Son zamanlarda en önemli gündem, eğitim-öğretimin akıbeti. 32 yıllık saha tecrübesi olan, EGEBİL EĞİTİM GRUBU Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Tatar ile uzun bir telefon görüşmesi yaptım ve hepimizin merak ettiği cevapları öğrenme fırsatı buldum. Aktardığı bazı önemli başlıkları, siz değerli okuyucularımla da paylaşmak isterim.
Türkiye'de özel okulculuğun tarihine baktığımızda tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumu ekseninde "1, 2, 3. nesil okulculuk" dönemleri yaşandı. Salgın süreciyle beraber başlayan yeni dönem, tüm özel eğitim sektörünü her açıdan eşitledi. Sektörün yüzleştiği bu büyük kriz, aslında görebilen için çok büyük bir fırsat. Yeni dönemin ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmış yeni nesil eğitim-öğretim hizmetleriyle eğitimin kalitesini artırmak, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceğini ileriye taşımak mümkün. Buna "4. nesil okulculuk" deniyor.
Eğitimde popülist uygulamalar tamamen bitti. Veliler de, öğrenciler de kişiye özel hizmetler bekliyor. Dolayısıyla artık 4. nesil okulculuğun ihtiyaçlarına cevap verebilecek, "4. nesil öğretmen" profili geçerli. Her öğretmenin rehber öğretmen olarak hizmet verdiği, her yöneticinin lider olduğu modellere ihtiyaç duyuluyor.
İletişim odaklı sistem
4. nesil okulculuk anlayışında her öğrenci tek öğrenci, her veli tek veli gibi algılanmalı ve tüm tasarım bu doğrultuda yapılmalı. Her öğretmenin rehber öğretmen olarak hem velilerine hem de öğrencilerine danışmanlık hizmeti sunması yeni nesil eğitim hizmetlerinin olmazsa olmazıdır. Bahsettiğim danışman öğretmenlik sisteminde öğretmen, hem veliyle hem de öğrenciyle sürekli iletişimde kalarak öğrenci ve velinin eğitim-öğretim ihtiyaçlarını eşzamanlı olarak karşılar.
Uygulanacak öğretim modelinde sade, bireye özgü ve ihtiyaç odaklı planlamalar yapılmalı. Eğitim kurumlarının temel misyonu olan akademik eğitim, 4. nesil okulculuk anlayışında tek başına yeterli olamamakta. Dünyada ve Türkiye'de değişen öğrenci, veli kuşağı ve bununla beraber değişmesi gereken eğitim anlayışı, beceri eğitiminin önemini ortaya çıkarıyor.
Salgın sürecinde bile kaliteli büyüme hedefini gerçekleştirebilen bazı kurumların yanı sıra maalesef yeni okulculuğu göremeyen, görmekte direnç gösteren, çevik davranamayan kurumların çöküşünü üzülerek takip ediyoruz. Yeni dönemin getirdiği bu zorlu yarışta eskinin biraz daha iyisini yapmaya çalışarak okulculuğu sürdürmek, bu belirsizlik döneminde büyük bir tehdit ve risk barındırıyor.
Dijital eğitim dünyasına uyum sağlamak zorundayız. Bu ortamda da öğretmen çok önemli. Onlara hepimiz yardımcı olmalıyız ve anlayış göstermeliyiz. Zaten bu salgın dönemi, öğretmenlerimizin değerini bir kez daha ortaya koydu. Öğretmen yetiştirmede de dijital çağa uygun müfredat yapmalıyız. Bence, dijital pedagoji formasyonu şart.