Usta oyuncu Metin Akpınar, katıldığı bir yayında seçimlerle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
"11 ilde büyük bir yıkım oldu... Bunu onarabilecek, şehirleri tekrar ayağa kaldırabilecek kişinin Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin olduğu inancı oluştu. Bu da nasıl oluştu?
Yani 48 saat gecikme anlatılıyor ama neticede hemen başladı. Bırak o çadır, kan satılmayı falan onlar kenarda dursun. Hemen başladı... Millet İttifakı depremzedelere sadece vaat veriyordu. 'Ben para almayacağım' diyor ama öteki yapıyordu.
319 bin binayı da hemen teslim edecekti. Hatta köy evlerini bitirdiler, verdiler bile.
Deprem bölgesindeki seçmenlerin iktidara oy vermesi kaçınılmazdır ve bence normaldir."
"Seçmenin ideolojisini, kapasitesini, beyinsel birikimini, bilgi birikimini etkileyecek bir çalışma çok başarılı olamadı.
Olamayınca bu sefer gene lidere dönerek, lidere sığınarak, alışık olduğu 'baba' metaforuyla, babanın etrafından gitmek, babadan bir şey beklemek gibi bir yola girdi. Bunu da en net Recep Tayyip Erdoğan da görüyor...
Bükemediğin bileği öpeceksin.
Başka çare yok."
ÖRNEK MUHALİF
Akpınar, muhalefetin neden kaybettiğini güzel özetlemiş.
Eskinin muhalifleri, yeni nesil muhaliflere göre daha sağduyulu ve olgun hareket ediyorlar. Halkın seçimine saygılılar.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi biliyorlar.
İşte bu tavır muhalefeti ileriye götürür.
Şimdi yeni yetme muhalifler gibi algıyı gerçekmiş gibi göstermeye çalışmıyorlar.
Taraf tutmadan muhalif olmak büyük bir erdem. Bu erdemi de Akpınar gibi büyük ustalarda görüyoruz.
***
BOŞA GİTSİN!
The New York Times gazetesinde bizdeki Güzin Abla'nın benzeri 'The Ethicist' adlı köşeye bir okuyucu, "Kocam birinci sınıfta yolculuk ediyor, ben ekonomi sınıfında. Bu adil mi?" diye sormuş.
Mektubun özeti şöyle:
"Kocam seyahat etmeyi çok seviyor. Ancak çocuklarımızla birlikte seyahat ettiğimizde, kendisine birinci sınıf uçak bilet alıyor, bizi ise ekonomi ya da ekonomi plus'a oturtuyor.
Geçenlerde Paris'e yaptığımız bir gece uçuşunda da aynısı oldu. Tek başına birinci sınıfta uçmasının gerekçesi olarak maliyeti gösteriyor; ayrıca onunla birinci sınıfta seyahat etmem hâlinde çocuklarımızın (12 ve 16) kendilerini yalnız hissedebileceklerini söylüyor. Bunun adil olmadığını düşünüyorum..."
Ablam çok saf galiba.
ABD'li Güzin Abla okuyucuya birinci sınıfta sırayla oturmalarını önerdi. Bence kadının bundan sonra birinci sınıf uçması, kocasının da hayatının geri kalanında ekonomik bölümünde uçması daha adil olurdu.
Koca rahat yolculuklar yapıp, yiyip içecek ama karısı ekonomi bölümünde sıkış tepiş çocuklarıyla oturacak. Oh ne güzel dünya!
Aslında kadının akıl almasına da gerek yok. Direkt boşa gitsin!
***
KONDA BU SEFER TUTTURUR MU?
Konda son anketinde ikinci turda Erdoğan'ın oyunu yüzde 52.7, Kılıçdaroğlu'nun ise yüzde 47.3 olarak hesapladı.
Konda'ya göre seçmenin yüzde 8,2'si kararsız, yüzde 2,6'sı ise oy kullanmayacağını açıklamış.
Kararsızlar orantılı bir şekilde dağıtıldığında Erdoğan'ın seçimi önde bitirdiği görülüyor.
Öte yandan anket 20-21 Mayıs 2023 tarihleri arasında yapıldı. Yani Sinan Oğan'ın Erdoğan'a, Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu'na desteğini açıklamadan önce... Bu desteklerin seçimi etkileyip etkilemeyeceğini artık pazar günü göreceğiz.
Konda ilk tur anketinde fena çuvallamıştı.
Eğer yine yanılırlarsa şirketin güvenilirliği büyük yara alır.
Kamuoyunda ise özellikle ilk turdan sonra anket şirketlerine ve sosyal medyaya olan güven büyük oranda azaldı.
Daha önce dünya genelinde de ilk turu kazananın ikinci turu kazandığını ama geçtiğimiz üç yılda Ekvador, Uruguay ve Karadağ'da büyük sürprizlerin yaşandığını, ilk turda kazananların ikinci turda kaybettiğini yazmıştım.
Pazar günü tarihimizde ilk kez ikinci tur deneyimi yaşayacağımızı unutmayalım!
Rehavete kapılmayan ya da tam tersi küsmeyen, seçmenini daha büyük çoğunlukla sandığa götüren, kararsızları ve seçimi protesto edenleri ikna eden bu seçimi kazanır.
***
DERTSİZ HAYAT
Burcu Esmersoy "Metrobüse hiç binmedim. Sanki metrobüs hep karşıya (Anadolu yakası) geçiyormuş gibi geliyor bana" demiş.
Bu hayatta herkesin derdi farklı kimi metrobüste boş koltuk bulmak için mücadele eder, kimisi de Burcu gibi metrobüsün hep Anadolu yakasına gittiğini düşünür.
Herkese böyle dertsiz, tasasız, pırıl pırıl bir hayat diliyorum.
***
GATES'İN EN BÜYÜK PİŞMANLIĞI
Ünlü milyarder Bill Gates, katıldığı bir üniversite mezuniyet töreninde yaptığı bir konuşmada "Kendinize zaman ayırmak tembel olduğunuz anlamına gelmez" dedi ve şöyle devam etti:
"Ben sizin yaşınızdayken tatil nedir bilmezdim... Hafta sonları bile dinlenmezdim. Etrafımdaki herkesi çok uzun saatler çalışmaya zorlardım. 'Microsoft'un ilk günlerinde ofisim otoparka bakardı ve ben de otoparkı izleyerek kimin geç kaldığını, kimin erken çıktığını takip ederdim.
Ama yaşım ilerledikçe ve özellikle de baba olduktan sonra, hayatta işten daha fazlası olduğunu fark ettim.''
Ultra zenginlerin emeklilik döneminde bilgelik dağıtmalarını samimi bulmuyorum.
Gates de çok iyi biliyor; deli gibi çalışmasaydı, işe geç gelenlerin isimlerini bir kenara not etmeseydi, ekibinden sürekli daha fazlasını istemeseydi belki de şu an belediye otobüsü bekliyordu.
Öte yandan söyledikleri kısmen doğru, iş ve kariyer için hayatı, sevdiklerimizle olmayı bazen ertelemek gerekiyor.
Bu dönem genelde işe başlanan ilk yıllar oluyor.
Eğer çömezlik döneminde verdiğiniz emeğin karşılığını alırsanız genelde hayatınızın geri kalanını daha rahat geçiriyorsunuz.
İşte o zaman sevdiklerinize daha çok vakit ayırırsınız.
Eğer vizyon sahibi, sizin önünüzü açan bir patronunuz ya da müdürünüz varsa, yükselmek için enerjinizi sonuna kadar kullanın. Durum tam tersiyse, gücünüz varsa o işten hemen ayrılın!