Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Eylem Tok’u savunmak ya da savunmamak!

Ünlü hukukçu Ersan Şen'e canlı yayında "Eylem Tok gelse davasını alır mısınız?" diye soruldu. O da tebessüm ederek "Şartlarda anlaşırsak olur" dedi.
Sonra da "Eylem Tok, çocuğunu kaçırdığı için suçlu bulunamaz. Ancak delil karartma gibi bir durum söz konusu olursa, o zaman suçlu kabul edilebilir..." diyerek bir anlamda müşteriye 'gel gel' yaptı!
Bazı avukatlar Şen'le aynı mesleği yaptığım için utanç duyuyorum diye yorum paylaştı.
Avukatlarla ilgili toplumda yanlış bir kanı var!
Tok'u kimse savunmak istemezse zorunlu müdaafi avukatlık uygulaması devreye girer. Baro bir avukatı Tok'u savunması için görevlendirir ve avukat bunu ret edemez!
Avukat arkadaşını vuran katili savunmak zorunda kalan avukatlar bile var!
Bir suçlamaya tabi tutulan herkes 'zanlı'dır. Ama mahkemede yargılanana ve sonuç alınana kadar hiçbir zanlı suçlu değildir.
İğrenç suçlardan zanlı olarak mahkemeye çıkarılan ama suçsuz olduğu anlaşılan insanlar ya da 20-30 yıl hapis yatıp sonradan suçsuz olduğu ortaya çıkanlar da var.



O yüzden bir caniyi ya da toplum tarafından nefret edilen bir insanı savunuyor diye avukatlara kızmaya hakkımız yok.
Şen'in 6 Şubat depremlerinde 36 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı'nın saniyeler içerisinde yıkılmasından sorumlu tutulan firari sanıkları savunması için de aynı yorumu yapmak mümkün.
Şen savunmasa başka avukat savunmak zorunda kalacaktı.
Elbette Şen'in motivasyonu çok para kazanmak. Tok ile ilgili teklif gelirse bakarız derken gülümsemesi onu özetliyor.
Daha önce de yazmıştım Şen'in asıl eleştirilmesi gereken tarafı hem avukat hem de siyaset yorumcusu olması.
Ekranda nutuklar atıp adaletten, ahlaktan, erdemden bahsedip sonra da kolon kesip 36 kişinin ölümüne neden olanları, arabayla adam ezip öldüren oğlunu ABD'ye kaçıran ve delileri karattığı iddia edilen Eylem Tok gibi toplumun sert tepki gösterdiği kişileri savunamazsınız.
"Ben avukatım, profesyonelim" deyip de işin içinden çıkamazsınız!
Şen ekranda prim yapıp sonra da büyük suçlar işleyenleri savunup, büyük paralar kazanma derdinde gibi gözüküyor.
Dünyada işini ne kadar iyi yapıyor olsa da Şen gibi işine geldiğince 'profesyonel' olanları ekrana çıkarmazlar. Ama bizde Şen gibiler ekrana çıkıyor!



TANIDINIZ MI?
Afife Tiyatro Ödülleri'nde yılın en başarılı kadın oyuncusu ödülünü kazanan Zuhal Olcay'ı törende görenler tanıyamadı!
Çünkü Olcay da estetik ameliyat yaptırmıştı.
Olcay "Düzenli olarak göründüğüm cilt doktorum en son vitaminli kök hücre tedavisi uyguladı. Neşterli bir işlem yok" diyor.
Ancak yeni bir insanla tanışmış gibi olduk.
Olcay, Oscar ödüllü Renée Zellweger'in geçirdiği estetik operasyon gibi çok farklı bir yüzle karşımıza çıktı.
Eğer Olcay'ın dediği gibi bu değişiklik neştersiz yapıldıysa, o estetikçinin önünde sosyete kuyruk oluşturur.
Oysa aynı kuşaktan oyuncu arkadaşları sürekli estetik yaptırırken Olcay, doğal güzelliği tercih etmişti.
Sonuçta görsel bir iş yapıyor, sahne üzerine kurulu bir kariyeri var. Daha genç gözükme ihtiyacı duymuş olabilir.
Olcay yeni halinden mutluysa sorun yok. Tek sorun yeni Zuhal Olcay'a bizim nasıl alışacağımız.



120 BIÇAK DARBESİ!
İzmir'de 15 yaşındaki Hacer Çağla Çetinalp, eski erkek arkadaşı U.E.Y. ile babası İ.U.Ç.'nin (54) evine ziyarete gitti.
Baba bir ara evden çıktı. Döndüğünde kızını kanlar içerisinde yerde buldu.
Cinayetle ilgili en korkunç detay Hacer'in yaklaşık 120 bıçak darbesi alması!
Yakalanan katil de 15 yaşında. Aldatıldığını öğrendiği için Hacer'i öldürdüğünü iddia ediyor.
Baba onları neden evde bırakıp gidiyor? Cevaplanması gereken birçok soru var?
Katil mevcut yasalara göre 18 yıl ceza alabilir, infaz kanunlarınca da altı yıl sonra aramızda dolaşabilir. Cinayetin hunharca işlenmesi belki cezayı artırabilir ama 15 yaşında olduğu için her şekilde az yatacak!
120 kez bıçak saplayan biri için siz çocuk diyebilir misiniz? Bu nasıl vahşet?
Dünyada çocuk suçları hızla arttığı için bazı ülkelerde 18 yaş sınırı düşürülüyor.
ABD'de suçlu evlat yetiştirdiği için ebeveynlere de ceza kesilme başlandı.
Hukukçular 'cezai ehliyet' kuralını tartışmalı!



DORTMUND NEDEN NURİ ŞAHİN'LE ANLAŞTI?
Borussia Dortmund, Edin Terzic ile yollarını ayırıp 35 yaşındaki Nuri Şahin'i teknik direktör yaptı.
Dortmund, Şahin'de bizim dört büyüklerin göremediği neyi gördü acaba?
Dört büyükler, neden Antalyaspor'da iyi işler yapan Şahin'e güvenemediler? Dortmund'dan daha mı başarılılar?
Dortmund, Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş, en son bu kupada final oynamış ve belki de dünyada en sadık taraftar kitlesine sahip olan bir kulüp.
Şahin de Dortmund, Real Madrid ve Liverpool'da forma giymiş, İngilizce, İspanyolca, Almanca bilen, Harvard Business School'da eğitim almış etkileyici bir CV'ye sahip.
Aslında Şahin'in adı Beşiktaş için geçiyordu ama taraftar, yorumcu baskısı ve bazı diğer etkenler yüzünden Şahin ile anlaşılmadı.
Dortmund ise Şahin'e güvendi. Önce Terzic'in yardımcısı yaparak ona yatırım yaptı ve şimdi takımın başına getirdi. Hem de üç yıllık sözleşmeyle!
Bizdeki temel sorun medya ve taraftarın kulüplere anlık başarıyı dayatması.
Kulüpler o an hangi teknik direktörler boştaysa teklif götürüyor. Sonra bu isimler medyaya sızdırılıp futbol camiasının ve taraftarın nabzı yoklanıyor.
Genelde de kim isim yapmışsa onunla anlaşılıyor.
Dört büyüklerde teknik direktör üzerinde proje geliştirmek diye bir anlayış yok.



Altyazı
"Kimileri kaderin bizim elimizde olmadığını söyler. Kaderimizi kendimiz çizemezmişiz. Kaderimiz içimizde yaşıyor. Onu görecek kadar cesur olmanız yeter." (Brave)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA