Sene 2014. Oğlum Emre ilkokula başlamıştı bir yazı kaleme aldım, Hepsi Birbirinden Veli başlıklı… Meslek hastalığı, insanları gözlemlemeyi seviyorum. Ve haklarında yazmayı… Tam da öyle bir yazıydı, okul bahçesinde, biricik yavrularını öğretmenine teslim eden ana ve babaları yazmıştım. Şöyle bir liste çıkmıştı gözlemlerimden, gelin bunu bir liseli annesi olarak, sekiz yıllık tecrübeyle revize edeyim size…
KARİYER YAPAN VELİLER: Bu tip veli genelde çok şaşkındır. Çünkü her şeyin içinde olmak ister ama vakti yoktur. İlgili ama çaresizdir! Sürekli bir şeyleri kaçırıyorum, yetişemiyorum hissi yaşar. Çalışmayan ve olayların içinde olan bir veliyle arkadaş olmak onun için büyük önem taşır. Böyle birini bulduğunda kendisini güvende hisseder. Ara ara olaya hakim velilerle iletişime geçip, neler olup bittiğini öğrenmek ister. Zararsızdır! (Bu veli türü, lisede artık diğer velileri değil çocuğunu kerteriz alır. Bilgiyi çocuğundan edinmek ister).
'SINIFSAL' VELİ: Sosyal velinin sosyalliği okul dışındadır. Okul değil, veli takıntısı vardır. "Nerede oturuyorsunuz, hangi arabaya biniyorsunuz, tatillere nereye gidiyorsunuz?" en merak ettiği şeyler arasındadır. Bu veli çocuğunun notlarını hatta okul numarasını bile bilmez. Sosyal statüye takmış veli profilidir. 'Konsept veli' olarak da tanımlanabilir. Diğer velilerin kıyafetleri, çantası, aksesuvarları gibi konulara odaklanır. Bu veli için okul başarısı önemli değildir. (Bu veli ve çocuğu, lise çağında Influencer olma potansiyeli taşır. Eşi iflas etmemişse, aynı sığlıkta hayatlarına devam ederler).
ÖĞRENCİLİĞE VEDA EDEMEMİŞ VELİ: Çocuğunun hangi gün, hangi derste, hangi konuyu işleyeceğine kadar bilir. Hatta o konuyu çocuğu okuldan gelmeden çalışır, çocuğu geldiğinde ona da çalıştırır. İşin bir tık ilerisi çocuğu yerine ödev yapmaktır. Verilen ödevi çalışıp, bunun için hazırlık yapar. ( Bu veli LGS'de çok yıpranır).
KONTROLÜ ELİNDEN BIRAKMAYAN VELİ: Genel olarak tüm sınıfın not ortalaması, doğum günleri, anne ve babaların ne iş yaptıkları, bütçeleri gibi detaylar dahil olmak üzere her şeye hakim olmak ister. Kurduğu WhatsApp gruplarında çocukların ödevlerinin tartışıldığı, notlarının araştırıldığı bir ortam oluşturur. Çocuğunun başarısı üzerine yoğunlaşır. Her durumu kontrol etmeyi seven velinin durumu bazen öyle bir hal alır ki, sınıfta kim kiminle kavgalı, kim daha çok parmak kaldırıyor, öğretmen en çok hangi öğrenciyi tutuyor gibi sınıf içi bilgilere de hakim olur. Arkadaş istemez, amacı diğer velileri yönetmektir. (Bu veli lisede okul aile birliği başkanı olacak potansiyele sahiptir. Yüzbinlerce lira verdiği, 150 yıllık kurumların işleyişini eleştirme hakkını da bulur kendinde).
BOŞANMIŞ BEKAR VELİ: Ürkektir. Kendileri gibi boşanmış velilerle yakınlaşırlar. Özellikle boşanmış kadın veliler, diğer boşanmış annelerle arkadaş olup geceleri kız-kıza sosyalleşir. Tanıştıklarında sanki isim, soyadı gibi söylenmesi gerekli bir ayrıntıyı sunar gibi "Ben eşimden ayrıyım" diye cümleye başlar. Boşanmış baba velilerin durumu biraz daha zordur. Genelde hafta sonları çocukla vakit geçirdikleri için, doğum günleri bu velilerin sorumluluğundadır. Bu doğum günlerinde de genelde kadınlar olduğu için yalnızlık çekerler. (Bu veli, umarım aşkı bulmuştur).
ÖĞRETMEN ODAKLI VELİ: Diğer velilerle ilişkisini önemsemez, önemli olan tek şey öğretmene yakın olmaktır. Çocuğunu "Eti senin kemiği benim" diyerek öğretmenin ellerine sonsuz bir güvenle teslim etmiştir. Öğrencinin yaşadığı sıkıntıları okul üzerinden çözmek birincil tercihidir. Diğer velilerle birliktelik, iş birliği bu grup için hiçbir şey ifade etmez. Okulların ve öğretmenlerin en sevdiği veli türü olan bu grup zaman zaman diğer veliler tarafından eleştirilse de, kimse ondan uzak olmayı göze alamaz. (Lisede kimse bu veliyi takmaz, öğretmenler muhatap almaz, o da bir boşluğa düşer).
ÇOCUK ODAKLI VELİ: Bu veli sadece okulda değil, sosyal yaşantısında da çocuğunun yaşıtı olan çocukların aileleriyle dostluk kurar. Onlar için çocuklarının mutluluğu her şeyin önünde gelir. Tatil planları, hafta sonu aktiviteleri, okul içi ve dışı faaliyetleri çocuğun eksenindedir. Eğer sınıfta kendi kafalarına uygun bir profil bulurlarsa onlarla hayat boyu sürecek bir arkadaşlığın temellerini bile atabilir, ta ki çocukların sınıfı ayrılana kadar! (Çocuk uğruna arkadaş olduklarından sıkıldığını fark eder lisede. Artık o kendi hayatına dönmek istiyordur).
BU ÇOK ÇOK KÖTÜ BİR DAD JOKE...
Hamburgerciler vahası Kadıköy'de, keyifle oturmuş hamburgerimi yiyordum. Bilen bilir sokağı gören, yan yana dizili masalarda mahremiyeti geçtim, yandaki masayla ahbap olmak an meselesidir. Böyle anlardan birini yaşadım ben de. Yanımdaki masada oturan baba-kız sohbette. Dersler, spor falan derken mevzu tıkanınca, biraz sorgulamalı diyalogda ortam gerilince, baba atmosfer basıncını düşürmek niyetiyle patlattı espriyi:
Bir adam gülmüş, dikmişler!
14'lerindeki acımasız ergen kız, gözlerini devirerek, içeceğinden hüp diye bir yudum aldı. Kayıtsızlığıyla babasına kalp krizi geçirtmek üzereyken bir espriye daha maruz kaldık, kız ve ben:
En kirli temiz meyve hangisidir? Kiraz...
Ben sinirden gülmemek için kendimi tutarken, croplu genç kız, "Offff baba...!" deyiverdi...
Ama baba dirençli, kızı öyle ya da böyle güldürecek. Ama bu arada kendimi tutamadım ve gülmeye başladım... Kız bana güldü. Maksat genç kızı güldürmekse, hedefe ulaşılmıştı.
Bu tür esprilere, yani baba esprilerine bad joke'u anımsatacak biçimde dad joke diyorlar gençler...
Tabii Amerikan babalarıyla bizim babaları bir tutmak olmaz. O topraklarda babanın şakacı olması, kötü şakalar yapması, ergen tarafından ti'ye alınması... Tüm bunlar baştan sona komik. Ama mevzu Türk babaları olunca konu durum komiğine dönüyor.
Meseleyi baştan irdelemek lazım. Toplum genetiğimizde erkekler pek espri yapmaz. Kızlar cool adamlardan, adamlar cool kankalardan hoşlanır. Hal böyle olunca bekar erkek bünyesi espri konusunda antrenmansızken, işin içine çocuk girince durum hepten beter bir hal alıyor. Araya kuşak farkı, Tik Tok şakacılarıyla rekabet, dünyayı takip eden bir kitleye kendini beğendirme telaşı giriyor. Yani şakacı babaların işi her dönem zordu ama şimdi daha zor sanki...