Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Erdoğan'ın ABD ziyareti ve Yeni Anayasa

Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti, kim ne derse desin, Türkiye'nin iftihar ettiği başarılı bir ziyaret olmuştur. Sadece karşılanışı, misafir edilişi, şahsına ve heyetine gösterilen özel ilgi bakımından değil; Erdoğan ile Obama'nın çalışma süreleri, müzakere masasına getirilen meseleler ve Türkiye-ABD münasebetlerinin güçlendirilmesi açısından da bu ziyaret olumlu geçmiştir. Obama misafirini bölgesel değil, küresel bir güç lideri olarak kabul edip ziyaretini buna göre değerlendirmiştir. Rahmetli Özal da Amerika'da çok sevilirdi. Başbakanlığı sırasında 1985'te ABD'ye yaptığı ilk resmî ziyarete ve Başkan Reagan ve ekibiyle yapılan görüşmelere ben de katılmıştım. O'na da ilgi gösterilmişti ama bu ilgi Erdoğan'ın son ABD ziyaretiyle karşılaştırılamayacak kadar az olmuştu.
Başbakan Erdoğan, Rusya'nın Cenevre görüşmesi teklifi yüzünden Suriye konusunda aradığını tam olarak bulamamış olabilir. Esasen, bu bakımdan daha önce çıkan fırsatlar zamanında değerlendirilememiştir. Ancak, her iki liderin Suriye krizine bakış açıları çok farklı değildir. Zaten, Suriye'ye bir müdahale olabilecekse, bunun ABD'siz gerçekleştirilmesi lâzımdır. Aslında 'Esadsız Suriye' formülü konusunda -ABD'nin rolü olmaksızın-, Türkiye ile Rusya'nın anlaşabileceği de düşünülebilir. Nitekim, Türkiye ziyareti esnasında Putin bunun ilk işaretlerini vermiştir.
Başbakan Erdoğan, dünyada Türkiye'nin itibarını arttıran ABD ziyaretini gerçekleştirirken, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun EsadErdoğan'a benzetmesi üzerine, Brüksel'de Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Swoboda tarafından refüze edilmesi üzerinde ibretle düşünülmesi gerekir. Sosyalist geçinen fakat faşizmin tesirinden kurtulamamış bir Ana Muhalefet Başkanı'nın, yurt dışında kendi ülkesinin Başbakanı'nı bir katil diktatörle aynı kefeye koyması ve bu yüzden içine düştüğü durum yürekler acısıdır.

***

Başbakan Erdoğan, ABD ziyareti sırasında gündemdeki konular hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Son açıklamasında Başkanlık Sistemi hakkında, 'Bizim olmazsa olmazımız değildir' diyerek Yeni Anayasa çalışmalarına esneklik getirdi.
Aslında, adı konulmasa da federatif olmayan bir 'Yarı Başkanlık' sisteminin, birkaç maddelik değişiklikle Yeni (ya da mevcut) Anayasa'ya entegre edilmesi, siyasî istikrarın teminatı olacak ve Türkiye'nin emperyal vizyonuna uygun küresel bir dış politikanın gerçekleştirilebilmesi için katkı sağlayacaktır. Lâkin Başbakan Erdoğan büyük bir fedakârlıkta bulunarak yararına inanmasına rağmen başkanlık sisteminde ısrardan vazgeçmiştir.
Bu durumda, 2013 Haziranı sonunda, parti temsilcilerinin üzerinde anlaştıkları bir Yeni Anayasa taslağına ulaşılabilir.
Diğer taraftan, Başbakan Erdoğan, '2014'te üç sandık gelebilir' beyanıyla gelecek yıl Mahallî Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile Yeni Anayasa Referandumu'nun yapılabileceğini işaret etmiştir. AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, bu beyandan hareketle, Mahallî Seçimlerin 2014 Mart sonunda, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Ağustos'ta ve Referandum'un da Kasım'da yapılabileceğini ifade etmiştir.
Bizce de bu uygulama, Türk siyaseti ve ekonomisi bakımından uygun olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA