Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TUBA KALÇIK İLE GÜNDEME DAİR TUBA KALÇIK

Öfke kusmaya öyle bir alışmışlar ki...

Siyasi nefret nasıl yayıncılık ahlakının önüne geçer? Yandaş yayın nasıl yapılır? Bu soruların cevabını görmek istiyorsanız Ayşenur Arslan'ın 30 Ağustos Zafer Bayramı yayınını izlemeniz yeterli. Bu tavrını seçim döneminde zaten sık sık gösteriyordu ama Zafer Bayramı'nda yapması gerçekten insana pes dedirtiyor. Bilirsiniz, Arslan sürekli olarak ekranlardan kendisi gibi düşünmeyen, konuşmayan, yazmayanları 'yandaş' diyerek yaftalamayı çok seven bir yayıncı. Peki soruyorum izleyicilere; Anıtkabir'deki resmi tören görüntülerini ekrandan paylaşılırken bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a siyasi nefret kusan açıklamalar yapması acaba nasıl bir yayıncılıktır?
İnsanların Anıtkabir'de Cumhurbaşkanı'na sevgi gösterisini bile alaycı bir üslupla anlatması mı tarafsız yayıncılık?



Yoksa konuk aldığı tarihçi Doç. Dr. Ahmet Kuyaş'ın Cumhurbaşkanı'nın Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı yazıyı beğendiğini ifade etmesi üzerine konuğun ağzına lafı tıkaması mı tarafsızlık göstergesi?
Ayşenur Arslan ve şürekâsı hemen hemen her konuda siyasi öfke kusmaya öyle alışmışlar ki, ne Zafer Bayramı ne de Kurban Bayramı fark etmiyor onlar için. Kendi gibi düşünmeyenleri, konuşmayanları yandaş diye hedef gösterenler de onlar, ortak değerlerimizi hiçe sayarak her şeyi siyasi malzeme haline getirenler de... Sonra ne mi oluyor? Arslan ve onun gibileri eleştirenleri de troll ekiplerine hedef gösteriyorlar. Bu ve benzeri zihniyetten bıktık artık. Atatürk bizim kurucu liderimiz, kimsenin tapusunda değil. Atatürk üzerinden hâlâ kendine hem ekranlarda hem de siyasette yer bulmaya çalışanlar var. Ama artık her açıdan inandırıcılıklarını kaybettiler, buna da mahkumlar zaten...



ESTETİĞE VERECEKLERİ PARAYI PSİKOLOĞA VERSİNLER
Yeni nesilde kadın oyuncular arasında bir estetik merakıdır gidiyor. Eskiden de yaptıranlar vardı ama bu kadar yaygın değildi. Şimdi ise yapmayanlar parmakla gösteriliyor. Günümüz dizi sektöründe 20'li yaşlarına aldırmadan yüzünü dolguyla dolduran da var, göz estetiği yaptıranlar da... Doğal güzellikleriyle popüler olmuş birçok kadın oyuncu, estetikçilerin yolunu tutuyor. Estetik olayını öyle abartanlar var ki, markalar bile anlaşmalarını iptal eder hale geldi. Bu durum psikolojik bir vakaya dönüşmüş vaziyette. 20'li yaşlarının başında, en güzel dönemlerinde 'Daha da güzel görüneyim' kaygısıyla yüz hatlarıyla oynuyorlar... Sonuç ise çoğu zaman hüsran oluyor. Yazık, gencecik yaşlarında kendilerini ne hale getiriyorlar. Estetiğe verecekleri parayı psikoloğa ya da psikiyatriste verseler kendilerine büyük bir iyilik yapmış olurlar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA