Almanya ile Türkiye'nin karşı karşıya geldiği hazırlık maçında Almanya marşı ve İlkay Gündoğan'ın ıslıklanması, tribünlerde Türk taraftarların çoğunlukta olması Almanya'da tartışılmaya devam ediyor!
FDP Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai "Almanya'da doğan veya büyüyen insanların, Almanya'daki uluslararası bir maçta Alman milli takımını yuhalaması hepimizi incitiyor olmalı. Bu, entegrasyon politikasındaki başarısızlıkları ve açıkları bir kez daha gösteriyor" diye bir açıklama yaptı.
Alman politikacı Kevin Gniosdorz ise İlkay'a destek vererek, "Elbette her futbol taraftarı, sevdiği takıma tezahürat yapmalı. Ancak göçmen futbolcular Almanya adına oynadıkları için yuhalandığında çizgi aşılmış oluyor" dedi.
Bir Alman vatandaşının "Ağlasam mı gülsem mi bilmiyorum...
Herkes bana istediğini söyleyebilir ama açıkçası kendi ülkenizin başkentinde yuhalanmak bir ulusun başına gelebilecek en utanç verici şeydir.
Buraya gelip de kişisel olarak sevdiğim çok insan var ama Almanya'ya borçlu olan insanların bu ülkeyi ıslıklaması saygısızlıktan başka bir şey değil" diye sosyal medyada yaptığı yorum da çok tartışıldı.
Öncelikle şunu belirteyim, gurbetçi Türklerin Almanya'ya entegre olmak, Alman milli takımını desteklemek ya da herhangi bir şey için borçlu olduğunu düşünmüyorum.
II. Dünya Savaşı sonrasında Almanya'nın gelişmesinde çalışkan Türk halkının büyük katkısı oldu.
Uzun yıllar devam eden ayrımcı politikalara ve ırkçı saldırılara rağmen Türkler büyük bir özveri göstererek çalıştılar.
İlk giden gurbetçiler bir evi oda oda paylaşmak zorunda bile kaldı.
Yani Almanya başta şimdiki olanakları da sunmuyordu!
Ayrıca Türkleri şimdiki göçmenlerle karşılaştırmak da büyük hata!
Türkler savaştan kaçmadılar.
60'ların sonları ve 70'li yıllardan itibaren Alman hükümetlerinin özel olarak "Misafir işçi" çağrısıyla Türkler, Almanya'ya gittiler.
Stadyumda Türklerin çoğunlukta olmasından da maça gitmek istemeyen ya da aldığı bileti Türklere satan Alman futbolseverler sorumlu!
İlkay Gündoğan'ın ıslıklanması ise doğal bir taraftar tepkisi! Milli takım olarak kendi ülkesini seçmeyen birçok futbolcu tepki görmüştür.
Tabii İlkay'a olan tepkiyi de abartmamak gerekiyor! Onu ıslıklayanlar arasında eminim Alman vatandaşı ya da çifte vatandaş Türkler de vardı!
Milli marşın ıslıklanması konusunda ise Almanlar sonuna kadar haklılar!
Defalarca yazdık, uyarıyoruz. İki ulus düşman dahi olsalar hiçbir ülkenin milli marşı ıslıklanmamalı! Milli marş her ulusun kutsal değeridir.
İstiklal Marşı'nın ıslıklanmasına nasıl tepki gösteriyorsak, Almanlar da tepki göstermekte haklı.
***
ATA, SİBEL CAN'LA YARIŞIR!
Ata Demirer, beş ayda 22 kilo verince son halini, smokin giyerek yaptığı özel çekimle paylaştı.
Ve nasıl kilo verdiğini şöyle anlattı: "Karbonhidrat tüketmedim. Proteinle beslendim. Sabahları sadece bir dilim ekmek yedim. Ayrıca sabahları 45 dakika yürüyüş yaptım."
Maşallah Ata filinta gibi olmuş ama ünlü komedyen bu kilo verme işini çok sık yapıyor!
Hafızam beni yanıltıyor olabilir diye Google'da "Ata kilo verdi" diye arama yaptım.
Farklı yıllarda "Ata 50 kilo verdi", "Ata Demirer, 4,5 ayda 22 kilo verdi", "Ata 30 kilo verdi", "Ata adeta eridi" gibi birçok habere rastladım.
Sık kilo alıp vermek de zararlı. Doktorları Ata'yı uyarıyordur diye tahmin ediyorum.
Ata, kilo vermede Sibel Can'la yarışır!
***
KARADENİZ'DE YAŞAM SÜRESİ NEDEN UZUN?
TÜİK, Türkiye'de erkeklerde beklenen yaşam süresi ortalamasının 73.7 yıla, kadınlarda ise 79.4 yıla ulaştığını açıkladı.
TÜİK'e göre yaşam süresinin en uzun olduğu şehir Tunceli. Bu ilde erkeklerin ortalama yaşam süresi 76.2, kadınlarınki 85.7. Genel ortalama yaşam süresi ise 80.5.
İkinci sırada yer alan Muğla'da ise erkeklerin ortalama 77.7, kadınların ise 83.5 yaşa kadar yaşamaları bekleniyor. Genel ortalama ise 80.5 yaş.
İlk 10'a giren diğer illerin ortalama yaşam süresi ise sırasıyla şöyle 3- Mardin: 80.3, 4- Giresun: 80.1, 5- Gümüşhane: 79.9, 6- Trabzon: 79.8, 7- Ordu: 79.8, 8- Rize: 79.6, 9- Adıyaman: 79.5, 10- Ankara: 79.4.
Yaşam süresinin en uzun Tunceli'de olmasının nedenleri ne olabilir acaba? Benim ilk aklıma bu ilde havanın temiz olması ve stresten uzak, organik beslenmeye dayalı bir yaşam tarzının gelişmiş olma ihtimali geliyor.
Elbette yaşam süresini beslenmeden sağlık hizmetlerine, genetik özelliklere kadar birçok faktör etkiliyor.
Yaşam süresi en uzun 10 il arasında beş Karadeniz kentinin yer alması rastlantı olmasa gerek! Listede ayrıca Artvin 12'inci, Bolu da 13'üncü sırada yer alıyor.
Belki de Karadeniz illerinde bitkisel ve balık ağırlıklı beslenme, temiz hava yaşam süresini uzatıyor olabilir!
Son araştırmalara göre de temiz hava insan ömrünü ortalama 2,3 yıl uzatıyor.
***
ANTİBİYOTİK DİRENCİ!
Doğru kullanıldığında hayatı kurtaran, birçok hastalığın önüne geçen antibiyotikler fazla ve gereksiz kullanıldığında ise antibiyotik direncini geliştiriyor.
Böylece antibiyotiklere dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar nedeniyle her yıl dünyada yaklaşık 700 bin kişi yaşamını yitiriyor.
Eğer antimikrobiyal direnç gelişimi önlenemez ve etkili antibiyotikler geliştirilemezse 2050'de yaklaşık 10 milyon insanın enfeksiyon kaynaklı yaşamını kaybedeceği belirtiliyor.
Türkiye'de ne yazık ki, bilinçsiz antibiyotik kullanımı fazlaydı.
Sağlık Bakanlığı'nın aldığı önlemler sayesinde 2011'den bugüne antibiyotik tüketimi yüzde 19 azaldı.
Doktorlar artık gerekmedikçe reçetelere antibiyotik yazmıyorlar. Eczaneler de sıkı denetleniyor. Halkımızda da bir farkındalık yaratılmış olsa gerek; antibiyotik kullanımı düştü.
Unutmayın antibiyotikler sadece bakteriyel enfeksiyon varlığında, hekim tavsiyesiyle belirtilen sürede kullanılması gerekiyor!
***
Altyazı
"Eğer bir şeyde iyiysen, onu asla bedavaya yapma." (Leon)