Sonbahar kurak geçti, kış aylarında da beklenen yağışlar gelmedi. Son 22 yılın en kurak ocak ayını yaşadık.
Şubat ayı bile bere eldiven takmadan yağışsız geçti.
Uzmanlar Türkiye'deki 31 kentte 'olağanüstü kuraklık' yaşandığını söylüyor. O kentlerden biri de İstanbul.
İstanbul'a su sağlayan barajlardaki doluluk oranı dün yüzde 35.21 seviyesindeydi. Geçtiğimiz yıl aynı gün bu seviye yüzde 80'di.
Örneğin Alibeyköy Barajı'nda da doluluk oranı yüzde 11 seviyesine geriledi. Baraj kuruma noktasına geldi.
Eğer bahar aylarında da güçlü yağmurlar yağmazsa, İstanbul'u büyük bir susuzluk bekliyor demektir!
İBB'NİN PLANI VAR MI?
Bugüne kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İSKİ susuzluğa karşı bir eylem planı devreye soktu mu?
Yine geç kaldılar. Çoktan su tasarruf programını başlatmaları gerekiyordu!
"Önümüzde seçim var. Su kesintilerine gidersek tepki çekeriz"diye mi düşünülüyor?
Anlaşılan barajlardaki su bitene kadar kimsenin tedbir alacağı yok! Seçimlerden sonra yaz aylarında İstanbul'da büyük susuzluk yaşanabilir.
Gençler bilmez, Nurettin Sözen'in belediye başkanı olduğu 1990'ların başında İstanbul'da çeşmelerden günlerce su akmazdı.
Su verilince de, çeşmelerden önce çamurlu su akardı! Bizim çocukluğumuz çeşme başlarında su kuyruklarında geçti! O zamanlar İstanbul'un nüfusu 6,5 milyondu! Şimdi ise 16 milyon!
Asıl tehlike ise tahıl ve sebze ambarı Anadolu'da yaşanan kuraklık. Tarımsal üretimdeki düşüş gıda fiyatlarını ciddi oranda etkileyebilir. Bunlar Küresel Isınma'nın daha iyi günleri! Acilen ülke çapında su tasarrufu, su kaynaklarını koruma ve geliştirme projeleri hayata geçirilmeli.
***
DEPREM KONUTLARINI KİM YAPSIN?
Depremden etkilenen bölgelerde 73 bin 972 köy evi olmak üzere 270 bin konutun inşasına eş zamanlı başlanacağı açıklandı.
Konutların bir yıl içinde tamamlanacağı belirtiliyor.
Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir konut seferberliği için düğmeye basılmış durumda.
TOKİ, 400-500 konutluk paketler halinde ihale açmaya başladı. Bu noktada Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği Başkan Vekili Nedip Şimşek, inşa edilecek konutları yaparken ham madde fiyatlarında artışla karşılaşmaktan korktuklarını belirterek, "1 yılda bitirilmesi için konutlar küçük parçalar halinde ihale edilmeli ve birçok müteahhide iş verilmeli" dedi.
Yani Şimşek, 500 konutluk işi yapabilecek firmalar var ama bu iş daha küçük parçalar halinde yapılırsa, müteahhitler de erkenden ham madde alırsa daha hızlı yol alırız diyor.
Kulağa makul bir öneri gibi geliyor ama ülkemizde devasa bir müteahhit enflasyonu var. 350 bin müteahhidin olduğu tahmin ediliyor. Parayı bastıran müteahhit olunca depremde yeni binaların bile yıkıldığını gördük.
Açıkçası müteahhitler deprem sonrasını fırsat gibi görüyorlar. Ancak kamuoyunun beklentisi yeni konutları büyük güçlü firmaların yapması yönünde.
Önce müteahhit olma kriterleri yeniden belirlenmeli. Sermayesi olan herkes müteahhit olmasın! Dayanıklı bina yaptıkları belirlenenler, ihalelere dahil edilerek yola devam edilmeli.
***
KÖY EVLERİ ÇÖZÜM OLABİLİR
Hep susuzluk tehlikesini konuşuyoruz ama bizi bekleyen asıl tehlike; kuraklıkla birlikte tarımda rekoltenin gerilemesi.
Depremin etkilendiği bölgelerde köylüler göç ederse, tarımda rekolte düşerse bu durum gıda tedarik zincirini tehdit edebilir.
Pandemi, küresel ısınma, enerji krizi de tarım üretiminin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi.
Kırsal alanın sosyo ekonomik dengesinin bozulmaması büyük önem arz ediyor.
Çiftçiyi kırsalda tutacak yeni stratejilere ihtiyaç duyulabilir.
Bu tehlikeyi gören devletimizin deprem bölgelerinde yapacağını açıkladığı yeni 73 bin 972 köy evi kırsal bölgeden göçü önleyebilir.
Köy evleri bölgedeki kültürel dokuya uygun, parkı, bahçesiyle hak sahiplerine teslim edilecek.
Böyle olursa köylü köyünde kalır, toprağını eker ve geleceği daha umutlu bakarız.
***
DENİZ KUMU BİLE KOYMAMIŞ!
Batman'da 25 yıllık binanın kolonlarını kontrol eden bina sakinleri, patlayan kolonların beton yerine tuğladan olduğunu fark etmiş.
Müteahhitten plan projeye imza atan mühendise, mimarından ustabaşısına kadar bu binanın yapımında emeği geçen herkesin tutuklanması gerekir!
Müteahhit deniz kumu bile koymamış!
Bence bina 25 yıl iyi dayanmış!
***
BU ARAŞTIRMAYA İTİRAZIM VAR!
Colorado Üniversitesi'nin yürüttüğü araştırmada, 6 bin 800 ABD'li yetişkinden elde edilen veriler, kalp yetmezliği olanların hayatta kalma oranları ve medeni halleriyle karşılaştırıldı.
Ve bekâr erkeklerin kalp yetmezliğinden ölme ihtimalinin evlilerden iki kat fazla olduğu ortaya çıktı.
ABD'de durum böyle olabilir. Bence Türkiye'de süreç tam tersi işliyor.
İzdivaç programlarında evlenme ihtimali en düşük olan kitle bile önce sigortalı iş, ev, araba şartı koşuyor!
Bekâr erkekler evlenene kadar sürekli sevgili peşinde koştuğu için kalbe büyük yük biniyor!
Evlenip yerleşik hayata geçilince kalp o güne kadarki olağan ritmini kaybediyor!
Daha sonra geçim derdi, ödenemeyen kredi kartları, çoluk çocuğun yarattığı ekstra kaygılar, evdeki kavgalar derken... Yaşanan strese, huzursuzluğa sağlıksız beslenme, sigara gibi kötü alışkanlıklar da eklenince kalp son raunntta ölümcül yumrukları yiyor.
Belki emeklilikte huzuru bulurum diye ödenen tüm sigorta primleri kasaya kalıyor!
Bilimsel araştırmaya gerek yok! Erkekler genelde kalbe bağlı rahatsızlıklardan hayata veda ediyor.