Beş vatandaşımızın şehit düştüğü TUSAŞ'taki terör saldırısında makine mühendisi Zahide Güçlü'nün eşinin gönderdiği çiçeği almak üzere nizamiyeye indiği ve bu esnada saldırının düzenlenmesi sonucu hayatını kaybettiği ortaya çıktı.
Eşi belki de hayatının sonuna kadar o çiçeği neden yolladım diye kahrolacak.
Nereden bilebilirdi ki; bu güzel jestinin terör saldırısına denk geleceğini.
Filmlere konu olacak kadar dramatik bir olay bu.
Zahide Güçlü çiçeği almak için tesisin kapısına kadar gitti. Çünkü kurye oraya kadar girebiliyor!
Çantaları silah, el bombalarıyla dolu olan ve ön koltukların arkasında taksi şoförünün ölü bedeni duruyorken teröristler taksiyle nasıl tesisin içine girebildi?
Zahide Güçlü yıllarca okudu. Memleketine faydalı olmak için mühendis oldu.
Bir yuva kurdu. Sonra beyni yıkanmış teröristlerin kurşunlarıyla hayatını kaybetti!
Ne desek boş! Ateş düştüğü yeri yakıyor!
İşte terör böylesine acımasız bir şey.
Köy-karakol baskınları, kundaktaki bebekleri öldürmek, otobüsten indirip kurşuna dizmek, mühendis, işçi, öğretmen, doktor öldürmek vs. PKK bize bu acıları defalarca yaşattı.
Peki, ne için?
Kürtlerin, Türklerle eşit haklarının olmadığına gerçekten inanıyor musunuz?
Cumhurbaşkanından en üst düzeyde komutanlara, bakanlara kadar kamuda ve özelde hemen hemen her mevki ve sınıfta Kürt vatandaşlarımız kendilerini temsil etme hakkına sahip oldular!
Ayrıca 90'lı yıllarda yapılan hatalarla yüzleşildi, dersler çıkarıldı.
Gerekli demokratik açılımlar yapıldı.
PKK, Türkiye, teröre zaman, kaynak ve insan harcayıp gelişmemesi ve diğer ülkelerin siyasi çıkarları için çalışan taşeron bir terör örgütü!
İçine sızmayan istihbarat teşkilatı da kalmadı!
PKK'yı yıllarca konuştuk, aynı cümleleri kurmaya da gerek yok.
FETÖ ile birlikte Türkiye'ye en büyük zararı veren, masum insanların kanıyla beslenen PKK, zaten son yıllarda Türkiye'de operasyon yapamaz hale getirilmişti!
En büyük düşmanın belini kırmışken, tarihin tozlu sayfalarında unutulup gidecekken bu kanlı örgütün tekrar gündem olmasına gerek var mı?
***
'YALNIZLIK BAKANLIĞI' KURULMALI
Florida Eyalet Üniversitesi'nde 600 binden fazla kişi üzerinde yapılan analiz, yalnızlığın yaş veya cinsiyetten bağımsız olarak bilişsel bozukluk için önemli bir risk faktörü olduğunu gösterdi.
Yalnızlık hissinin Alzheimer hastalığı ve bunama riskini de yüzde 30 artırdığı ortaya çıktı.
Geçtiğimiz yıl Avrupa ülkelerinde yalnız yaşayanların toplam nüfusa göre oranı yüzde 16,1'e yükseldi.
Almanya'da nüfusun yüzde 20,3'ü, Finlandiya'da yüzde 25,8, İsveç'te yüzde 24,1 yalnız yaşıyor.
Evlenme ve doğum oranları düştükçe, bireysel yaşam artıkça ve yaşlı nüfus sayısı yükseldikçe yalnızlık sorunu daha da artıyor.
Örneğin Birleşik Krallık'ta yalnız yaşayan insan sayısı 10 milyona çıkınca 'yalnızlık bakanlığı' kuruldu.
2024'ün ilk yarısında 40 bine yakın kişi evlerinde yalnız başına ölü bulunan Japonya'da da artık 'yalnızlık bakanı' var.
Türkiye'de ise tek kişilik hane halkı sayısı 2023'te yaklaşık 5,2 milyon oldu.
Avrupa ülkelerine göre yalnız yaşayan sayımız nüfusa oranı düşük ama yalnız yaşayan insan oranının artış hızı yüksek.
Yukarıdaki araştırma sonucunu yazmamın nedeni de; son 10 yılda Türkiye'de yalnız yaşayanların sayısının yüzde 77,2 artması.
Bu artış daha çok Alzheimer ve demans hastası demek!
Türkiye'de de 'yalnızlık bakanlığı' kurulmalı. Yalnızlıkla mücadele ve yalnız insanlara yardım için bütçede fon oluşturulmalı!
TÜİK'in 2022 yılı raporuna göre ülkemizde 65 yaş üzerindeki bireylerde Alzheimer hastalığı görülme sıklığı yüzde 5,5 ve bu oran her yıl artacak!
'Yalnızlık bakanlığı' şart!
***
260 VİDEO YETERLİ!
TikTok, ABD genelinde 14 başsavcı tarafından dava edildi.
Bu davalarda savcılar bilimsel araştırma sonuçlarına da ihtiyaç duydu.
Hazırlanan bilimsel raporlarda TikTok'un analitik becerilerin kaybı, hafıza oluşumu, bağlamsal düşünme, konuşma derinliği, empati ve artan kaygı gibi bir dizi olumsuz ruh sağlığı etkisiyle ilişkili olduğunu öne sürüldü.
En şaşırtıcı sonuç ise; bu uygulamanın bağımlısı olmak için sadece 260 video izlemenizin yeterli olması.
Aslında bu sonucu YouTube shorts ve benzeri uygulamalar için de geçerli olabilir.
Yani Çin merkezli diye sadece TikTok zarar vermiyor!
Kendimden örnek vereyim; çocuklarıma TikTok'u yasaklamıştım.
Çocuklarımdan hiç kullanmadığım TikTok'un YouTube Shorts'un benzeri olduğunu duyunca bu kısa videolara bir bakayım dedim.
Bakış o bakış! Çok geçmeden bağımlısı oldum. Çocuklar benimle dalga geçtiler falan.
Artık çocuklara örnek olmak için bu kısa videoları izlememeye özen gösteriyorum.
Ve şimdi zararlarını bildiğim halde YouTube Shorts'a kendimi kaptırmamın nedenini de yukarıda bahsettiğim araştırmadan öğrenmiş oldum.
Bizden çok daha meraklı olan çocukların hiç suçu yok! Bağımlılığın iradeyle de alakası yok!
Öyle bir algoritma geliştirmişler ki, 260 kısa video izlemeniz yeterli!
***
YAPAY ZEKA DİLİ
Bilim insanları, bozuk yiyecekleri ve sudaki zararlı kimyasalları tespit edebilen yapay zeka destekli bir elektronik dil geliştirdi.
Araştırmacılar, dili yapmak için kimyasal iyonları algılayan bir cihaz olan iyon-duyarlı alan etkili transistör kullandılar.
Sensör bir sıvıdaki iyonlar hakkında bilgi topluyor ve bu bilgiyi bir bilgisayar tarafından yorumlanabilecek bir elektrik sinyaline dönüştürüyor.
Bu teknoloji, gıda güvenliği ve kalite kontrollerinde devrim yaratabilir.
Bu teknoloji gelecekte bizde köfteye, dönere domuz, at, eşek eti katan, baharatlara kimyasal boya ekleyen, zeytinyağının sahtesini üreten vs. gıda teröristlerinin de sonunu getirebilir!
***
Altyazı
"Yalanlarımız ortaya çıkmadıkça, hepimiz dürüstüz." (Schindler's List)