Geçtiğimiz günlerde açıklanan ve 2016-2019 arasında gerçekleştirilmesi planlanan Türkiye'nin orta vadeli programında, ikili eğitime son verilip tüm okullarda tam gün eğitime geçileceği bilgisi geniş yer aldı.
Gerekli altyapı oluşturularak, 10 binden fazla okulda uygulanan ikili eğitime 2019'dan itibaren son verilmesi öngörülüyor. Tam gün uygulaması sayesinde öğrencilerin ikili eğitimde yaşadığı sorunların da son bulması bekleniyor.
İkili eğitimdeki (sabahçı -öğlenci) sabah erken uyanma kaynaklı uykusuzluk ve dolayısıyla derse yoğunlaşma ve yetersiz ve /veya yanlış beslenme sorunlarının da minimalize olması fiziksel ve zihinsel gelişmeyi de olumlu etkileyecek. Bu konuyu, değerli kardeşim ve Mektebim Okulları Akademik Kurul Başkanı Banu Gürün'le masaya yatırdık.
Tam gün eğitim elbette bazı ihtiyaçları da beraberinde getirecek. Eğitim çağındaki nüfus düşünüldüğünde, tam gün eğitim için derslik ve öğretmen sayısının da artırılması gerekecek. Sistem oturduğunda, öğrencinin okulda geçireceği süre de artacağından yemekhane, kütüphane, spor salonu benzeri ortak alanların yapılanması, ya da mevcut kapasitenin öğrenci sayısına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Tüm bu parametreler göz önüne alındığında bütçe konusu gündeme geliyor.
76 bin yeni derslik
Geçmişe göre azalmış olsa da on binden fazla okulda uygulanmakta olan ikili eğitimin 2019 sonuna kadar tamamen kalkacak olması öğrencilerin daha nitelikli ve zengin içerikli eğitim almasını sağlayacak. Teneffüslerin uzaması, öğrencilerin yaş gruplarına uygun doyurucu uyku alması ve kahvaltısını yapmış olarak derse başlaması gibi kriterler hiç şüphe yok ki başarıyı artıracak.
Hatta okula olan olumlu algılarını güçlendirecek.
Öğretmenlerin dersi daha verimli işlemesine, etkinlik, proje, sunum gibi eğitimi zenginleştiren faaliyetlere yeterli zamanın ayrılmasına da zemin hazırlayacak.
Tüm OECD ülkelerinde ikili eğitime son verilmiş tam gün eğitim uygulamasına geçilmiş durumda. 15 yıl içinde ülkemizde derslik sayısı yüzde 100 artırılarak eğitimde OECD standartlarına yaklaşıldı. Tüm okullarda tekli sisteme geçilmesi için, ilk, orta ve lisede toplamda 63 bin, okul öncesinde de 13 bin olmak üzere 76 bin yeni dersliğe ihtiyaç var. Bu nedenle MEB'e ayrılan bütçedeki yüzde 7'lik 'yatırım' kaleminin en az 2 katı artırılıp yüzde 14 düzeyine gelmesi gerekiyor.
Bakanlığın konuyu öncelikli ele alarak, hayırsever vatandaşlarımızın da desteğiyle 3 yıl içinde okullarımızı tam güne geçirebileceğimizi düşünüyorum.
MEB, eğitimi hem muhteva, hem de fiziki olarak güçlendirmeye devam ediyor.
Bence, önümüzdeki yıllarda, eğitimimizde başlatılan sessiz devrimin hızı artarak sürecek.