Sevgili okuyucular, Sabah Gazetemizdeki bu ilk Pazar yazısında sizinle "jakobenler" hakkında sohbet etmek istiyorum.
1789 Fransız İhtilâli'nden sonra ortaya çıkan jakobenler, 1793'te güçlerinin doruğuna ulaşmışlar ve birçok Fransız'ın ihtilâl icadı giyotinle idam edilmelerine sebep olmuşlardır.
Jakobenizm nedir?
Efendim, kamuoyuna yabancı bu kelime, Türkiye'nin gündemine sevgili dostum, değerli yazar ve sosyolog Taha Akyol tarafından getirilmiştir. Kısaca "tepeden inmecilik" olarak tarif edebileceğimiz jakobenlik konusunda, bendenizin de yazılarım, konuşmalarım ve konferanslarımla eski tâbiriyle bir teşehhüd miktarı katkım olmuştur.
Taha Akyol, jakobenizmin özelliklerini sayarken, meşruiyetin kaynağı olarak hukuk yerine ideolojinin alındığını, güç kullanarak kendi görüşlerini dayattığını, gaye için her vasıtanın meşru görüldüğünü ve "cahil halk"ın doğruyu ve çıkarlarını bilmediği varsayımına dayandığını ifade etmiştir.
Jakobenizmin en fazla tahribat yaptığı ülke, Fransa'dan sonra Türkiye'dir. Cumhuriyet'in hemen her döneminde kendisini Cumhuriyetçi, devrimci ve Atatürkçü olarak takdim eden jakobenler, halka tepeden bakarak "câhil çoğunluk" kabul etmiş, millet iradesine ve demokrasiye sırtlarını dönmüşlerdir.
CHP, Ergenekoncular ve darbeciler
Efendim, Türkiye'de jakobenliğin bayraktarlığını hep CHP yapmıştır. Gerek tek parti döneminde gerekse demokrasi döneminde CHP, bazı küçük farklılıklarla jakobenlikten aslâ vazgeçmemiştir. Bir ara Ecevit, "tarihsel yanılgı" söylemiyle Türk jakobenizminin sloganlaştırdığı lâikçilikten vazgeçmiş gibi göründüyse de Merve Kavakçı'nın yemin törenindeki tavrıyla jakobenliğini göstermiştir.
Baykal, tipik bir jakoben olarak CHP Genel Başkanlığı yapmış ve bu yüzden de geniş halk kitleleri tarafından desteklenmemiştir. Kılıçdaroğlu'nun "Yeni CHP'si", başlangıçta rağbet görse de ekibindeki partililerin hâlâ jakobence tutumlarını devam ettirdiği müşahede edilmektedir.
27 Mayıs sonrası dönemde CHP'li jakobenler, orduda, yargıda, üniversitede ve medyada teşkilâtlanmışlar; böylece demokratik yolla sandıktan çıkamayanları iktidar sahibi yapmaya gayret etmişlerdir. Bürokratik, jüristokratik ve militarist vesayet rejimini kurmuşlar, demokratik rejimin işlemesini engellemişlerdir. Orduyu, yargıyı ve üniversiteyi siyasallaştıran jakobenler, daima siyasî iktidarın da gizli hâkimi olmuşlardır.
Son yıllarda açığa çıkan Ergenekon Örgütü ve darbeciler, aslında CHP jakobenizminin sonucu ve patolojik uzantılarıdır. Mevcut CHP'nin de Ergenekon'un ve darbecilerin avukatlığını yapmasının sebebi budur. Bir haftadır devam eden CHP'nin yüzkarası olan yemin krizinin arkasında da jakobenlerin Silivri ve Kandil bağlantılarının rolü vardır.
Tipik bir jakoben: Oktay Ekşi
Efendim, Fransız Jakobenler Kulübü'nün bir Türkiye versiyonu olan CHP'nin tipik jakoben örneği, yaşından dolayı Geçici Meclis Başkanlığı yapan Oktay Ekşi'dir. Ekşi, yazarlık hayatı boyunca jakobenliği ve CHP yandaşlığını elden bırakmamış; bu özelliklerinden dolayı 27 Mayıs cuntacıları tarafından Kurucu Meclis üyeliğine getirilmiştir.
Ekşi, son olarak AK Partililere "analarını da satarlar" diye yazdığı için mükâfaten CHP milletvekilliğine seçilmiştir.
TBMM'ye geçici başkan olduğu ilk oturuma, yazdığı konuşma ve şahsî hâtıralarıyla başlayan Ekşi, telâşından İstiklâl Marşı ve saygı duruşunu da unutmuştur.
Düşünüyorum da aynı hâl benim başıma gelseydi, Oktay Ekşi kalemine sarılır ve beni "Atatürk düşmanı" ilân ederdi.
Milletin büyük çoğunluğunun asıl garipsediği husus, Ekşi'nin "şecaat arz edercesine" 27 Mayıs rezaletinden, Kurucu Meclis'ten ve darbecilerin yaptırdığı 1961 Anayasası'ndan sitayişkâr şekilde bahsetmesiydi.
Üstelik bu "utanç anayasası"nı hukuk ve siyaset tarihinin en demokratik anayasası ilân ederek... Halbuki bu anayasa, cuntacıların postalları yalanarak yazdırılırken, rahmetli Menderes'in idamına hazırlanılıyordu.
Oktay Ekşi, yıllanmış bir jakoben olarak görevini yapmış ve 21. asrın başında demokratik bir seçimden sonra toplanan TBMM kayıtlarına kaydını düşürmüştür.
Lâkin, bu Türkiye'de jakobenizmin son çırpınışıdır.
Artık bu millet, "irtica yaygaraları" ile çetelerle, darbelerle iktidarı tepeden inmeci jakobenlerle paylaşmaya devam etmeyecektir.
21. yüzyıl, jakobenizmin ve faşizmin değil demokrasinin yüzyılı olacaktır.
Bu arada, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Ekşi'ye vekâleti bırakmamak için yurtdışı gezilerini iptalini şükran ve takdirlerimizle karşıladığımızı belirtelim.