Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından Türkiye'nin birçok şehrinde bina dayanıklılık testi taleplerinde artış gözlenmişti.
"Evim depremde yıkılır mı?", "Binam sağlam mı?" sorularına yanıt arayanlar, 'karot' testi yapan belediyeler, lisanslı mühendislik firmaları ve üniversitelere test başvurusu için sıraya girmişti.
Ancak gelen haberlere bakılırsa 'karot' testine talep bıçak gibi kesilmiş.
Örneğin Bursa'da depremden sonraki ilk 2 aylık süreçte, Bursa Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'ne de 133 kişi karot testi yaptırmak için başvurmuş.
Ancak bu 133 kişiden hiçbirisi oturdukları binalarda inceleme yapılabilmesi için gerekli olan işlemleri tamamlamamış.
Depremin ikinci ayından sonra müracaat eden de olmamış.
Diğer illerde de benzer bir durumun yaşadığı söyleniyor.
MALİYET Mİ?
Bunun 'karot' testinin pahalı olması, testten olumsuz sonuç çıkan evlerin mühürlenmesi ya da binalarda ortak karar alınamaması gibi nedenler olabilir.
Kiralar hızla yükselirken insanlar evsiz kalma riskini de göze alamamış olabilirler.
Ama depremde yaşananları da gördük. Çürük evlerde on binlerce insan hayatını kaybetti ve bu durum deprem bölgesinden uzakta yaşayanlarda bile travma yarattı.
Bence karot testi yaptırmaktan vazgeçmemizin bir nedeni daha var. O da; ülkece yaşananları unutma yeteneğimizin yüksek olması.
Aslında çabuk unutmak önemli bir zaaf.
***
TATİLE ÇIKANA 30 BİN TL DESTEK
Kocaeli Dilovası'nda faaliyet gösteren bir şirket, tüm çalışanlarına 30 bin TL yaz tatili destek ödemesi yapılacağını duyurdu. Ve bu olay sosyal medyada gündem oldu.
Şirketin çalışan sayısının 50 civarında olduğunu söyleyip, "Bin çalışana versinler de görelim" diyenler de oldu. Evet, tatil desteği vermek şirketin gücüyle de alakalı.
Ama karar tatile çıkmanın lüks değil, çalışanlar için ihtiyaç olduğunu bizlere hatırlattı.
Artan otel ve pansiyon fiyatları çalışanları tatile çıkmasını zorlaştırıyor. Günümüzde karavan turizmine yoğun ilginin bir nedeni de konaklama maliyetleri!
Tatil kavramı da kişiden kişiye değişebilir. Bazısı memleketine gider, bazısı da yurtdışına çıkar.
Sonuçta tatile çıkmak ekstra maliyettir.
Öte yandan tüm yıl çalışanlar eğer kafası rahat tatil yapamazlarsa iş verimi düşer.
Kocaeli'ndeki şirket, hem çalışanlarını mutlu etmiş hem de onların kuruma olan aidiyet duygusunu artırmış.
Şirket çalışanlarına toplamda ödeyeceği tatil parasını tanıtım, reklam için harcasa sosyal medyada bu kadar ilgi toplamazdı. Kısacası şirket bir taşla üç kuş birden vurmuş! Umarım özel sektörde çalışanlara tatil desteği artarak devam eder.
***
NEDEN 3 DAKİKADA 5 ÇAY?
Rize'de, 12. Tulum ve Kemençe Festivali'nde 'en hızlı çay içme yarışması' yapıldı.
Yarışmaya, Türkiye'nin yanı sıra Filistin, İran, Gürcistan, Yunanistan, Rusya ve Kuzey Osetya'dan 7 yarışmacı katıldı.
Ve üç dakika içinde beş bardak sıcak çay içme yarışını Filistinli Hussein Abu Ahmad kazandı.
Fotoğraftakilerin yüz ifadesine bakıyorum ve neden yarışmacılara bu eziyet çektirilmiş diye sormak istiyorum.
Hızlı çay içmenin övünülecek ya da başarılı olunacak bir yönü yok.
Çok çay içmek ya da iyi çay demlemekle övünülür genelde.
Ayrıca çok sıcak sıvı almanın gırtlak ve yemek borusuna zararı var.
İlla çay konseptli bir yarışma yapılacaksa bu en lezzetli çayı demleme olabilirdi.
***
HARCAMA LİMİTLERİNE UYULUYOR MU?
Galatasaray'ın ileri üçlüsü Zaha, Icardi ve Zaniolo oldu. Bu üçlünün alternatifleri ise Kerem, Bakambu ve Barış Alper.
Eğer rakipleri daha büyük transferler yapmazsa Galatasaray ligin en güçlü hücum hattına sahip olacak.
Zaha kâğıt üstünde büyük transfer ama oyuncunun bencil olması Icardi'ye pas akışını düşürebilir. Üç yerli kuralı yüzünden Kerem'i farklı bir mevkide oynatmak da takımın oyun stratejisini ve dengesini bozabilir.
Özetle Okan Buruk'u tatlı zorluklar bekliyor!
Angelino transferini de hesaba katarsak Galatasaray'ın bu yüksek maliyetli transferleri nasıl yaptığı da merak konusu!
Harcama limitleri sponsor destekleriyle bir şekilde aşılıyor. Bunu gücü yeten her takım yapıyor.
O zaman harcama limitleri neden belirleniyor?
***
TRANSFER ÇALIMI
Galatasaray'ın Zaha'yı transfer etmesini bazıları yılın transfer çalımı olarak görüyor.
Bazıları da "Fenerbahçe Zaha'dan vazgeçeli beş gün olmuştu. Bu transfer çalımı değildir" diyor.
Asıl ortalığı karıştıranlar ise izlenme sayısını artırmak için her gün dört büyüklere birini transfer eden YouTuber yayıncıları. Taraftarların YouTuber'ları takımların sözcüsü gibi izlemeleri de trajikomik.
Kulüplerin belli transfer stratejileri, B ve C planları vardır. Belki de Fenerbahçe yönetimi, sol kanata Dusan Tadic'i alarak Zaha defterini kapatmış olabilir.
Bence asıl transfer çalımı Rıdvan Dilmen'in Galatasaray forması ya da Mehmet Topuz'un Beşiktaş forması ile poz verdikten sonra Fenerbahçe'ye transfer olmalarıdır.
Ya da Galatasaray'ın Fenerbahçeli Hasan Vezir'i, Fenerbahçe'nin ise Tanju Çolak'ı kaçırmasıdır.
Sarı kırmızılı ekip resmi internet sitesinden transfer ettiğini açıkladığı Miroslav Stoch'u Fenerbahçe'nin alması da gerçek transfer çalımıdır.
Ancak transfer çalımıyla şampiyon olunmaz!
***
Altyazı
"Savaş gençlerin ölmesi, yaşlıların konuşmasıdır." (Troy)