Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan iPhone 15, satışa çıkınca İstanbul'da bir AVM'de geceden kuyruğa girenler oldu, iyi mi?
Bu telefonun fiyatı 50 binden başlıyor, 93 bine kadar çıkıyor ama AVM'deki kuyruk uzayıp gidiyor.
Vatandaşın telefon aşkı AVM kuyruklarından Gürcistan sınır kapısına kadar uzayıp gidiyor!
Telefon kuyruğu üzerinden ekonomik analiz yapan da çok.
Telefon kuyruğu, restoran ve kafelerdeki yoğunluk, otellerde boş oda kalmaması, Çeşme'de barlar sokağındaki izdiham gibi olaylardan ekonomik analiz yapmak doğru mu?
Telefon kuyruğu, restoran ve kafelerdeki yoğunluk, otellerde boş oda kalmaması, Çeşme'de barlar sokağındaki izdiham gibi olaylardan ekonomik analiz yapmak doğru mu?
En yoksul yüzde 20'lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9'unu alabiliyor.
Yani 85 milyonluk bir ülkede yüzde 20'lik kesimin lüks harcamaları üzerinden "Hani ekonomi kötüydü'' demek anlamsız.
Öte yandan zengin bir insan da telefon almak için kuyruğa girmez! Peki, geceden kuyruğa giren bu insanlar kim? Stokçu, al-satcı deseniz, bir kişiye 5 telefon satılmıyor!
Dünyada bir telefon için geceden kuyruğa giren teknoloji tutkunları var ama bizdeki kuyrukta kafede bir kahveyle günü bitiren genci andıran tipler de var, emekli dayılar da…
Yoksa bu kuyruk bir pazarlama stratejisi mi? Para biriktirip telefonla gösteriş yapmak isteyenler mi? Bizdeki telefon kuyruğunu anlamak zor.
En iyisi haberle ilgili öne çıkan bazı yorumları paylaşayım. Karar sizin:
"Erdoğan haklı, herkes zengin galiba."
"Pahalı bir ürüne sahip olmak, dünyası küçük insanlar için kişilik yükselten bir şey."
"Hani fakirdik, hani millet açtı?"
"Kredi çeker yine alırlar."
"Bir kısmı telefonu alıp kâr ile satma peşinde. İyi para kazanırlar."
"Şu görüntüyü halk oluşturmasa bile Apple'ın kendisi adam tutar sıraya sokar..."
***
YENİ TELEFON HIRSIZLIĞI!
Telefon hırsızlarının yeni hedefi öğrencilermiş. Bir kullanıcı kuzeninin başına gelen talihsiz olayı Twitter'dan anlattı.
Okul çıkışı kuzenini gözüne kestiren bir kadın yanına yaklaşıp "Telefonun şarjı bitti, sizin telefonunuzla bir yeri arayabilir miyim?" demiş.
Çocuk yardımcı olmak için 50 bin TL değerindeki telefonunu vermiş. Ancak kadın telefonla konuşarak 7-8 metre uzaklaşıp telefonu çaldırmış. Kadın ise "Telefonunuzu çaldılar" diye feryat ettikten sonra ortalıktan kaybolmuş. Çocuk karakola gidince bu durumda olan birçok aile daha olduğunu öğrenmiş. Hırsızların, dolandırıcıların yeni hile bulma hızı İsveçli bilim insanlarını bile geçer! Ama bu çok sinsi bir yöntem.
Telefonu kendi elinle hırsıza veriyorsun o da arkadaşı diğer hırsıza kaptırıyor. Ortada gasp yok, telefonu ilk alan kişiyi suçlayacak bir delil yok!
Bu haberleri okuyunca da insan yardım etmeye korkuyor!
***
"SENİN MAAŞINI KİM VERİYOR?"
Taksim'de trafik denetiminde abart egzozdan 4 bin 64 TL, emniyet kemeri takmamaktan 436 TL ve trafik levhasına uymamaktan 436 TL olmak üzere toplamda 4 bin 936 TL ceza yiyen M.S. polis memuruna hakaret ve tehditler savurdu.
M.S. "5 bin TL ceza mı olur? Kafana göre ceza yazıyorsun. Senin maaşını kim veriyor?" diyor.
Bu tür tartışmalarda polisleri "Senin maaşını kim veriyor?" diyerek ezmeye çalışmak artık klasikleşti.
Evet, teknik olarak memurların maaşları vergilerden gelen parayla ödeniyor ama bu yaklaşım yanlış. O zaman sağlık, eğitim, güvenlik vs. hepsi özel sektör mü olsun? Sistemin en önemli çarklarından biri memurluk. Bu insanlar düzenin devam etmesi, sorunların çözülmesi için çalışıyorlar.
Söz konusu olayda polisin verdiği ayar ise efsane olmuş: "Ne demek maaşımı kim veriyor. Devlet veriyor. Ne kadarını veriyorsun maaşımın. Ne kadar veriyorsan iki katını vereceğim sana gel."
Trafik magandasının ödediği verginin polisin maaşına yansıması bir kuruş bile olmayabilir!
Bu arada abart egzozdan 4 bin 64 TL ceza kesen polis arkadaşı kutluyorum. Bu ceza yasada var ama uygulayan az!