Bazı haftalar kesat geçer magazin dünyasında... Ama bakıyorum da, son bir hafta maşallah dolu doluydu... Pazartesi şaşırdığım şeyin dedikodusunu yapamadan akşamına bir başka zihin bulandırıcı şey yaşandı, gündem değişti.
Ben de ortaya karışık bir özet yaptım size;



Şeyma Şubaşı'nın önce Miami'yi şimdi Malavi'yi dumura uğratan dansıyla başlayalım. Dans etmeden duramadığını anladık Şeyma'nın. Ben de çok severim dans etmeyi ama o kadar kötüyümdür ki bu konuda... Ama kötü olduğumu anlamam yıllarımı aldı. Mesela çok iyi sirtaki yaptığımı sanırdım. Sonra eşim uyardı, 'Sonat komik görünüyorsun, istersen ders al, gerçekten yap sirtaki' diye... Sonra kendimi bir videoda sirtaki yaparken izledim. Ne demek istediğini anladım. Ama belli ki Şeyma'nın acı söyleyen bir dostu yok! Miami'de başladı bu, önce oranın halkını tedirgin etti restorandaki dansıyla. Şimdi ise canım Afrikalılar.
Ders alsan ya Şeyma...



Merve Boluğur'un single'ının etkisinden kurtulamamışken, açıklamalarıyla yine zihnimizi açtı sağ olsun... Otobüse binip kendisini mi bulmuş, kendiyle mi barışmış, nur mu inmiş tam anlayamadım detayı...



Bülent Ersoy'un kendine asansörlü mezar yeri yaptırması, ilkokul beşinci sınıfta arkadaşlarımın zoruyla Kötü Ruh filmini izlediğimdeki kadar korkuttu beni. Neden asansörlü!
Japonlar dantelli boxer tasarladı. Bu yaz Bodrum plajlarında görürüm diye bir ürperti aldı beni...



Aleyna Tilki bu sıcakta deri koltuklu arabada bikiniyle oturdu, pişik olacak annesi uyarmadı mı acaba?
Bunları yazarken bile yoruldum... Benim bünyem bunların hepsini bir anda kaldıramıyor okur. Yine aşırı normallikten kurumuş hayatımla baş başa hayatı sorgular buluyorum kendimi... Ben nerede hata yaptım da, bu renksiz hayatın esiri oldum.



ABARTMAYIN SAKİN OLUN!
Sonra astroloji sayfasına gözüm takılıyor, şöyle bir cümle: Bu hafta bizleri Yengeç burcunun 7'nci derecesinde meydana gelecek bir yeniay bekliyor. Koç burcunda seyahat eden Jüpiter'in yeniayla sert bir etkileşimi olacak. Abartılı hareketlerden uzak durun!
Astrolog kardeş bunu sen gel bizim ünlülere anlat! Zira abartmak bir sanat dalı oldu modern yaşamda...
Evlilik konseptinde de abartılı durumlar ortaya çıktı hatta:
Brezilya'da annesinin diktiği bez bebekle düğün yapan bir kadın vardı. 'Ortalıkta adam yok şekerim' diyen arkadaşlarımın hepsi haklı çıktı bu son olayla birlikte...
Nasıl olmasınlar, bir başka düğün haberi bunu kanıtlar hitelikteydi:
Yer: Türkiye
Mekan: Düğün salonu
Damadın zeka küpü arkadaşları, düğün salonuna çelenkle giriyorlar, ellerinde damadın fotosu, altında 'Acı Kaybımız' yazıyor. Şakacı kişilikler. Evleniyor ya arkadaşları, kaybettik diyorlar. Sanki kaybetmeden önce, kapılarında sarışını esmeri modeller sıraya girmişti...!
Bu erkek milletinin evlenme olayına, kadına bahşettiği bir ayrıcalık gibi davranmasına ayar oluyorum.
Geçti o devir beyler. Eskiden ıssız adamlar cazip geliyordu, artık kadınlar bıktı ıssızlardan... Haberiniz olsun...



BİR ÖNERİ
Yazın tüm sıcaklığını iliklerimize kadar hissediyoruz ya da hissedeceğiz iklim koşulları izin verirse... Tam böyle zamanlarda insanı bir telaş kaplıyor, yaz mevsimini havuz ve denizden ibaret sanmanın verdiği kıpırtıdır bu aslında. Oysa güzelim yaz günleri, geceleri, o kadar şahane seçenekler sunar ki... Tiyatrolar mesela... Açıkhavada izlemek gibisi yoktur. Ben de tam böyle bir ruh haliyle Erdal Beşikçioğlu'nun artık kaçıncı kez sahnelediğini kendisinin bile unuttuğu Bir Delinin Hatıra Defteri oyununu açık havada izledim. Oyunun başlamasını beklerken çimenler üstünde güneşi batırdım. Mis gibi taze havayı içime çektim. Ve keyifli bir akşam geçirdim. Usta oyuncu o vincin üstünden ha düştü ha düşecek korkusuyla, performansını ayakta alkışladım. Çoğunuz izlemişsinizdir ama izlemeyenler kaçırmasın. Sadece bu oyunu da değil, Türkiye'nin dört bir yanı açık hava sahnesi halinde yaz boyu. Kendinize bir iyilik yapın ve açık havada bir şeyler izleyin...