21'inci yüzyılda yükseköğretimden çok üniversite eğitiminden söz edilmeli. Bilgiye erişim internet üzerinden olunca üniversiteler artık derslerde bilgi aktarmanın ötesine geçmeli. Katılımcı, sorgulayıcı, problem çözüm odaklı, deneyimsel eğitim vermeli. Bu düşüncemi, değerli dostum FMV Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Tekinay'la değerlendirdik. Üniversite eğitimi takım çalışmasını, çokludisiplinli yaklaşımı, iletişim becerisini ve baştanbaşa tasarım yapabilmeyi aşılamalı.
21'inci yüzyılda, hem insan yaşamını hem de gezegendeki bütün hayatı tehdit eden sorunlar var. Çevre, su, sağlık, enerji, nitrojen döngüsü, eğitim, şehirleşme bunlardan sadece bir kaçı. Bunların çözümü için İngilizce STEM denilen, kabaca sayısal gruptaki bilim, teknoloji, mühendislik, matematik alanlarında daha çok uzman yetiştirmektir. Ancak, beşinci boyut olan sanat eksik kalınca otomotivden mimariye, elektroniğe ürün tasarlayamıyoruz.
Bu yüzden insan beynini, ruhunu sayısal, sözel diye bölmeyi bir kenara bırakıp eğitimde ve araştırma-geliştirmede dünya çapında kabul görmeye başlayan STEAM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik ve sanat) yaklaşımına yönelmeliyiz.
STEAM, insanın yaratıcılığını, üretkenliğini sanatsal, mimari, endüstriyel tasarım diye ayırmadan, tamamen kucaklayan bir anlayış. Bilgisayar kontrollü üretim devrimiyle el ele ilerliyor. 3 boyutlu yazıcılar, lazer kesiciler ve türlü tezgâhlar sayesinde üretim yerelleşiyor, ucuz ve hızlı hale geliyor. Seri üretimden tek üretime geçiş artık çok kolay. Endüstri 4.0 dediğimiz yeni sanayi devrimi de yeni üretim teknolojileri ile sanal tasarımları ürüne hatta dokuya veya organa dönüştürmeye dayalı.
STEAM ve T-biçimli
Endüstri çağında ayakta kalmak için dayanışmacı, işbirlikçi insan STEAM'le yetişecek. Leonardo da Vinci'nin hem bilim insanı, hem mühendis, hem sanatçı olarak simgeleştirdiği STEAM'in günümüzde bir dahi örneğiyle kalmayıp insanlığın topyekûn evrimine yol açmasını beklemek son derece makul. "T-biçimli" dediğimiz kendi alanında dikeyderinliğine uzman ama yatay eksende başkalarıyla etkileşimde de yetenekli çözüm üreticiler yetişmek zorundayız.
T harfinin dik tarafı; kendi alanında derinlemesine uzmanlaşmış mezun demek iken harfin bir de yatay tarafı var ki o da; diğer alanlarla kendi okuduğu alanın ilişkisini kurabilen mezun anlamına geliyor. Örneğin bir mühendis, bir sanatçıyla otomotiv tasarımı yapabileyim şeklinde düşünüp ortak çalışma yapabilir. Malzeme bilimi bilmiyorum ama bundan anlayan biriyle ortak iş yapayım diye düşünüp çalışabilir. Kısaca, takım çalışması yapabileyim diğer disiplinlerden faydalanabileyim anlayışı var. Birlik olunca da birçok alanda çözüm bulunuyor.
Bu durumda bence, üniversiteye giriş sistemi değişmeli. Teknoloji ve bilgiye erişim kolaylaşmalı diye düşünüyorum. Günden güne üniversite sayısı artıyor. Talep belirleniyor ve kontenjan açılıyor. Planlama yapılırken altını doldurmak gerekir. Bazen planlamalar yıllar sürebilir. Çok sayıda üniversite olsun, ancak alt yapısız ve yeterli kadronun olmadığı üniversite olmasın.