Yeni Şafak ve Star gazetelerindeki dinleme skandalı haberleri kanımızı dondurdu. Emniyet ve yargı içindeki yapılanmanın, Türkiye'de aralarında en üst seviyede yöneticilerin, politikacıların, sivil toplum kuruluşları mensuplarının ve gazetecilerin de bulunduğu 'en az 7 bin kişi'yi dinlediği ortaya çıktı. Özellikle son 3 yılda gerçekleştirilen dinlemelerde, Ergenekon ve Darbe soruşturmalarının gerekçe gösterildiği anlaşılıyor. Bu, tamamen hukuka aykırı dinlemelerin meşruiyeti ve savunulması mümkün değildir.
17 Aralık Komplosu'ndan bu yana şu önemli hususun altını çiziyoruz: Devlet içinde devlet olmaz. Bu şekilde devlet yönetimi mümkün değildir. Polise, istihbarata, yargıya ve diğer temel devlet fonksiyonlarına müdahale ederseniz, dünyadaki hiçbir hükûmet buna izin vermez. Devlet nizamını bu şekilde ikili bir yapı ve kadrolaşma içinde muhafaza etmek imkânsızdır.
Bir ülkede, iç ve dış güvenlik için istihbarat maksadıyla dinleme yapılabilir. Lâkin bunun kurallarının düzenlemesi ve yargı kararı olması gerekir. Bu dinlemelerin gayrimeşru şekilde yapılması ve toplumda egemenlik kurmak maksadıyla kullanılması hiçbir şekilde meşrû görülemez. Ben Hizmet Hareketi'ni özellikle yurt dışındaki eğitim hizmetleri bakımından daima destekledim. Hâlen de bu hizmetlerin aksatılmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak, bu şekilde insan hak ve hürriyetlerine aykırı antidemokratik bir espiyonaj ve şantaj faaliyetini hoş görmem mümkün değildir.
***
Birilerinin telefon görüşmelerimizi ya da işyerimizde, evimizde, hattâ yatak odamızdaki konuşmalarımızı dinlemesinden daha fazla huzuru bozacak bir şey biliyor musunuz? Bu ihtimal kim bilir sizi ne kadar rahatsız edecektir?
Anayasa'daki
'özel hayatın gizliliği' ve
'haberleşme hürriyeti', ne yazık ki lâftan ibaret kalmaktadır.
Türkiye'de, zannedildiği gibi dinlemeler sadece santraller üzerinden yapılmıyor ve mahkeme kararı ile de olmuyor. Hattâ bu şekildeki dinlemelerin çok az miktarda yapıldığı söylenebilir. Dinlemeler
MİT ve
Emniyet İstihbaratı gibi legal görevliler dışında,
28 Şubat'tan sonra her türlü teknik donanıma sahip hâle getirilen
Genelkurmay Başkanlığı (daha sonra
MİT'e devredilmiştir) ve
Jandarma Genel Komutanlığı (özellikle illegal
JİTEM tarafından) gibi birimlerde de
TSK'nın aslî görevleri haricinde kullanılmıştır. Özellikle darbeci odakların da bu imkânlardan yararlandığını tahmin etmek güç değildir.
Diğer taraftan haberleşme şirketleri ve yabancı istihbarat servisleri de her türlü dinleme imkânına sahiptir.
***
Artık kızmadan, sinirlenmeden şu gerçeği kabul etmek zorundasınız:
21. Asır, sadece olumlu anlamda şeffaflığı değil, çıplaklığı da getiren bir teknolojik saydamlık dönemidir. Gerek telefon dinlemeleri ve haberleşme sistemi, gerekse mekân dinlemeleri, son derece kolaylaşmış ve önlenemez hâle gelmiştir. Bu çıplaklıktan kurtulmak için gene bilim ve teknolojinin dinlemeyi önleyici cihazlar ve yöntemler geliştirmesini beklemekten başka çaremiz yoktur.
Bu arada değerli okuyucularım için iki yol kalıyor: Ya, telefonda gizliliği olan konuşma yapmayacaksınız ve gizliliği olan sözleri insanların kulaklarının içine söyleyeceksiniz; ya da benim gibi hiçbir şeye aldırmadan, huzurunuzu ve rahatınızı bozmadan konuşmaya devam edeceksiniz.
Bu kepazeliğin açıkça ortaya çıkmasından sonra, herkesin devlet yönetme sevdasından vazgeçerek kendi işiyle, gücüyle meşgul olmasını bekliyoruz.