İstanbul Kemerburgaz'da 16 yaşındaki ehliyetsiz sürücü T.C.'nin yaptığı kazada Oğuz Murat Acı hayatını kaybetti.
Olayın ardından yazar Eylem Tok'un oğlu T.C.'yi yurtdışına kaçırdığı ortaya çıktı.
T.C.'nin olay yerinden kaçtığı ve kazazedelerin cep telefonlarını topladığı iddia edildi. Ama bu iddiaları doğrulayan bir bilgi yok.
Tok da bu iddiaları yalanladı ve yayınladığı uzun özür yazısında "Oğlum olayın olduğu andan itibaren her gün 'Lütfen Türkiye'ye dönelim ve ben cezam ne ise onu çekeyim, ben bir aileyi dağıttım' diye ağlıyor. Ben de bir anneyim, beni de anlayın, teslim olacağız..." dedi.
Ama bu açıklama sosyal medyada yaşananları hafifletme çabası olarak algılandı.
Eğer T.C. alkollü değilse, telefonları toplamadıysa, ambulans çağırdıysa adli kontrol şartıyla serbest bırakılma ihtimali olabilirdi.
KÖTÜ PLAN
Şimdi suçun cinsi de değişti!
Annenin paniği mi yoksa kötü bir planın sonucunda mı bunlar yaşandı bilemiyoruz!
Bu olay bana biraz Bryan Cranston'ın araba kazasında bir gencin ölümüne neden olan oğlunu adaletten kaçıran hakimi anlatan 'Your Honor' dizisini hatırlattı.
Ama dizide hakim oğlunu kazanın kurbanı olan mafyadan kaçırıyordu.
Kaçırmasa oğlu büyük ihtimalle mafya tarafından içeride ya da dışarıda öldürülecekti! Ve hakim, Eylem Tok'tan daha zekiydi.
Bence çocuklarının suça bulaşmasına vesile olan ebeveynler de ceza almalı! Bunun bir örneği geçtiğimiz ay ABD'de yaşandı. Bir okul baskınında dört kişiyi öldüren çocuğun annesi de hapse atıldı.
16 yaşında ehliyeti olmayan bir çocuğa araba vermenin ve bir insanın hayatını kaybetmesine vesile olmanın da bir cezası olmalı!
***
217 KOVİD AŞISI OLAN ADAM
Almanya'da 62 yaşındaki bir adamın tam 217 kez koronavirüs aşısı yaptırdığı ortaya çıktı.
Aşılar 29 ayda özel kliniklerden satın alınarak yapılmış.
Bir kişi 217 aşı yaptırabiliyor mu?
Bunun bir kaydı, sınırı yok mu?
Demek ki yokmuş!
Erlangen-Nurember Üniversitesi araştırmacıları da hazır böyle sıra dışı bir vaka var, incelemeye alalım demişler.
Adam testlerden geçerken bile Kovid aşısı olmak istemiş.
Uzmanlar bu kadar çok aşı olmanın hücrelerde yorgunluk oluşturmasından kaygılıydı. Ancak adamda herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığı ve hiç koronavirüse yakalanmadığı ortaya çıktı.
Yakalansaydı bir de bari!
Peki, adamı 217'inci aşıda durduran neydi? 218'inci aşıyı neden olmamış?
Hastalık hastası insanları bile aşan bir vaka bu. Aşı bağımlısı oldu belki de. Ya da Biontech'in marka yüzü mü olmak istedi?
Bu vakanın ve araştırmanın verdiği mesaj ise; "Kovid aşıları sorun yaratmaz" olsa gerek!
Yoksa adama ve araştırmayı yapan üniversiteye Biontech mi sponsor oldu?
Artık araştırmalara da şüpheyle yaklaşmak zorunda kaldık.
***
YÖK'TEN YAPAY ZEKA ATILIMI
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında üniversitelerde ikisi yeni 5 lisans ve tamamı yeni 12 ön lisans programı açılacağını duyurdu.
Lisans seviyesinde açılması planlanan yeni bölümler "Veri Bilimi ve Analitiği" ile "Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesi".
Tamamı yeni açılacak ön lisans programlarından bazıları ise şöyle:
Yapay zeka operatörlüğü
Büyük veri analistliği
Otonom sistemler teknikerliği
Dijital dönüşüm elektroniği
Robotik ve yapay zeka
Oyun geliştirme ve programlama
Bulut bilişim operatörlüğü
İnsansız araç teknikerliği.
Bu bölüm ve ön lisans programlarının açılması yapay zeka teknolojisini yakalama adına önemli bir adım.
Ancak bu alanlarda ders verebilecek yetenek ve bilgiye sahip öğretim görevlilerine ihtiyaç var. Bu yeni alanlarda üst düzey Türk akademisyenler bulmak zor.
Elbette yapay zeka furyasından binadan bozma özel üniversiteler de para kazanmak isteyecektir!
Sosyal medyaya "Matematikten hiç anlamam ama Metaverse, ChatGBT'ye hakimim" benzeri yorumlar gördüm.
Oysa bu bölümlerde okuyacakların matematik, bilgisayar gibi alanlarda sağlam bir temele sahip olması gerekiyor.
Bu bölümlerin puanları da yüksek tutulmalı.
YÖK bu belirttiğimiz noktaları biliyordur ve ona göre planlarını yapıyordur.
Bu yeni bölümler açılırken işsizlik garantili mezun veren bölümlerden bazıları da kapatılırsa bir taşla iki kuş vurulmuş olur. YÖK'ü yapay zeka eğitiminde attığı bu önemli adımdan dolayı kutluyorum.
***
YENİÇERİLER NASIL SEÇİLİRDİ?
Sosyal medyada 'Akademik Tarih' adlı hesaptan Yeniçeri Kanunu'na göre devşirme sistemine kabul edilmeme sebeplerinden bazıları paylaşıldı.
Kaynak olarak da 'Osmanlı İmparatorluğu'nda Askeri İsyanlar ve Darbeler' kitabı gösterildi.
Devşirme sisteminde bazı erkeklerin Yeniçeri yapılmamasının nedenleri şöyle:
Çok uzun boylular. Sebep: Ahmaklık.
Çok kısa boylular. Sebep: Fitnelik.
Kel olanlar. Sebep: Gevezelik.
Aceleci olanlar. Sebep: Kıskançlık ve inatçılık.
Sanat ehli olanlar. Sebep: Sanat ehli maaş için bela çekmez.
Köse olanlar. Sebep: Fitnelik ve düşman gözüne ufak görünme.
Sığırtmaç ve çoban oğlu olanlar. Sebep: Dağda büyüdükleri için edepsizdirler.
Geriye ne kaldı?
Bu öngörüler dönemin fizyonomi inançlarıyla alakalı. Günümüz değer yargılarına göre elbette bu nedenler rasyonel gözükmeyebilir.
Lakin bazı tespitler halk arasında hâlâ geçerliliğini koruyor ama bunun da bilimsel bir açıklaması yok!
Öte yandan üç padişaha sadrazamlık yapan, Boşnak kökenli Sokollu Mehmed Paşa'nın boyu bir rivayete göre 2 metreden uzun olduğu söyleniyor.
Yukarıdaki maddelere göre 'ahmak kabul' edilmesi gereken Sokollu Mehmed Paşa, devşirme sisteminin en tepeye çıkan kişilerinden biriydi.
Ne olursa olsun devşirme sisteminden beslenen Yeniçeri ordusu, Avrupa modern orduya geçene kadar dünyanın en güçlü askeri gücüydü.
Yeniçerileri seçenlerin de bir bildikleri vardır!
***
Altyazı
"Kötü bir kanun kolera gibidir. Dokunduğu herkesi, karşı çıkanlar kadar savunanları da mahveder." (Inherit the Wind)