İskoçya'nın başkenti Edinburgh'da yaşayan Johnny Bacigalupo, Tesla Model Y aracı ile yolda kalınca Tesla Servisi'ni çağırdı. Ve yağmur nedeniyle hasar gören bataryasını değiştirmek için kendisine 21 bin 200 dolar fatura çıkarıldı.
İngiliz Mirror ve ünlü otomobil sitesi Carscoops'da yayınlanan haberlere göre Johnny yağmurlu havada kullandığı aracın durduğunu belirtip çıkan masrafa itiraz etmiş.
Servisten ise bataryanın su girmesi nedeniyle hasar gördüğü ve pilin 8 yıllık garanti kapsamında olmadığı bilgisi verilmiş.
Johnny otomobiliyle suya batmadığını ama yoğun yağış altında sürüş yaptığını ve bunun İskoçya için olağan bir durum olduğunu söylemiş.
Johnny'ye göre Tesla'nın, Model Y'nin bu bölgede kullanım için uygun olmadığı konusunda uyarması gerekiyordu!
Enteresan bir olay. Çin üretimi elektrikli araçlardan da batarya yanma haberleri geliyor.
Elektrikli araçlar yeni teknolojiye sahip oldukları için bu tür arıza haberlere son dönemde sık rastlıyoruz.
Eğer Johnny gerçekten otomobiliyle suya batmadıysa Tesla otomobillerinin bataryası yoğun yağış altında zarar mı görüyor?
Bu otomobiller oto yıkamada daha yoğun su akışına maruz kalabilir!
Şu sıralar bu otomobil ülkemizde ilgi görüyor. Ekim ayında da firmanın hedefi 10 bin teslimatı gerçekleştirmek!
Beş ayda bir modelden 10 bin adet teslimat Tesla için dünya rekoru olabilir deniyor.
Hangi model olursa olsun elektrikli otomobil alacaklara bataryaların yanma, su sızdırmazlık testlerini ve garanti kapsamlarını iyi araştırmalarını tavsiye ederim.
Ayrıca iklim koşulları da bataryanın ömrünü etkiliyor. Örneğin sıcak bölgelerde bataryanın ömrü kısalıyor!
***
ELEŞTİRMEK DOĞRU MU?
Gazze sınırından yayın yapan CNN Türk muhabiri Fulya Öztürk, abartılı sunum yaptığına dair eleştirilere maruz kalıyor. Fulya'nın kendine özgü heyecanlı bir anlatım tarzı var. Bu bazılarına abartılı gelebiliyor.
Ancak Fulya'nın kadın olduğunu, daha duygusal tepkiler verebileceğini de unutmayalım.
Normal bir zamanda ben de Fulya'yı eleştirirdim ama şu an Gazze sınırında haber yapan meslektaşlarımız ölüm riskini göze alarak çok zor bir görevi yerine getiriyorlar.
Allah onları korusun.
***
TORUNLARIMIZ KARPUZ YİYEMEYECEK!
İngiltere'de University College London'da yapılan yeni bir araştırmaya göre iklim değişikliği ve ilaçlı tarımın, polen taşıyan böceklerin sayısını yüzde 61 azalttığı tespit edildi.
Bu durumdan en çok Sahra altı Afrika, Kuzey Güney Amerika ve Güneydoğu Asya bölgelerindeki ürünler etkilenecek.
Eğer polen taşıyıcı böcek kaybı bu hızla devam ederse öncelikli olarak kakao, kahve, mango ve karpuza gelecek kuşaklar erişemeyebilir!
Hadi karpuz ve mango yemesek olur lakin kakao ve kahvesiz bu hayat nasıl geçer?
İklim değişikliğine sıcaklar ve seller artacak gibi dar bir bakış acısıyla yaklaşmamalıyız.
İklim değişikliği yediğimiz gıdalardan, kalacağımız evlere kadar çok şeyi değiştirecek!
***
UÇAĞA ÖNCE HANGİ YOLCULAR BİNMELİ?
Uçakta koridor tarafında oturduğunuzda orta koltuk ya da pencere kenarında oturacak yolcu geldiğinde yerinizden kalkmanız gerekiyor. Ve bu da yolcuların yerleşme süresini uzatıyor.
Uçaklarda genelde önce arkada, sonra ortada, sonra da ön sıralardaki yolcular oturtuluyor. Hem önden hem de arkadan yolcu alınıyor. Ya da kim önce sıraya girerse o biniyor.
ABD'de United Airlines, yolcuların uçağa yerleşmek için geçirdiği zamanı azaltmak için gelecek haftadan itibaren Dr.
Jason Steffen'ın geliştirdiği WILMA modelini uygulamaya başlayacak.
Bu modele göre önce pencere kenarı, sonra orta, en son da koridordaki yolcular oturtulacak. Engelli yolcular ise herkesten önce uçağa binecek.
Aklın yolu bir! WILMA modelini bizim yerli uçak şirketleri de denemeli.
***
6 MİLYON EKMEK ÇÖPE GİDİYOR
Ne çocukken ne de şimdi ailemde ekmeğin çöpe atıldığını hatırlamıyorum.
Bayat ekmekle yemekler yapılır, en son ihtimal kuşlara verilir.
Çünkü bizim kuşak ekmeği kutsal bir yiyecek, bir nimet olarak görecek şekilde büyütüldü.
Çocukken yerde ekmek parçası görsek onu alır öper ve uygun bir yere bırakırdık.
Hatta sofrada ekmek kırıntıları kalınca büyüklerimiz "Yemezseniz kırıntılar ağlarlar" derdi.
Ekmek başta olmak üzere yemeği çöpe atmanın günah olduğu öğretilmişti. Ayetlerde geçen "İsraf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez" sözü çocuklara öğretilirdi.
Öte yandan yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de üretilen ekmeğin yüzde 5.9'u israf ediliyor.
Ekmek israfı günde 6 milyon, yılda 2.1 milyar adet.
Bu çok yüksek bir oran! Yeni kuşaklara ekmeğin nimet olduğu öğretilmiyor mu?
Uzmanlara göre ise israfın en büyük nedenleri şöyle:
Fırınlarda ekmeğin fazla üretilmesi.
Toplu yemek yenen yerlerde ve hanelerde ihtiyaçtan fazla ekmek alınması.
Bayatlayan ya da artan ekmeğin değerlendirme yöntemlerinin bilinmemesi.
Sıcak ekmek tercih edilmesi.
Fırınlardaki ürün çeşitliliğinin artması.
Bu faktörle üretici ve tüketiciler eğitilerek, israfa önlemeye yönelik alışkanlıklar geliştirilerek engellenebilir.
Ülkemizde sadece ekmek israfı yüzünden yılda 542 bin ton buğday çöpe gidiyor. Bu parayla 500 okul, 80 hastane yapılabileceğini hesaplandı.
Yani sadece ekmek israf etmesek belki de çocuklarımız daha az sınıf mevcutlarıyla eğitim görebilir.
80 yeni hastane demek, doktor randevusu almak için iki hafta beklememek demek!
Okullarda israfı önlemeye yönelik daha fazla konu işlenmeli ve TV kamu spotları çekilmeli.