İstanbul'da insanlar yolda durmayan taksilerden bıktıkları için artık taksi uygulamalarını kullanıyorlar.
Uygulamaları kullanmanın müşteri için birçok kolaylığı var. Evin önüne ya da bulunduğunuz yere hemen taksi çağırabiliyorsunuz. Ödemeyi kredi kartıyla yapabiliyorsunuz, araç markasını, büyüklüğünü görebiliyorsunuz vs. Uygulamaların taksiciler için de avantajları var. Müşteri bulmak için dolaşmalarına gerek kalmıyor. Çekiyorlar bir köşeye araçlarını müşteriden gelecek çağrıyı bekliyorlar. Böylece araç trafiği azalıyor, karbon salınımı düşüyor. Yani olması gereken çevreci yöntem de bu.
Şehri yönetenlerin yerinde olsam taksilerin boş gezip müşteri aramalarını engellerdim. Tabii önce bütün şoförlerin ve müşterilerin uygulamaları kullanmaları zorunlu olmalı. Elbette bunlar zaman alacak şeyler ama en çevreci ve ekonomik çözüm bu. Öte yandan taksi şoförleri uygulama komisyonlarının yüzde 7'den yüzde 11'e çıkmasından şikâyetçi.
Bu da taksi şoförlerinin İstanbul'da 200 liralık mesafede neydeyse 22 lirayı uygulamaya vermeleri demek oluyor. Uygulamaların taktiği de; önce düşük komisyonla şoförleri alıştırmak, kullanıcı sayısı yükselince de zam yapmak!
Komisyonu vermemek için müşteriyi bulunca uygulamayı kapatanlar ya da ödemeyi kendi pos cihazlarından yaptıranlar oluyormuş.
BİRLİK OLMALILAR
Aslında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin uygulaması 'itaksi' ve İstanbul Taksiciler Esnaf Odası'nın yeni piyasaya sürdüğü 'TAKSİM' uygulamaları rakiplerine göre daha düşük komisyon alıyor ama müşteriler bu iki uygulamayı az kullanıyor.
Bu yüzden taksiciler de bu uygulamaları pek açmıyorlarmış.
Taksi şoförleri yüzde 11 komisyondan şikâyet edeceklerine düşük komisyon alan diğer uygulamaları kullanmak için ortak hareket etseler, müşteri de o uygulamaları kullanmak zorunda kalır.
Hatta bazı ülkelerdeki gibi kendi uygulamalarını bile oluşturabilirler. Bunun için de kolektif bilinç, birlikte hareket etme disiplini, sendikalaşma lazım.
***
EYT'Lİ GÖÇÜ YAKLAŞIYOR
Ege ve Akdeniz'de konut fiyatları o kadar yükseldi ki, beyaz yakalıların emeklilik hayalleri suya düştü gibi.
Ege ya da Akdeniz'de bir kasabadan ev alıp, denizin tadını çıkarma, bahçe işleriyle uğraşma hayalleri için artık çok para gerekiyor.
Ama çare tükenmez! İnsanlar artık karavan veya 10-30 metrekarelik sabit ya da tekerlekli 'tiny house'lar alıyorlar.
Karavan fiyatları 150 binden, tiny house'lar ise 750 binden başlıyor. Tabii ihtiyaca göre fiyatlar artıyor.
Genç değilseniz ve iyi paralar kazanmıyorsanız İstanbul'da yaşamanın da bir esprisi kalmadı artık.
Bu kent trafiği, kalabalığı, konut sorunu, pahalılığı ile insanları her açıdan yoruyor.
Çevremde "Çocukların eğitimi olmasa hiç durmam" diyen insanlar var. Beyaz yakalılar, Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş'ta bile kendini yalnız hissetmeye başladı. Çünkü kafa dengi arkadaşları fırsatını bulunca göç ediyor.
Artık Trakya da göç almaya başladı!
Büyük şehirlerden göç sanılanın aksine derinden ilerliyor!
Yakında ilk emekli maaşları yattığında EYT'liler göçü de başlayacak!
***
ALKOL TEDAVİSİ GÖREN İLK KÖPEK
İngiltere Plympton'da iki yaşında Labrador melezi Coco adlı köpek, sahibinin ölümünün ardından Woodside Animal Rescue Trust'ta alkol bağımlılığı tedavisi görmeye başladı. Ve bunu yaşamak zorunda kalan bilinen ilk köpek olarak kayıtlara geçti. Coco'nun sahibinin uyumadan önce ortada bıraktığı içkileri içerek alkole bağımlı hale geldiği düşünülüyor. Ya da sahibi içiriyordu! Bu olayı bizim köpekler nasıl kaptırdı? Ee alkol pahalı olursa kaptırırız tabii.
Yine de Trakya taraflarında Coco gibi köpekler olabilir, araştırmak lazım. Coco'yu da hemen yargılamayın. Ne derdi vardı acaba? Belki sahibini kaybettiği için efkardan içiyordu! Tesadüfe bakın Coco, Ramazan ayında alkolü bırakmış oldu. Hayırlı olsun sevgili Coco.
***
YİNE BRAVO KONYA EMNİYETİ
Konya'da Selçuklu ilçesi Erenköy Mahallesi'nde devriye görevi yapan polis ekipleri, bir kişinin ağızlığı olmayan ve yasaklı ırk olduğu düşünülen bir köpeği gezdirdiğini fark etti.
Köpeğin çevre güvenliği için tehlike arz ettiği belirlenerek sahibine 33 bin 399 lira ceza kesildi.
Konya Emniyeti'ni tehlikeli köpeklerle ilgili yasayı uygulamakta gösterdikleri kararlılıktan dolayı daha önce kutlamıştım, yine kutluyorum.
Özellikle İstanbul'da Pitbull ve benzeri tehlikeli ırkları ağızlıksız gezdirmeyi geçtim, tasmasız çocuk parklarında dolaştıranlar bile var. Bu sorumsuzlar sadece para cezasından anlarlar! İstanbul'da da yasalar uygulansa, birkaç kişiye 33 bin lira ceza kesilse en azından bir farkındalık oluşur!
***
KISKANDIM, ANLADIN MI?
"Gladyatör" filmi, Ridley Scott imzasıyla yeniden beyazperdeye dönüyor. Filmde 'Maximus' karakterine hayat veren Russell Crowe'a yeni filmle ilgili hisleri sorulmuş.
O da tüm samimiyetiyle yanıtlamış: "Aradan 24 sene geçmiş. Garanti ediyorum, bu gece dünyanın bir yerinde Gladyatör televizyonda yayımlanacak. Yaptığınız filmlerde her zaman bu kadar uzun ömürlü olmuyorsunuz... Bu film gerçekten hayatımı değiştirdi...
Bana filmle ilgili henüz kimse gelmedi. Yeni filmde Maximus'un ölümünden çok uzak bir geleceği işleyecekler bu nedenle beni ilgilendiren bir konu yok gibi görünüyor.
Bunun hakkında gerçekten hissettiğim tek şey biraz kıskançlık, anladın mı?" Crowe sanki biraz kırılmış gibi konuşmuş ama ilk filmde ölmüştü! Onu geri döndürmek senaryoyu zorlardı! Kıskanmasına gelince...
Crowe başka ne hissedebilir ki? O zaman gençti, Oscar kazanmıştı ve tüm sinema dünyası onu alkışlıyordu.
Şimdi ise yaşlandı, kilo aldı, bazı yanlış film tercihleri oldu ve yıprandı. Tıpkı hayatın normal akışı gibi.
Ve Crowe her zaman efsane oyuncu olarak anılacak.