Sibel Sınırca bu yıl üniversiteye yerleştirme sınavına girdi. On iki senedir, Eczacıbaşı ve Galatasaray gibi büyük takımlarda önemli başarılara imza atmış lisanslı bir voleybolcu. Bu nedenle liseye başladığından beri, her sene takımının anlaşmalı olduğu farklı okullarda eğitim gördü. Son senesinde ise üniversiteye daha verimli hazırlanabilmek adına, evine yakın olan Bahçeşehir Amerikan Kültür Koleji'ne (Özel Akkol Anadolu Lisesi) kayıt yaptırdı. Neden iki isimli okul, bunu da anlayamadım. Çok çalışarak emeklerinin karşılığını aldı ve liseyi okul birincisi olarak tamamladı.
Lisenin son senesinde Boğaziçi Üniversitesi'ne bir arkadaşını ziyarete gitti. Okulun kapısından içeriye adım attığı an, "ben de bu kurumun bir parçası olmalıyım" diye düşündü. Üniversite sınavı ailevi bazı sorunları nedeniyle pek parlak geçmemişti. Gerçek performansını sergileyememişti. Ancak birincilik kontenjanının Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanabilmesi için bir fırsat olacağını düşünüyordu.
LYS puanları açıklandığında kendi alanı olan Eşit Ağırlık puanlarıyla, İstanbul içinde birçok devlet üniversitesine yerleşebiliyordu. Ancak, o bir Boğaziçi'li olmak istiyordu. Birincilik kontenjanı yerleştirmeleri zaman zaman genel kontenjan puanlarından çok farklı olabildiği için, umudunu kaybetmeyerek 30 tercih hakkının büyük çoğunluğunu Boğaziçi Üniversitesi'nden yana kullandı. TM öğrencisi olmasına rağmen, MF puanıyla da tercih yaptı.
Yerleştirme sonuçlarının açıklandığı gece Boğaziçi yazısını görmek umuduyla ekrana baktığında, 30. tercihi olan İstanbul Üniversitesi'ne genel kontenjandan yerleşmiş olduğunu gördü. Hayalleri yıkılmıştı. ÖSYM sayısal verileri açıkladı ve tercih ettiği bölümlerin birincilik kontenjanı puanlarına baktığımda, bazı bölümlere kendisinden daha düşük puanlı adayların yerleşmiş olduğunu gördü.
Asıl yerleşmesi gereken yer, MF-2 puanıyla öğrenci alan 15. tercihi Boğaziçi Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümüydü. Puanı 271.73 iken birincilik kontenjanından yerleşen adayın puanı 242.00 idi. Önce okul birinciliği kontenjanına göre yerleştirme yapılır. Olmazsa genel kontenjana bakılır. Birincilik kontenjanından faydalanamama sebebini; okulunun birinci olduğunu ÖSYM'ye bildirmemesi ya da ÖSYM'nin bilgi işlem sisteminde bir sorun olması olarak düşünüyorum.
Şayet, hata Işıl tarafından yapıldıysa, o da yanlışının cezasını çeker. Eğer, kurumların bir hatası varsa, bundan dolayı öğrencinin mağdur olmaması gerekiyor. Bir eğitimci olarak, buradan ÖSYM'nin ve MEB'in değerli yöneticilerine sesleniyorum. Lütfen, imkân varsa bu genci mağdur etmeyelim, hayallerini ve geleceğini yıkmayalım. Konuyla ilgili kurumlardan gelecek açıklamayı noktasına, virgülüne dokunmadan köşemde yayımlayacağım.