Okullarda öğrenci kılık kıyafetinin serbest olmasına dair yönetmelik yayımlandı. Artık kılık kıyafet serbest, ancak belirli koşulları var. Vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetlerle diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek giyilemeyecek.
Akıllara, türban da serbest mi diye geldi. MEB bu yorumun doğru olmadığını açıkladı. Ben MEB gibi düşünüyorum. Ancak, bu ifade belli çevreleri mutlu ettiği gibi, kamuoyunun bir bölümünü de rahatsız etti. Yine MEB'in açıklamasında okula ait olanlar dışında semboller kullanılmayacak.
Yönetmeliğin gerekçesinde ise, dünyadaki uygulamalara bakıldığı, sürekli değişen okul formalarının velilere ek yük getirdiği belirtildi.
Serbest kıyafet kararıyla ilgili madalyonun iki yüzü var. Birinci yüzü, bildiğiniz gibi Avrupa'da birçok ülkede kıyafet zorunluluğu yok. Ancak bazı ülkelerde bu konuya geri dönüş var. Ben şahsen Galatasaray Lisesi'nde serbest kıyafet uygulamasını yaşadım. Serbest kıyafetle gitmenin artılarını biliyorum.
Madalyonun ikinci yüzü ise, ülkemizin ekonomik ve sosyal durumu. Burada ciddi farklılaşma olacak. Artık anaokullarından itibaren evlerde, "yarın okulda ne giyeceğim" sorusu ortaya çıkacak. Bu, dar gelirli aileleri zorlayacak.
Çocuklar arasında rekabet olacak.
Kıyafetini seçme, çocuğun kişiliğini geliştirebilir, ama ekonomik farklılıkları göz önüne almak gerek.
Tek tip giyinme, zevkleri köreltmek demek. Burada serbestliği savunuyorum.
Ancak çocuklar marka yarışına da girmemeli.
Öte yandan, okullarda ciddi güvenlik problemleri yaşıyoruz. Dışarıdan gelen yabancılar farklı giysiden anlaşılıyordu.
Yeni uygulamada öğrenci olmayanların anlaşılması zorlaşacağı için güvenlik açısından önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor.
Kısacası, her yeni uygulamada olduğu gibi, bu konuda da aksaklıklar yaşayabiliriz.
Önyargıyla, olumsuz eleştiriler yapmayalım. Uygulamanın zaman içinde işleyişini, hep birlikte izleyeceğiz.