TÜİK'in verilerine göre son beş yılda 2.2 milyon kişi İstanbul'dan diğer şehirlere göç etti.
TÜİK'in araştırmasına göre göçün en önemli nedeni 'hane/ aile fertlerinden birine bağımlı göç.'
Yani en çok göç insanların kendi tercihlerine değil; aile durumuna dayanıyor. Bunun birçok spesifik nedeni var.
Göçün diğer önemli nedeni ise 'daha iyi konut ve yaşam koşulları'. Enflasyon ve artan kiralar İstanbul'da barınma sorununu artırdı. Kirasını ödeyemeyenler varsa imkânları memleketlerine ya da kiranın daha ucuz olduğu bölgelere gidiyor.
Emekli olup evini yüksekten kiraya verip göç edenler de var... Durumu iyi olup İstanbul'un stresinden ve kalabalığından uzaklaşmak için Ege ve Akdeniz bölgelerinde kafa dinlemeyi tercih edenler var...
Yazlığı olup Bodrum, Çeşme-İstanbul arası gidip gelenler de...
Göçün diğer nedenleri ise; eğitim, tayin/iş değişikliği, evlilik, işe başlamak/iş bulmak, ev alınması, emeklilik, ailenin yanına memlekete dönülmesi, sağlık/bakım vs.
Öte yandan İstanbul'un nüfusu göç edenler yüzünden 2.2 milyon azalmadı!
Kent göç almaya devam ediyor.
2018-2022 yılları arasındaki son 5 yılda toplam 1 milyon 983 bin kişi İstanbul'a göç etti.
Göç edenlerle, gelenler çıkarıldığında ise İstanbul'da son 5 yılda net göç sayısı ise 199 bin.
Yani gidenlerin sayısı gelenlerden daha fazla.
Asıl üzerinde durulması gereken şey ise İstanbul'un nüfus yapısının ne yönde değiştiği!
***
DAHA FAZLASI YAPILIRDI!
Günümüzün popüler mobil oyunlarından PUBG Mobile, Hatay depreminde hasar gören Dr. Mustafa Gençay Okulu'nun kütüphanesini yeniden inşa etti.
Yardımın küçüğü büyüğü olmaz ama 9 milyar dolar gelir barajını aşan PUGB Mobile, kütüphaneden çok daha fazlasını yapabilirdi.
Çok rahat yeni bir okul da yapabilirlerdi!
Kütüphanenin yapım aşamasıyla ilgili paylaştıkları videonun markaya kazandırdığı olumlu imaj ve tanıtım etkisi bile kütüphaneye harcanan paranın kat kat fazlasıdır!
İşte küresel markalar böyle; bütçelerine göre çok küçük bir yardımda bulunup imaj çalışmasının kralını yapıyorlar!
***
İKLİMCİ GRETA'YI DA HARCADILAR!
İsrail Eğitim Bakanlığı, Filistin'e destek paylaşımı yapan ünlü iklim aktivisti Greta Thunberg'in adını okul müfredatından kaldırdığını açıkladı.
Şaşırdık mı? Elbette hayır!
Kahraman yaptıkları Greta'yı şimdi "Dünyanın, Filistinliler ve etkilenen tüm siviller için sesini yükseltmesi, derhal ateşkes, adalet ve özgürlük çağrısında bulunması gerekiyor" dediği için cadı kazanına attılar, iyi mi?
Bu çağrıda ne var? Gayet ılımlı, demokratik bir çağrı değil mi?
İşte Batı Medeniyeti'nin demokrasi ve fikir özgürlüğü anlayışı böyle! Rusya-Ukrayna Savaşı yüzünden de sırf Rus diye efsane yazar Dostoyevski'nin ders olarak okutulmasını ve Bolşoy Balesi'nin gösterisini bile yasaklamışlardı!
Fikir özgürlüğünü işlerine nasıl geliyorsa, çıkarları neyi gerektiriyorsa öyle yorumluyorlar.
Yakında "Siviller, çocuklar ölmesin", "Savaş bitsin" diyenleri Yahudi düşmanı olmakla suçlarlarsa şaşırmayın!
***
EEE! TİCARET BÖYLE BİR ŞEY
İkinci el oto piyasasında yaşanan durgunluk ilan sitelerine de yansıdı. Otomobiller satılmayınca, son üç ayda verilen ilan sayısı 700 binlerden 1 milyona dayandı.
Oto galericiler satış yapamıyoruz diye video paylaşımları yapıyorlar. İlanlarda birinci elden daha yüksek ikinci el satış fiyatı yazılamaması uygulaması ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan denetim ve düzenlemelerin ikinci el oto pazarında da etkisini gösterdiği yönünde yorumlar yapıyor.
Elbette bu uygulamaların da faydası olmuştur. Bence asıl etkili olan mevduat ve kredi faizlerinin yükselmesi!
Artık krediyle araba alıp satmak kar getirmiyor ve bankalar da Türk TL'sine yüksek faiz veriyorlar.
Özetle araba satın almak yatırım aracı olmaktan çıktı!
Şimdi bazı oto galericiler ve şahıslar stokladıkları araçları ne yapacağız diye dert yanıyorlar! Araçlar ellerinde kaldı!
Mecburen zararına satış yapacaklar ya da bekleyecekler ama nereye kadar?
Geçtiğimiz üç yıl boyunca sıfır araçtan daha pahalıya ikinci el araç satarlarken "Ee ticaret böyle bir şey fırsatları değerlendireceksin" diyorlardı!
Şimdi vatandaş stokçulara "Ee ticaret böyle bir şey" diyor!
***
6 AY SÖZLEŞME TAKTİĞİ!
Ev kiralarına yüzde 25 zam sınırı ev sahipleriyle kiracıları karşı karşıya getirmişti. Yaşanan kavgaları haberlerden izliyorsunuz.
Kiracısını öldüren bile var!
Ev sahipleri mevcut kanunda 1 yıllık sözleşme imzalandığında borçlar kanununun kısıtlamalarına takılıyor. 1 yıllık sözleşme 10 yıla uzayabiliyor.
Yani kiracı isterse ev sahibine "Ver mahkemeye" deyip süreci uzatıp, 10 yıl evden çıkmayabiliyor.
Bu yüzden ev sahipleri kiraya verirken tahliye taahhütnamesi imzalatmaya başladı. Olası bir anlaşmazlıkta kiracılar da "O imza bana ait değil" deyip evi boşaltmıyorlar.
Ve anlaşmazlık yine mahkeme sürecine takılıyor.
Tabii ev sahipleri sürekli taktik geliştiriyorlar; artık tahliye taahhütnamesi noter onaylı imzalatıyorlar.
Duyduğuma göre ev sahiplerinin son geliştirdikleri strateji ise altı aylık özel kira sözleşmesi imzalatmak. Böylece borçlar kanununa göre sözleşmenin ömrü 10 yıl olmuyormuş. Altı ayda bir sözleşme uzatılıyormuş ve kira artış oranı da asgari ücret zammına endeksleniyormuş.
Hukukçular altı aylık sözleşmeyi nasıl yorumluyorlar merak ettim doğrusu!
Kiracıların da bu yeni stratejiye karşı da yeni bir çözüm yolu bulurlar diye tahmin ediyorum.
Emekli + kira geliriyle geçinenler de var, 20-30 dairesi olan emlak zenginleri de... Tam bıçak sırtı bir sorun bu. Kiracılar da haklı ev sahipleri de!
Herkesi memnun edecek çözüm yolu bulmak da zor!