Amerika'nın yaptığı ettiği ortada. Sadece düşmanlarına değil müttefiklerine de zarar veriyor. Hatta müttefiklerine daha fazla zarar verdiğini söylesek yeridir. Birçok Amerikan müttefiki Amerika'yla olan ilişkilerini gözden geçirecek. Ancak bu öyle kolay bir durum değil. 1945'ten bu yana her attığı adımda Amerika'ya bakan ülkelerin yeni alışkanlık geliştirmeleri pek kolay olmuyor. Zaten buna cesaretleri de yok.
Ancak Amerika tüm ülkeleri bu yönde itmeye devam ediyor. Trump'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma bunun tekrar beyanıdır. Açıkça söyledi.
"Küreselleşmecilik değil vatanseverlik doktrini peşindeyiz" dedi. Müttefiklerine olan sorumluluklarını göz ardı etmekle kalmadı, BM gibi uluslararası örgütlerin altına da dinamit koydu.
Bu nedenle Almanya gibi ülkelerin arayış içinde olması sürpriz değil. En az 3 yıldır Türkiye'yle kavga etmekten çekinmeyen Almanya şimdi daha uyumlu görünüyor. 3 yıl boyunca geliştirdikleri duygusal Türkiye ve Erdoğan karşıtlığını kolay aşabilirler mi bilmem ama artık ilişkileri rasyonel bir zemine taşımak gerektiğini anladılar. Alman medyası henüz o noktada değil. Amerikan kontrolüne çok daha açık olan medya devletin tavrını yakında hissetmeye başlayacak ve yeniden tutum alacaktır. O zaman toplumsal olarak da yepyeni bir Almanya gerçeğiyle karşılaşabiliriz.
Türkiye Almanya ilişkilerinde iyileşmenin önü zamanla açılabilir.
Benzer şekilde tüm ülkeler yakın zamanda yeni ortaklık arayışında olacaktır. Türkiye ile Rusya zaten bu yeni şartlara en hızlı uyum gösteren ülkelerin başında geliyor. Yakında buna Almanya ve Fransa'nın da iştiraki için uğraş verileceği görülüyor. Tabii bunu hemen Amerika'ya karşı bir denge arayışı olarak isimlendirmemek lazım. Henüz o noktada değiliz. Denge arayışı olabilmesi için bahsi geçen ülkelerin Amerika'yı öteki olarak tanımlaması ve Amerika'ya karşı birleşmesi gerekir. Ancak Rusya da dahil kimse Amerika'yı doğrudan karşısına almak istemiyor. Mümkün olduğunca bundan kaçış var.
Ancak Amerika o kadar agresif ki, herkes en azından bir iki gündem maddesinde Amerika'nın radarına takılıyor. Gerilim yaşanıyor. Amerika'yla en sık gerilim yaşayan ülkelerden biri olarak Türkiye bununla baş etmenin yolunu geliştirdi. Amerikan kabadayılığının sonuç getirmeyen tehditlerden ibaret olduğunu gördü. Çünkü dünyadan çekilmeyi planlayan Amerika'nın tehditleri artık hiç de ikna edici değil. Ankara bu boşluktan faydalandığı için kendine oldukça geniş bir manevra alanı kurabildi.
Şimdi diğer ülkelerin de zamanla bunu öğrenmesini bekleyeceğiz. Yapılacak şey Amerika'ya karşı dengeleme olmasa da Amerika'sız işbirliği imkânları aramaktır. Tek kutuplu uluslararası sistemin en merkezi özelliği diğer aktörlerin Amerika üzerinden etkileşime geçmesiydi. Mesela Türkiye'nin AB ile olan ilişkileri bile Amerika üzerinden kuruluyordu. Şimdi herkes tek başına. Diğeriyle baş başa. Bu işbirliğini geliştirebilenler yeni döneme hazırlanmış olacak. Hâlâ Amerika'yı bekleyenler ondan medet umanlar kaybedecek. Yeni dönemde Amerika'sız bir dünyaya alışmak lazım.