Sevgili okuyucular, Sabah'taki ilk yazıma başlarken siz değerli okuyucularımı saygı ile selâmlıyorum. Sabah Ailesi'nde yer aldığım ve sizlere hitap etme fırsatı bulduğum için çok memnunum. Halkımızın çoğunluğunun bakış açısını dikkate alarak, teorik meselelere saplanıp kalmadan güncel siyasî konularda değerlendirmeler yapmaya ve doğruluğuna inandığım görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Yazılarım, haftada dört defa, salı, perşembe, cumartesi ve pazar günleri yayınlanacak. Pazar yazılarımı gündemden ayrılmadan sohbet tarzında kaleme alıyorum.
Yazılarım hakkında görüşlerinizi ve eleştirilerinizi bekliyorum.
***
12 Haziran 2011 Genel Seçimleri, Türkiye'nin siyasî tarihinde bir dönüm noktası teşkil edecektir. 14 Mayıs 1950 Seçimleri, nasıl demokrasinin doğuşunu müjdelemişse, 12 Haziran Seçimleri de gelişmiş ileri demokrasiye sahip 'Yeni Türkiye'nin milâdını başlatmıştır.
Yıllardır gayrimeşru darbe anayasalarıyla idare edilmeye çalışılan kısıtlı demokrasiye mahkûm Türkiye, 12 Haziran'dan sonra hazırlanacak 'Yeni Anayasa' ile ayağındaki zincirleri kıracak ve her türlü antidemokratik vesayetten kurtulmuş olarak süratle yoluna devam edecektir. Başbakan Erdoğan'ın başlattığı demokratikleşme sürecinde, bürokratik, militarist ve jüristokratik vesayet tasfiye edilirken, 'Yeni Anayasa' sayesinde kuvvetler ayrılığı ve demilitarizasyon gerçekleştirilecek; millî irade temelinde demokratik mekanizma yeniden düzenlenecektir.
***
12 Haziran Seçimleri'nde
AK Parti'nin kesin bir galibiyet elde ederek oyların yarısını alıp tek başına iktidara gelmesi, hem Türk demokrasi tarihinin en büyük başarısı olmuş, hem de gelişmiş bir demokrasinin ve istikrarlı bir büyümenin yolunu açmıştır.
Seçimlerde,
CHP'nin oy oranını ve milletvekili sayısını arttırması,
MHP'nin baraj altında kalmadan beklenenin üzerinde oy alması ve
BDPBağımsızlar'ın
Meclis'teki üye miktarını arttırmaları,
TBMM'de grubu bulunan siyasî partilerde genel bir memnuniyet havası oluşturmuş ve siyasî partilerin parlamentodaki dengelerinin bozulmadan devamını sağlamıştır.
AK Parti'nin zaferine rağmen çıkardığı milletvekili sayısı,
Yeni Anayasa'nın ancak mutabakatla gerçekleştirilebileceğini göstermesi bakımından önemli ve olumludur.
Bazı siyasî merciler ile yargı organları arasındaki ihtilâflar, seçim sonrasında kısa vadede istikrarı bozucu ve üzücü sonuçlar doğurmuştur. Bu sonuçların alınmasında, yürürlükteki mevzuatı hiçe sayan siyasîler kadar, hukuku dar anlamda yorumlayarak kanuna uygun olsa da millet iradesine uygun olmayan kararlar alan yargı mercilerinin de rolü vardır.
***
Netice olarak, hükümlü olduğu aylar sonra anlaşılan
BDP'li bağımsız
Hatip Dicle'nin milletvekilliği -
TBMM devreden çıkarılarak- düşürülmüş ve
KCK tutuklusu bağımsızların tahliyesi de reddedilmiştir. Diğer taraftan,
Silivri tutuklusu
CHP adayları
Mehmet Haberal ve
Mustafa Balbay ile
MHP adayı
Engin Alan'ın milletvekili seçilmelerine rağmen tutukluluk hallerinin kaldırılması, ilgili mahkemeler tarafından kabul edilmemiştir.
Bu durum bir siyasî krize sebep olmuş ve muhalefet haksız yere iktidarı suçlamıştır. Halbuki,
Başbakan Erdoğan'ın da bu tablodan memnun olmadığı bilinmektedir.
Erdoğan, bu durumu, köhnemiş
1982 Anayasası'na bağlamış ve milletvekillerini bunu değiştirmek için
TBMM'ye dâvet etmiştir.
BDP'nin başlattığı protestoya sonradan
CHP de katılmış ve
TBMM'deki yemin törenini boykot kararı almışlardır. Halbuki, demokratik rejimde anlaşmazlıkların çözüm yeri her şeyden önce parlamentolar olmalıdır.
BDP-Bağımsızları ve
CHP, bugünkü yemin törenine mutlaka katılmalı ve meselelere çözüm yolunu beraberce bulmalıdırlar. Aksi takdirde, yargıya ve mahkemelere savaş açarak hiçbir müspet sonuç almak mümkün değildir.
CHP ve
BDP'nin bugün saat 15.00'e kadar tutumlarını değiştirmelerini ve krizin çözümlenmesini diliyoruz.
***
Bu nevi geçici krizler ve terör tehdidi,
'Yeni Türkiye'nin kurulmasını engelleyemeyecektir.
Yeni ve Büyük Türkiye'nin yeniden doğuşu mutlaka gerçekleştirilecektir.