en ciddi ataklardan birini bekliyoruz. Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa bir masanın etrafında toplanacak. Olursa, muazzam bir adım olur. Sadece Suriye'yi değil tüm dünya siyasetini etkileyebilir.
Amerika'nın içinde bulunmadığı bir toplantı hayal bile edilemezdi. Hele hele Amerika'nın olmadığı fakat Almanya ve Fransa gibi ülkelerin katıldığı önemli bir zirve ben hatırlamıyorum. Türkiye, Rusya ve İran arasında başlatılan Astana Süreci de buna benzer bir adımdı. Ama içinde Almanya ve Fransa gibi ülkeler yoktu.
Astana bu bakımdan iyi bir örnek oldu. "Riskli" dediler. "Mümkün değil" dediler. Fakat Türkiye ve Rusya kurdu ve bu süreç işledi. İdlib gibi somut sonuçlar da üretti.
Bunu sadece biz değil diğer gözlemciler de görüyor. Türkiye ve Rusya arasındaki karşılıklı tavizlere dayalı diplomatik müzakere anlayışı Avrupalı ülkeleri de cesaretlendirdi diyebiliriz.
Henüz kendileri test etmediler. Veya rahatları henüz çok sarsılmadı. Bu yüzden Fransa ve Almanya'nın tedirgin yaklaşmaları gayet doğal. Gerçi artık ABD'nin kendilerine yarar değil zarar getireceğine ikna oldular ama buna ne tür bir tepki verecekleri konusunda netleşmediler. Arayış içindeler.
Türkiye bu dörtlü zirve önerisiyle onlara bir fikir sunmuş oldu. Başarı şansı hakkında şimdiden bir öngörüde bulunmak kolay değil. Ama en azından katılmak yönünde irade beyan edilmiş olması bile yeterlidir. Zaman içinde devamı da gelebilir. Diplomasiye şans vermek lazım. Belki bu zirve Suriye meselesini çözmeyecek. Veya belki bir anda dünya siyasetini dönüştürmeyecek. Ama şans vermekte ve denemekte fayda var.
Böyle bir arayışı gerçekçi olmadığı kanaatiyle mahkûm etmemek lazım. Aksine zirve diplomasisi arayışları reelpolitik zihniyetin ruhuna çok uygundur. En azından uluslararası kurumlardan daha gerçekçidir.
ABD tabii ki rahatsız olacaktır. Fakat katılımcıları ürkütebilmek için kendisini sahneye sürmesi gerekir. Sahneye çıkmadan etkisi kısıtlı olur.
Almanya'nın zirveye daha yakın olduğu belli. Fransa biraz daha mesafeli. Ancak ABD'nin Fransa'ya gösterdiği sıcak ilgi somut sonuçlar üretmiyor. Bu nedenle Fransa da yakın zamanda daha istekli hale gelebilir. Eğer bu gerçekleşirse iki kritik batılı müttefikin ABD'den bağımsız tavır aldıkları ilk ciddi eylem olacak. 2003 Irak Savaşı öncesinde ABD'yi reddetmeyi becerebilmişlerdi ancak ABD'ye rağmen yeni bir oluşumu başlatmaya cesaret edememişlerdi. Şimdi durum farklı. ABD siyaseten ve diplomatik olarak bastırabilir ama Irak Savaşı'nda olduğu gibi kararlı bir görüntü vermiyor. Bu nedenle de Almanya ve Fransa yeni bir denemeye imza atabilir. Bu iki ülke için küçük bir adım ama dünya için büyük bir adım olacaktır. Şimdilik ne yapacaklarını izleyip görelim.