TBMM Başkanı Cemil Çiçek, çok haklı bir karar vererek provokasyona pek meraklı CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün TBMM'de 'Cemevi' açılması isteğini reddetti. Bu konuda, tamamen bilimsel olan 'Alevîler Müslümandır' görüşüne ve Alevîlerin en az yüzde 99'unun inancına dayandı. Bu arada, neye ve kime hizmet ettiği artık iyice ortaya çıkan, Sorosçuların Taraf Gazetesi'nin 10 Temmuz tarihli, 'Alevilik dindir, ibadeti cemdir' manşetini şiddete kınıyorum.
***
Önce, şu gerçeği altını çizerek belirteyim:
Alevîler özbeöz Müslüman'dır ve tamamına yakın kısmı da Oğuz Türkü/Türkmen'dir.
Bütün alt etnik kimliğe sahip insanımızı ana kitleden farklı kabul etsek dahi,
Türkiye'de nüfusun % 85'i
Oğuz Türkü'dür ve % 99.8'i
Müslüman'dır.
Önde gelen
Alevî kuruluşu olan
Cem Vakfı Genel Başkanı
Prof. Dr. İzzettin Doğan (Dede),
'Alevîlik, Hak, Muhammed, Ali yolu diye tanımlanır' diyor ve
Alevîliği 'Türk kavimlerinin İslâm'ı algılama ve uygulama biçimidir' diye tarif ediyor.
Alevîler, Alevîliğin
'İslâm'ın özü' olduğunu söylüyor ve
'İslâm'ın özünde ehlibeyt (Hz. Muhammed'in ailesi) sevgisi vardır' diyorlar. Gerçekten de
Ehlibeyt sevgisi iman işaretidir.
Türk Milleti de her zaman ehlibeyte büyük bir muhabbetle bağlı olmuştur. Her
Türk, biraz olsun
Alevî'dir.
Hz. Ali (k.v.) denilince içi sımsıcak bir sevgiyle dolu olmayana rastladınız mı?
Hz. Ali'yi sevme açısından ben de bir
Alevî'yim...
***
Alevîlerin İslâm inancına göre,
İslâm'ın şartları değişmez.
Alevîler de kelime-i şahadet getirir, namaz kılar, oruç tutar, Hacca gider, zekât verir ve kurban keserler. Nasıl ki
Sünnîler arasında ibadetini edâ etmeyenler varsa,
Alevîler arasında da vardır. Bütün
Müslümanlarda olduğu gibi,
Alevîlerin de asıl ibadethâneleri
'cami'dir.
'Cemevi', câmiye alternatif bir mâbet değil, kültür yönü ağır basan bir nevi
'dergâh' gibidir. Esasen,
'cem' de bir ibadet değil, bir
'zikir'dir.
Alevî canlarımız
'cem âyini'nde,
Allah,
Muhammed,
Ali ve
Ehlibeyti zikrederler.
Alevîlik,
İslâmiyet'in dışında ayrı bir din değildir. Hep söylenildiği gibi ayrı bir
'mezhep' de değildir. Köklerinde bazı benzerlikler de olsa
Alevîlik,
Şiîlik'ten tamamen farklıdır.
Şiî mezhebinin katı kuralları ile gönlü zengin ve hoşgörülü
Alevîliğin hiçbir ilgisi yoktur.
Alevîlik, daha ziyade tasavvufla ilgilidir.
Alevîlik, bir
'yol', bir
'tarîk'tir. Bu sebepledir ki
Alevîlik,
Bektâşî Tarikatı ile birlikte gelişmiştir.
Ahmet Yesevî'nin
Horasan Erleri'nden
Hacı Bektâş-ı Velî hazretleri,
Alevîlerin rehberi olmuştur.
Alevî deyişiyle,
'Mürşit' Hz. Muhammed (s.a.v.),
'Pîr' Hz. Ali (k.v.),
'Rehber' ise
Hacı Bektâş- ı Veli (Hz.) dir.
Aziz dostum
Hacı Şıh Ali Metin Dede,
'Bizim kıblemiz Kâbe, kitabımız Kur'an, peygamberimiz Muhammed, dinimiz İslâm' diyor. Şimdi siz kalkıp da bu
Can Alevîleri,
İslâmiyet'in dışında farz edip ayrı din sayacak ve azınlık kabul etmeye çalışacaksınız ha!.. Böyle düşünenleri önce
Allah, sonra
Peygamber, daha sonra da
İmam Ali çarpar...
***
Alevî canlar,
Cem Âyini'nde
Allah'ı,
Muhammed'i,
Ali'yi ve ehlibeyti zikrederler. Hep bir ağızdan
'Allah, Allah' derler.
'Ali bizim Şâhımız, hem de kıblegâhımız (sevgimizin kıblesi anlamında), Miraç'taki Muhammed, O bizim Padişâhımız; Lâ ilâhe illallah, Muhammeden resullullah' diye zikrederler.
'Alevîlik ayrı bir dindir' diyenlere bakınız, karşınızda marksist, materyalist ve ateist suratlar göreceksiniz.
Kimse boşuna heveslenmesin;
Sünnîsiyle,
Alevîsiyle hepimiz
Müslümanız; bir ve beraberiz.