Koronavirüs salgını hayatın her alanı gibi eğitim ve öğretim faaliyetlerini de kökten etkiledi. Yüz yüze eğitim ve öğretim faaliyetleri durduruldu, tüm öğrenci ve öğretmenler, evlerinde çevrimiçi ders işlemeye başladılar. Salgın sürecinin Türk eğitim sistemine etkisini Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdürü Orhan Dağhan ile konuşma fırsatı bulduk.
Eğitimin temel imkânı, insanı insanla şekillendirmek. Yüz yüze eğitim-öğretim süreçleri insanı insanla şekillendirmede önemli olanaklar sağlar. Ancak, salgın sürecinin etkileri ve insan sağlığının her şeyin önünde gelmesi, uzaktan eğitime geçiş zorunluluğunu doğurdu. Uzaktan eğitimle birlikte "dijital eğitime geçiş" hız kazandı. Dolayısıyla sınıf ortamı, masa, sıra, tahta vb. araçların yerini bilgisayar ve yazılım programları aldı.
Salgın süreciyle birlikte alışkanlıklarımızın birçoğunu değiştirdik. Yeni alışkanlıklar kazandık. Eğitimin özelinde hibrit öğrenme ve ileri ölçme-değerlendirme süreçlerinin de gerçekleşmesi, öğrenci ve öğretmenlere yeni kazanımlar sağladı. Ancak eğitim kurumlarımız teknoloji temelli öğrenme modelini salgının etkisinden önce de eğitim programlarında öğrencilerine sağlamaya çalışıyordu. Bununla birlikte, kişiselleştirilmiş yapay zekâ temelli eğitim süreçleri de yaygınlığını devam ettiriyordu.
Eğitimin merkezinde inovasyon
21'inci yüzyıl bilgi çağında teknoloji destekli eğitim her zaman var olacak. Çünkü, bu çağda veriler hızla değişip dönüşecek ve artık bilgiye daha kolay bir şekilde ulaşılacak. Dolayısıyla eğitim, teknoloji ile bütünleşerek kendini daha belirgin hale getirecek. Özellikle teknolojik imkânların artışı ve eğitim alanıyla ilişkisi, eğitim-öğretim faaliyetlerini zaman ve mekân sınırından aşmayı sağladı. Ortaya çıkan bu imkânlar ise bilginin ulaşılmasında büyük kolaylıklar sağladı.
Gelişen ve değişen dünyayı yakalamak, sadece teknoloji temelli eğitim modeline uyum sağlamakla yeterli olmayacak. Bununla birlikte inovasyon sürecini de eğitimin merkezine almalıyız.
Bizler eğitimci olarak soru çözen öğrenci profili değil, sorun çözen öğrenci profili ortaya çıkarmalıyız. Yenilikçi fikirler ve uygulamalar ise, eğitimde ihtiyaç duyulan inovasyon için imkân sağlıyor. Ancak eğitimde inovasyon bir imkân değil. İnovasyon, eğitim dünyamız için bir gereklilik. İnovasyon ile birlikte ileriye sıçrayan ve liderlik potansiyeline sahip çocuklarımızı açığa çıkarmaya devam etmeliyiz.
Geleceğe baktığımızda eğitimimiz yeni bir siteme gidiyor. Okul, çocuklara bilgi aktarma yeri olmaktan çıkıyor. Bunu başka kanallardan yapabiliyorsunuz. Bilgi boyutu okul dışında kazanılabilir. Öğrenci, bunu pekiştirme veya beceriye dönüştürme ya da sosyal bir ortamda diğer arkadaşlarıyla geliştirme işini okulunda yapabilir. Teorik bilgi aktarımı internet üzerinden bir şekilde yapılabiliyor. Buna, hibrit, yani harmanlanmış eğitim sistemi diyoruz. Eğitim sistemimiz buna doğru gidiyor. Anlaşılan, salgından sonra da bu sistemi benimseyeceğiz.