Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

O hareket rakibe saygısızlık mı?

İstanbulspor-Galatasaray karşılaşmasında Kerem'in penaltı atışını Icardi'ye pas olarak kullanması ve ardından Icardi'nin penaltıyı kaçırması en çok konuşulan olay oldu.
Bazı yorumcuların bunu 'rakibe saygısızlık' olarak yorumlamasına şaşırdım doğrusu!
Futbol eğlence ve heyecan için izlenir. Günümüzde takımların önce gol yememe hedefiyle sahaya çıkmaları, hem küme düşme hem de şampiyonluk yarışında puan kazanmanın her şeyden önce tutulması futbolu zevksiz hale getirmeye başladı.



FIFA ve UEFA da topun daha çok sahada kalması ve maçların bol gollü, keyifli geçmesi için sürekli kural değiştiriyor.
Gençlere iki-üç dakikalık videoların bile uzun gelmeye başladığı günümüzde futbola keyif, heyecan katacak her hareketin desteklenmesi lazım.
Birçok taraftar sanki muhasebe hesabı yapar gibi "Bir gol olsun ama bizim olsun" duygusuyla maç izlemeye başladı.
Genelde paslaşarak penaltı atmak galibiyet garantiyken yapılır. Oysa Icardi, deplasmanda maç 0-0 devam ederken penaltıyı kaçırdı.
Maç 5-0 devam ederken bu hareket yapılsa bile bence rakibe saygısızlık olmazdı.
Zayıf takıma çok gol atmanın saygısızlık olarak görülmesi de anlamsız. Futbol artık şov endüstrisinin en önemli parçası.
En güçlü takımlar; Manchester City, Bayern Münih bile son dakikaya kadar daha çok gol atmanın peşindeler.
Asıl saygısızlık tribündeki ve ekran başındaki milyonlara az gollü, sıkıcı futbol izlettirmektir.
Sıradan bir erteleme maçında kaçan penaltı bile bu kadar çok konuşuluyorsa Kerem ve Icardi'ye teşekkür etmemiz lazım!

***


ASIL SAYGISIZLIK…
İstanbulspor-Galatasaray maçına damgasını vuran diğer olay ise futbolcuların maç boyunca bukalemun misali renk değiştirmeleriydi.
Üç ay önce Şampiyonlar Ligi finalinin oynandığı stadyumun zemini artık nasıl başarıldıysa bozuktu. Yetkililer de görüntü kirliliği olmasın diye herhalde çimenleri yeşile boyamışlar.
Ve maç boyunca yere düşüp kalkan tüm futbolcular gittikçe yeşile boyandı, iyi mi?
Özellikle Galatasaraylı Torreira, Hulk misali yeşile boyandı.
Futbolcular sahayı badana ustası gibi terk ettiler!



Paslaşarak penaltı atmak değil, asıl saygısızlık bozuk zemini yeşile boyayıp maç oynatmaktır.
Devletimiz neredeyse tüm Türkiye'ye modern, yeni stadyumlar kazandırdı. Ama zemin işini bir türlü beceremiyoruz. Hâlbuki zemini düzgün tutmanın bilimi, teknolojisi var artık.
Zemin deyip geçmeyin! Ermenistan ile berabere kalmamızın nedenlerinden biri de maçın Eskişehir'de bozuk zeminde oynanmasıydı!
Teknik kapasitesi yüksek, pasa dayalı futbol oynayan Türkiye'ye karşı Ermenistan'ın ilk isteyeceği şeyi; bozuk zemini hediye etmiş olduk!
Kaybedilen o iki puanı inşallah grubun son maçında aramayız!
TFF, stadyumların zeminini sağlam tutmayan takımlara yaptırım uygulamalı!

***

FİLM LİSTELEMEK DOĞRU MU?
Oscar'lı yönetmen Martin Scorsese, Time'a verdiği röportajda favori filmler listesine karşı olduğunu açıkladı:
"Yıllar boyunca kişisel olarak favorim olduğunu düşündüğüm filmlerin listelerini yapmaya çalıştım, bu ne anlama geliyorsa, sonra 'favori' kelimesinin farklı seviyeleri olduğunu fark ediyorsunuz:
Sizi en çok etkileyen filmler, izlemeye devam etmekten hoşlandığınız filmlerin aksine, izlemeye devam edip bir şeyler öğrendiğiniz ya da yeniden deneyimlediğiniz filmler. Yani çeşitlilik gösterirler. Ve ben her zaman "en iyi 10" listelerine karşıyım." Güzel tespit. Scorsese'nin eskiden açıkladığı 'En İyi 10' listesi de yönetmenin açıklamasını doğrular nitelikte:



"2001: A Space Odyssey", "8 and 1/2", "Ashes and Diamonds", "Citizen Kane", "Diary of a Country Priest", "Ikiru", "The Leopard", "Ordet", "Paisa", "The Red Shoes,". Örneğin benim favori filmlerim; 'Mad Max', ve 'Baba' serileri, 'Seven', 'Oldboy' diye devam eder. '2001: A Space Odyssey' ve 'Citizen Kane'i ise favori filmlerimden daha değerli ve üstün kabul ederim. Ama o filmleri üç kere izledim bir daha izlemem.
Scorsese gibi işim yönetmenlik olsa farklı bir açı yakalamak için ara ara izlemeye devam ederdim.

***

BU SORUN NASIL ÇÖZÜLECEK?
Bu fotoğraf geçtiğimiz günlerde Antalya'nın Muratpaşa ilçesinde çekildi.
14 köpek sürü halinde ilçe merkezinde dolaşıyor.
Bölge halkı ise "Çöp atmaya, yürüyüş yapmaya, bisiklet sürmeye, gece dışarı çıkmaya hasret kaldık!" diye yakınıyor. Haklılar.



Bu tarz sürülerin saldırıp öldürdüğü çocuklar oldu. Böyle bir görüntüye gelişmiş ülkelerde rastlayamazsınız.
Devletimiz başıboş köpekler sorununu çözmek için çalışmalara başladı. Önce kısırlaştırmanın yaygınlaştırılması sonra da modern barınakların sayısının artırılması planlanıyor.
Bu noktada ilçe belediyelerine de çok iş düşüyor. Sorumluluk almayan belediyelere yaptırım uygulanmalı!
Köpekleri toplayıp komşu ilçeye bırakarak bu sorun çözülmez!

***


NO PANİK!
Kovid-19'un Eris varyantı birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de görülmeye başlandı.
Bazıları "Yine kapanacağız, aşılama yakında başlar" gibi söylemlerle panik yaratmaya çalışıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise Eris varyantıyla ilgili "Bazı ülkelerin aşı baskısına boyun eğmesi, bizim de aşı baskısına boyun eğeceğimiz anlamına gelmez. Küresel Kovid aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil" diyerek bir anlamda aşı lobisine yanıt vermiş oldu.
Uzmanların da belirttiği gibi Kovid- 19 insanlara bulaşa bulaşa pek çok kez mutasyona uğradı ve kendini değiştirmeye başladı.
Beklenti Kovid-19'un mutasyona uğraya uğraya insanlar üzerindeki etkisini kaybetmesi.
Zaten aşılanarak ya da hastalığı geçirerek toplumsal bağışıklığı kazanmış durumdayız. O yüzden sosyal medyada söylenenlere kulak asmayın! No panik!
Elbette toplu alanlarda maske takmak, mesafeyi korumakta her zaman fayda var.

***


Altyazı
"Kimse mükemmel değil. Galiba hepimizin biraz canına okunmuş, her birimizin." (Ed Wood)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA