Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Kilometrede arabadan daha çok yakan adam!

İçerik üretici Murat Gümüşboğa'nın su fiyatlarına dikkat çektiği video sosyal medyada viral oldu.
Videoda şu tespit yapılıyor:
"Bugün arkadaşlar 'Abi senin yaş ilerliyor. Kilon da var. 100'ün üstündesin. Yürüyüş yapman lazım. Sağlık problemleri yaşayabilirsin' dediler. Ben de 'Doğru söylüyorsunuz hadi sahilde yürüyelim' dedim.




Lara plajlarının oradan yürüyüş yaptık. 5 km. Hava sıcaktı. Şuradan adam başı bir litre su aldık.
Bir litre su 15 lira! Beş kilometre yürüdüm, su bitti. Kilometrede 3 lira yakıyorum.
Benim yeğenimde 96 model Polo araba var. Tüple 1,80 yakıyor kilometrede! Bir insan bir arabadan daha çok yakar mı ya?
Üstelik su olarak!" Murat bey suyu muhtemelen zincir marketlerin birinden almış. 0.5 litre su bile bakkalda, tekel bayinde 10 TL'den satılıyor!
İyi ki, havalimanında yürümemiş. Orada 0,5 litre su 80 TL! Daha çok yakardı.
Fıkra gibi bir olay ama gerçek!



Sadece pet şişeler zamlanmıyor.
İSKİ sağ olsun suya habire zam yaptığı için son bir yıldır eve gelen su faturası elektrik faturasının iki katına çıktı!
Hadi İSKİ, fahiş su politikasıyla İBB'nin sosyal medya belediyeciliğini finanse ediyor diyelim!
19 litrelik damacana su değişimi bile 100 TL oldu! Bir de su bayileri semtine göre farklı fiyat çekiyorlar. Damacana suya 150 TL istenen yerler de var!
Şişelenmesi ve dağıtım masrafı suyun kendisinden daha pahalı diyenler çıkabilir ama Allah'ın suyu bu! Neredeyse bedava hammadde kaynağından bahsediyoruz!
Hesap ortada! Bir insan kilometrede tüplü arabadan daha çok yakar mı?
Su şirketleri ve su kaynaklarının çoğunun yabancılara satılmasının fiyatlardaki anormal artışta bir etkisi oldu mu bilmiyorum ama "Sudan ucuz" deyiminin tarihe karıştığı bir gerçek!
Nasıl ekmek fiyatları kontrollü artırılıyorsa, su fiyatlarına da bir ayar çekilmeli! Su deyip geçmeyin! Su fiyatlarındaki fahiş artış enflasyonu tetikliyor!

***


"MARTILARI DA UYUTALIM"!
Gazeteci Ali Kemal Erdem'in X'te paylaştığı şu tespit sosyal medyada çok tartışıldı:
"İstanbul'da martı gürültüsünden kimi semtlerde pencereyi açamıyorsun. Sayıları çok arttı. Çöplerden beslendiklerinden denizin yolunu unuttular. Kedi mamalarına dadanıyorlar. Sayelerinde serçe, güvercin kalmadı doğru dürüst. Sabah olunca da kargalarla kavgaları başlıyor."
Bu paylaşım için "O zaman martıları da uyutalım" diyenler oldu, iyi mi?




Aslında bu sorun uzun zamandır devam ediyor.
Bunun nedeni her yere abartılı bir şekilde bırakılan kedi ve köpek mamaları! Martılar, kargalar, hatta fareler bile artık kedi, köpek mamasıyla besleniyor. Kuru mamayı umursamayan, yaş mama isteyen kediler bile var!
Yine dönüp dolaşıp 'denge' meselesine geliyoruz.
Bir hayvan türünü diğerlerinin önüne koymak diğer türlerin yaşamını etkiliyor, hatta başka türlerin neslini tüketiyor. Kedi sayısındaki artış yüzünden dünya genelinde yaklaşık 30 hayvan türünün nesli tehlikeye girdi.
Bu durumdan en karlı çıkanlar ise mama üreticileri oluyor!

***


DAR GELİRLİ DENİZE GİRMESİN Mİ?
İstanbul-Caddebostan sahilinde denize girenlerin oluşturduğu kalabalık görüntüsü bazılarını kızdırmış.
Sosyal medyada "Nerede eski Caddebostan", "Hindistan gibi olduk" gibi yorumlar paylaşıldı.
Paylaşımlarda halk plajındaki insanların yoksulluğuna ve etnik kökenlerine alaycı göndermeler yapanlar bile oldu.
Havalar aşırı sıcak insanların serinlemek için denize girmesinden daha doğal ne olabilir?
Gariban serinlemesin mi?



Vatandaş yaşadığı şehirde günübirlik denize giremez mi?
Kalabalık eleştiriliyorsa İstanbul'un kendi kalabalık zaten!
Tıka basa insan dolu!
Asıl tartışmamız gereken İstanbul sahil şeridinin özel ve kamu şirketleri, askeriye, yalı sakinleri, işletmeler, tur tekneleri vs. tarafından halka kapatılmış olması!
Kıyı şeridindeki bazı semtlerde denizi bile göremiyorsunuz! Denizi gördüğünüz sayılı yerler ise yolcu, tur ve özel tekneler tarafından işgal edilmiş oluyor.
İstanbul dünyada ortasından deniz geçen nadir şehirlerinden biri ama halkı denize giremiyor, denizi göremiyor!

***


ALMANLAR DA DÖNER FİYATINDAN ŞİKAYETÇİ
Almanya'da döner kebap fiyatları yüzde 75 arttı.
EuroNews'ün haberine göre Alman gençler isyanda. "3,50 Euro'ya döner yediğimiz günleri özlüyoruz!" diyorlar.
Türklerin Almanlara alıştırdığı döner ülkenin milli fast-food'u oldu. Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier bile Nisan ayında Türkiye'ye gelirken yanında 60 kiloluk Berlin döneri getirdi!
Alman medyası dönerin artan enflasyonun simgesi olduğunu yazıyor.
Sol görüşlü Die Linke partisi, döner kebap için bir "fiyat freni" çağrısında bulunarak, döner fiyatlarının maksimum 4,90 Euro olarak belirlenmesini talep etti.



Peki, birçok yiyeceğin arasında döner neden daha çok zamlandı? Bunun bir nedeni arz-talep karşılaştırması olabilir.
Almanya'da günde iki milyon döner kebap tüketiliyor. Uzmanlar bu rakamın 83 milyon nüfuslu bir ülke için oldukça fazla olduğunu söylüyor.
Bir diğer neden de psikolojik olabilir mi? Çoğunluğu Türk olan döner işletmeciler, Türkiye'deki fahiş döner fiyatlarına özenmiş olabilirler mi?
Türkiye'ye tatile gelen gurbetçilerin yeme-içmeye, tatile çok para ödediklerinde ya da yatırım için bir daire almak istediklerinde karşılarına çıkan astronomik fiyatları görüp Almanya'ya döndüklerinde yaptıkları ilk iş döner fiyatını artırmak olabilir.
Gurbetçiler de genelde yatırımlarını Türkiye'ye yaptıkları için artan fiyatların acısını Almanya'daki döner fiyatlarını yükselterek çıkarıyor olabilirler!
Ülkemizde son dönemde fiyat algısının kaybolması gurbetçileri de etkilemiş olabilir. Bu da enflasyonu psikolojik olarak artırıyor.
Gurbetçi dönerciler, Türkiye'deki enflasyona göre fiyat belirlemesi yapıyor olabilirler. Hatta ekonomide 'döner endeksi' diye bir şey yaratmış dahi olabilirler!

***


Altyazı
"Zaman en iyi yazardır. Her zaman mükemmel sonu yazar." (Şehir Işıkları)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA