İstanbul Kapalı Çarşı'da hizmet veren bir meze evindeki sandviçin fiyatı gündem oldu.
Sandviçin içinde az kaşar, zeytin ezmesi, dört dilim dana antrikot salam ve dört dilim karabiberli füme et ve domates bulunuyor.
Fiyatı ise sıkı durun; tam 400 TL!
İçindeki malzeme kaliteli ve pahalı ama taş çatlasın 70-80 gramdır!
Salamı, füme eti vs. cerrah gibi çok ama çok ince kesiyorlar!
400 TL'ye bir kebapçıda sağlam doyarsınız. Ya da marketten bir kişiye üç-dört gün yetecek kahvaltılık alırsınız.
Asıl ilginç olan buradan sandviç almak için insanların kuyruğa giriyor olması.
"Arz talep meselesi insanlar kuyruğa girdiğine göre 400 TL'ye sandviç normal" diyebilirsiniz.
Ama bu mekânda oturmak yok, alıp dışarıda ayakta yiyorsunuz.
Yani sosyalleşmek, piyasa yapmak için para ödenmiyor.
Şimdi böyle yazınca dükkânın kirası, elektriği falan diye savunanlar oluyor.
Kapalı Çarşı da olsa iki kişinin zor sığdığı bu dükkânın kirası ne kadar olabilir ki? Servis yok, masa yok, çalışan tek kişi!
Eskiden bu tarz şarküterilere ucuz olduğu için sandviç yaptırılırdı.
Öğrenciyken çok yaptırırdık ekmek arası.
Kapıdaki kuyruğun sebebi ise bu mekânın bir sosyal medya ajansıyla çalışması.
TikTok ve Shorts videolarında mutlaka bu mekânın videoları düşmüştür önünüze.
Sosyal medyada bir yer ünlü oldu mu fiyatı da uçuyor. Bu arada videolarda bu şarküteride fiş kesildiğini de hiç görmedim!
Adam eldiven takmadan ekmeğin içini alıyor!
Dışarıdaki kuyruk ise kurmaca da olabilir! Bazı mekânlar parayla adam tutuyor, kuyruk oluşturmak için.
Sosyal medyada ne kadar reklam yapılırsa, havalı yanardönerli videolar çekilirse müşteride bu mekân iyi algısı oluşuyor!
Hep marketlere baskınlar düzenleniyor lakin bazı esnaflar vatandaşı fena silkeliyor.
Ve çoğu da fiş kesmiyor!
Bir diğer sorun ise insanlar da fiyat algısının kaybolması. Bu durum aslında enflasyonu psikolojik anlamda artırıyor.
Yeme içme mekânları hem vergi hem de hijyen açısından sürekli denetlenmeli!
***
DİDİM'İN PLAJ KARARI
Didim Belediyesi halk plajlarındaki şezlong ve şemsiyelerin bu sezon ücretsiz olduğunu açıkladı.
Aslında bu bir jest değil, olması gereken. Kanunda "Kıyılar halkındır, kapatılamaz" yazıyor! Lakin özellikle Ege ve Akdeniz sahillerinde halka açık plajlarda fahiş fiyata şezlong, şemsiye parası alan işletmeler var.
Bazıları belediyelere işgaliye parası ödüyor. Belediyeler de bu duruma göz yumuyor.
Ücretsiz halk plajları da bayram pazarı gibi hınca hınç dolu oluyor, insanlar çöplerini kumsala bırakıyor.
Bedava olanı da çöplüğe çeviriyoruz! Paralı ama temiz olana da isyan ediyoruz!
Bir türlü ortasını bulamıyoruz!
***
MOTOSİKLET TERÖRÜ!
Bir motosikletlinin kaldırımda yürüyen yayaya çarptığı video sosyal medyada gündem oldu.
Bunun gibi birçok olay yaşanıyor her gün.
Sanki kaldırım kendilerine aitmiş gibi motosiklet kullananlar var.
Yayalar yayalarındır! Ama pratikte kaldırımlar dükkânın önüne malzeme yığan, masa sandalye atan esnafın, gelişi güzel park edilen otomobillerin, motosiklet ve scooter'ların!
Özellikle İstanbul'un merkezi semtlerinde insanlar kaldırımda yürüyecek alan bulamıyor!
Engellileri düşünen ise hiç yok!
Kask takmayan, kırmızı ışıkta durmayan, yaya yolunu kullanan, kaldırımlara park eden birçok motosiklet sürücüsü var.
Sanki kuralsızlığı kendilerine verilmiş birer hak olarak görüyorlar.
Bu kuralsızlığın, keyfi uygulamaların önüne geçilmeli.
***
ÇİN'İN TÜRKİYE'DE OTOMOBİL FABRİKASI PLANI
Birçok ülke elektrikli otomobile geçiş kararı almıştı. Özellikle Avrupa'da 2030 yılına kadar fosil yakıtlı araçların satışının yasaklanması için yasalar çıkarılmıştı.
Devletçi kapitalizmi en başarılı uygulayan ülke olan Çin, elektrikli araçlara büyük yatırım yaptı.
Devlet desteği ve ucuz işçilikle Çinli otomobil firmaları çok ucuza araçlar satmaya başladı.
Sonra başta Avrupa olmak üzere uzun yıllardır otomotiv piyasasında lider olan markaların, Çinli rakipleriyle rekabet etmeyecekleri ortaya çıktı.
12-15 bin dolara dört kapılı, fiyatına göre kaliteli, 'Made in Çin' markalı otomobiller girdiği her ülkede piyasayı ele geçirmeye başladı.
Bunun üzerine İngiltere gibi bazı ülkeler elektrikli otomobillere geçiş tarihini erteleyen kararlar aldılar.
Başta ABD olmak üzere bazı ülkeler de Çin marka elektrikli otomobillere yüksek vergiler koydular.
En son Türkiye de Çin marka elektrikli araçların vergisini artırdı.
Yaklaşık bir ay sonra tüm Çinli otomobiller ek vergiyle birlikte yüzde 50 gümrük vergisine tabi olacak.
Bu kararın ardından Çin merkezli otomobil üreticisi bazı firmalar Türkiye'de fabrika açma planlarının olduğunu açıkladı.
Türkiye'de fabrika olunca vergi düşüyor!
Bu durum ülkedeki istihdamı artırma adına güzel bir gelişme.
Ancak Çinli markalar fabrika kurarsa yerli üretim TOGG bu durumdan etkilenir.
TOGG, başta orta ve üst kesime uygun Çin'in ucuz markalarına göre daha pahalı ve üst segmentte araçlar üreterek yola çıktı.
Vatandaşın alım gücü belli.
Eskiden Tofaş ve Renault'nun Türkiye'de üretilen araçları makul fiyata birçok insanı araba sahibi yapmıştı.
TOGG dünya standartlarında kaliteli araç üretebileceğini kanıtladı.
Artık TOGG'un Çin markalı elektrikli otomobillerle rekabet edebilmesi için daha ucuza araç üretmesi gerekiyor.
Çin markaları ülkemizde fabrikalar açarsa TOGG'u koruyan vergi avantajı da ortadan kalkabilir.
TOGG'un daha ucuza araç üretmek için yeni modeller geliştirmesi gerekiyor.
***
Altyazı
"Bazen huzur bulmanın tek yolu uzaklaşmaktır." (La Casa de Papel)