Osmanlı'nın Kayı Boyu'ndan akrabası, Reyhanlı Türkmen Aşireti başkanı ve kendisine Rumeli Beylerbeyi unvanı verilen, Mursalzade Mustafa Şevki Paşa, benim Hasan Celâl Dedemin dedesidir. Oğlu, Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen de benim büyük dayımdır. Eski TBMM Başkan Vekili ve parlamento tarihimizde sine-i millete dönebilen yegâne milletvekili olan Murat Sökmenoğlu da Tayfur Sökmen'e lâyık milliyetçi ve vatansever bir evlâttır.
Hatay'ın kurtuluş mücadelesini, Reyhanlı Türkmenleri başlatmışlar ve önce 'Hatay Cumhuriyeti' kurulmuş ve daha sonra Hatay Türkiye'ye ilhak edilmiştir. Lâkin, Hafız Esad'ın ve en az onun kadar vahşi diktatör Beşar Esad'ın gözü, hep Hatay'da kalmıştır. Bunun için Reyhanlı'daki katliam aslâ bir tesadüf değil, bu güzel Türkmen diyarına yöneltilmiş gecikmiş bir rövanştır.
Bu alçakça saldırıda hayatlarını kaybeden şehitlerimize rahmet, ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
***
Başta
İçişleri Bakanı Muammer Güler ile güvenlik ve istihbarat güçlerimizin sayesinde bu menfur hâdisenin failleri yakalanmıştır. Bu kalleş tertibin,
Esad'ın bilgisi tahtında
Suriye İstihbarat Teşkilâtı 'Muhaberat' tarafından yapıldığı ve bir zamanlar
PKK'nın da taşeronluğunu yapan
'Komünist Âcilciler Çetesi' ile birlikte gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Başta
DHKP-C olmak üzere eski marksist terör çeteleri, artık para karşılığında vatanını satan ve cinayet işleyen şebekeler hâline gelmişlerdir.
Bizim malûmatfüruş komplo teorisyenleri, saçma sapan halüsinasyonlarla olmadık hikâyeler kurgulayadursunlar,
Reyhanlı katliamını yapan ve yaptıran alçaklar bal gibi bilinmektedir.
Suriye'deki
BAAS diktası, güya
Türkiye'ye gözdağı vermeye çalışmakta ve
Suriye'de çıkardıkları mezhep çatışmasını
Türkiye'ye taşımaya uğraşmaktadırlar. Halbuki, güya
Hatay'ı da kapsayacak şekilde ayrı bir
Nusayri devleti kurmaya çalışan
Esad ve avanesi,
Türkiye'de
Antakya,
Adana ve
Mersin dolaylarında yaşayan
Alevî kardeşlerimizin
Türkiye'de devlete ve millete ne kadar bağlı ve vatansever olduklarını bilmemektedir.
***
Bu olayda, bizi en fazla
CHP ve
MHP muhalefetinin
Suriye politikası konusunda söyledikleri üzdü.
Suriye krizinin başlangıcından beri
CHP, lideri ve bazı milletvekilleriyle âdeta
Türkiye'nin karşısında ve diktacı
BAAS'çılarla eli kanlı diktatör
Esad'ın yanında yer almıştır.
CHP heyetleri ve milletvekilleri, sık sık
Esad'ı ziyaret etmişler ve bütün dünyanın tiksinerek baktığı bu haydutları desteklemişlerdir. Sözümona
Hatay'daki Alevî seçmenlere hoş görünerek bu sayede utanmadan oy toplayacaklarını hesaplamışlardır. Halbuki,
Hatay'ın Alevî seçmenleri
Esad ve avanesinin yanında olmamışlardır. Böyle bir davranışı izah etmek için dış politikada
'vizyonsuzluk' yeterli olmaz. Demek ki
Suriye ile aramızda savaş çıksa, bu oportünist politika erbabı gene
Suriye'nin yanında yer alacaktır.
MHP ise, âdeta milliyetçiliğini inkâr edercesine
Suriye politikasıyla
Başbakan Erdoğan'ın
Türkiye'yi ateşe attığını söyleyebilmiştir.
Suriye'de yaşayan 3,5 milyon
Türkmen MHP lideri
Bahçeli'yi hiç mi ilgilendirmiyor?... Vatansever bir çerçeveden
Suriye politikasına böyle mi bakılır?...
AK Parti Hükûmeti'ne gelince,
Başbakan Erdoğan'ın
'Gerekli cevabı vereceğiz' sözünü tutmasını bekliyoruz. Ancak, bu cevap verilirken kendi millî hedeflerimizi ve menfaatlerimizi ön planda değerlendirmeli ve bir
'lider ülke' olarak hareket etmeliyiz.