Konumuz mutluluk... Çünkü bu sıralar kendimi mutlu diye tanımlamaktan çok uzağım. Bezgin daha çok karşılık geliyor duygu durumuma... Ben de bir formülü vardır belki diye peşine düştüm mutluluğun...
Bir ben değilmişim perişan... 80 yıldan daha uzun bir süre önce Harvard'daki araştırmacılar mutluluğun bir formülü var mı diye kafa patlatmaya başlamışlar. 'İyi bir yaşam neye bağlı?', 'Mutluluk formülleştirilebilir mi?' gibi sorulara cevap aramak için yüzlerce katılımcıyı bir araya getirmişler... Geçen 80 yılın ardından ellerindeki tüm veriyi analiz edip, Harvard Yetişkin Gelişimi Çalışması olarak da bilinen Grant Study'i ortaya çıkarmışlar. Bu, şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri olarak psikoloji tarihinde yer alıyor.
Araştırmaya katılan kişilerin bazıları mutlu ve popüler bir hayat yaşarken, yaşamlarının sonunda yalnız ve mutsuz ölüyorlar. Bir kısmı da tam tersi bir hayat. Buradan çıkarılacak en büyük ders, güçlü ilişkilerin yaşam memnuniyetinin en güçlü belirleyicisi olduğu. Yani boş beleş sohbetler ya da insanlar değil de, keyifli ve büyük bir arkadaş grubu. Bakın her hafta sonu eller havaya partilemekten, o mekan senin bu mekan benim sekmekten söz etmiyorlar. Ya da mükemmel bir sevgili değil mesele... Mesele kurduğun ilişkinin, arkadaşlığın kalitesi... Üstelik bu sağlıklı yaşlanmanızın da formülüymüş...
1 MİLYON 560 BİN DOLAR
Benim buradan çıkardığım sonuç şu oldu: Sahte ilişkiler ömrü kısaltıyor! İnsan ilişkilerinin sosyal medya ile sınanması, dejenere olması günün sonunda bizi sandığımızdan daha mutsuz yapıyor.
Tüm bu araştırmalar deryasında boğulmak üzereyken, birkaç yıl öncenin bir haberi çıktı karşıma. Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın "mutluluk formülleri" içeren iki notu, Kudüs'te düzenlenen açık artırmada toplam 1 milyon 560 bin dolar değere ulaştı. Nobel ödüllü fizikçi, mutluluk tavsiyelerini içeren notları, Japonya ziyareti sırasında bir kuryeye bahşiş olarak vermiş.
Belki bir formül vermiştir ünlü fizikçi diye iştahla okudum haberi. Hayatını bilime adayan fizikçinin kuryeye verdiği Almanca notlardan biri şu şekilde: "Başarı peşinde koşmak ve bununla beraber gelen sürekli huzursuzluğa karşın, sakin ve alçak gönüllü bir yaşantı daha fazla mutluluk getirecektir."
240 bin dolara satılan ikinci notta ise şu kısa ifade yer alıyor: "Eğer istek varsa, bir yolu vardır."
Sonra ünlü piyanist Fazıl Say'ın bir post'u çıktı karşıma, tüm bu hengamede kafa karışıklığı arasında... Başarılarına gıpta ettiğimiz bir isim o ama o da mutluluğun formülünün "başarı" olmadığını söylüyor, diyor ki;
"Hayat, saçma birincilikler, saçma başarılar, yalandan bir şeyler değildir. Hayat zor bir sınavdır. Ve sınav gazete haberlerinde veya filanca okul sınavı kazanmalarla değildir. Uçurum sırat köprüsünde başlar. Ben düşerken öğrenenlerdenim. Düşerken öğrenmek... !"
Böyle uzuyor yazı... Bir göz atın... Bu da mutluluk formülü için bir fikir oluşturabilir kafanızda...
Serdar Ortaç mesela, çok dramatik bir açıklama yapmıştı mutluluğa dair. Oysa uzaktan bakınca nasıl da şaaşalı bir hayatı var sanıyorduk. Demiş ki Ortaç: "Ne zaman mutlu oldun diyeceksiniz, hiç mutlu olduğumu hatırlamıyorum. En mutlu olduğum zamanda bile bir mutsuzluk bulurdum bir şekilde."
MESELE PARA DEĞİL
Hülya Avşar Türkiye'nin en güzel kadını sıfatını çok uzun süre taşımış bir kadın. İlişkilerde mutluluk onun uzmanlık alanı sanıyor insan, öyle bir öz güven. Oysa o da demiş ki: "Ya ihtiyaç hissediyorsun diye abuk sabuk bir hayat yaşayacaksın, ya da karşına düzgün biri çıkana kadar bekleyeceksin. Para filan değil mesele, bence özgürlük dünyanın en büyük mutluluğu."
Yeni nesilden bir isim Aleyna Tilki, milyonlar takip ediyor onu. Fit, güzel, popüler... Çözmüş olmalı di mi mutluluk işini... Ama diyor ki felsefe kokan twitlerinden birinde, "Sürekli mutlu taklidi yaparsan mutsuz olduğunu unutabilirsin!" Çok dramatik değil mi bu...
Burcu Kara mutluluğu sadelikte bulanlardan, evde olduğu zaman mutlu olanlardan... "Arkadaşlarım gelsin, beraber yemek yapalım, zaman geçirelim. Çok keyif alıyorum bundan. Ayrıca kitaplarımla çok mutlu oluyorum." Ünlü isimlerin tecrübelerinden, hayattan süzerek bir formül oluşturma derdindeyim ama herkesin mutsuzluğu kendine özgü. Çözümü de... Ama şu bir gerçek ki, su akıyor yolunu buluyor. Hayat kısa kuşlar uçuyor...
Ve son olarak ünlü bir sosyolog olan Zygmunt Bauman'ın sözüne kulak verelim derim ben... "İnsana mutluluk veren değerler, satın alınamaz. Mutluluk bir kelebektir, siz onu kovalarsanız kaçar ama siz kendi işinizi gücünüzü keyifle yapmaya başladığınızda umulur ki, bir gün gelir omuzlarınıza konuverir."