Emlakçıların aldığı komisyonla ilgili düzensizliği gidermek için yüzde 3 komisyon sınırı açıklandığında "Bu bile fazla, emlakçı yüzde 3'ü hem satıcıdan hem de alıcıdan alıyor" diye yazmıştım. Elbette ev alımı ciddiye bindiğinde pazarlık da kızışıyor ve genelde emlak komisyonu yüzde 2'ye düşüyor. Tabii her iki taraftan alındığı için yüzde 4 oluyor! Ama Türkiye'de genelde satıcı "Ben emlakçı komisyonuna, tapu masrafına karışmam" diyor. Böyle olunca emlakçı, satıcının yüzde 2 komisyonunu da alıcıya yüklüyor. Bir de evin fiyatına pazarlık payı koyuyor! Yani emlak sitelerinde gördüğünüz ilanlarda minimum yüzde 4 komisyon, +tapu masrafı, +yüzde 15-20 pazarlık payı var.
Örneğin 1 milyona alacağınız bir ev için, eğer mal sahibi masraflara karışmıyorsa sadece emlakçıya 40 bin lira ve ayrıca tapu masraflarını ödüyorsunuz. İnternet çağında yaşıyoruz; satın alınacak evi zaten internetten buluyoruz. Evrak işleriyle uğraşmak da eskisi gibi zor değil, çoğunu internetten hallediyorsunuz. Kiralamada ise sadece hazır sözleşmeye imza atılıyor! Tüm bu aşamalarda emlakçı, konutun fotoğrafını ve bilgilerini internete yüklemek ve en son aşamada konutu müşteriye göstermekten başka ne yapıyor? Elbette işini dürüst ve makul fiyat politikasıyla yapan emlakçılar da var ama emlakçıların çoğunluğu az emekle iyi paralar kazanıyor. Bazen bir satıştan bir yıllık memur maaşından daha çok kazanıyorlar!
Emlak komisyonunun genelde müşteriden alınması da bir diğer adaletsizlik.
Emlakçıların büyük komisyon ücretleri, ev fiyatlarını ekstra yükseltiyor. Emlakçıların komisyon yüzdesi düşürülmeli!
***
YAŞAM SÜRESİ UZADI, SAĞLIK SORUNLARI ARTTI
İyi haber: Türkiye'de ortalama yaşam süresi uzadı, şu an doğan bir bebek 80 yaşına kadar yaşıyor. Kötü haber: Türkiye'de 58 yaşından sonra kronik hastalıklar artıyor. Doğum hızı düşerken yaşlı sayısının artması zaten ülkemiz için sorundu. Bu sorunu asıl büyüten ise yaşlı vatandaşlarımızın 58 yaşından itibaren sağlık sorunlarının artması.
Böyle olunca hem hastanelerin hem de anne ve babalarına bakmak zorunda olan çalışan gençlerin yükü artıyor. Sağlık problemlerinin temel nedenleri ise hareketsiz yaşam, obezite, stres ve sigara! Kişinin kendine en büyük yatırımı sağlık olmalı! Sağlık olmadıktan sonra malın mülkün olsun neye yarar?
***
MEMURLARA TARIM İZNİ!
Dünya büyük bir ekonomik krizden geçiyor. Almanya, Fransa, İngiltere gibi güçlü ülkelerin vatandaşları bile gıda ve akaryakıt fiyatlarındaki artıştan şikâyetçi. Ve bunlar iyi günler! Birçok araştırma ufukta büyük bir gıda krizinin olduğunu söylüyor. Şu an gıda krizi yaşayan ülkeler de var. Örneğin Sri Lanka korkunç bir insani krizle karşı karşıya. 22 milyon nüfuslu ülkede her beş kişiden dördü kriz nedeniyle öğün atlamak zorunda kalıyor. Bu yüzden Sri Lanka hükümeti, devlet memurlarına evlerinde gıda mahsulü yetiştirmeleri için her hafta bir gün ilave izin günü verileceğini açıkladı.
Üç ay boyunca her cuma günü maaşlarında kesinti olmaksızın izinli olacak olan memurlar, evlerindeki bahçelerde ya da farklı alanlarda tarım yapacaklar! Türkiye'de de gıda fiyatları sürekli yükseliyor. Hükümet boş hazine arazilerini tarıma açmak, çiftçiye destek olmak gibi birçok projeyi hayata geçirdi. Ama daha fazlası lazım! Bereketli topraklarda yaşıyoruz. Hazine arazilerinde hobi bahçeciliği de teşvik edilebilir. Gerekirse Çin'in yaptığı gibi asker de tarımda kullanılabilir.
***
YİNE TAKSİ YİNE KAVGA!
Önceki gün Esenyurt'ta evine taksi çağıran bir kadın, aracın taksimetreyi duraktan çıkarken açtığını fark etti. Bu duruma tepki gösteren yolcu ile şoför arasında sözlü tartışma başladı. Bununla da yetinmeyen taksici, yolculuğun bitiminde taksimetre göstergesinde yazan fiyatın üstünde bir ücret talep etti. Sinirlenen kadın ücreti ödemeyi reddederek araçtan inmek istedi fakat taksici, kadını indirmek yerine yumruk attı. Yaşanan o anlar ise yolcunun cep telefonu tarafından görüntülendi ve sosyal medyada gündem oldu.
Duraktan gelen taksi, genelde taksimetreyi açar. Çünkü müşteri taksiyi yoldan çevirmiyor, taksi müşterinin evine kadar gidiyor. Artan akaryakıt fiyatlarını, olası trafik sıkışıklığını da hesaba katarsak taksici haklı ama sonrasında yaşananlar adli bir vaka. Taksici hem fazla para istemiş hem de kadını dövmüş! Bu saldırının elbette bir cezası olacak. Taksi sürücüleri mutlaka psikolojik testten geçmeli! Sabıkası olanlar taksi şoförü olmamalı. Eminim bu saldırılardan en çok işini iyi yapan, saygılı, dürüst şoförler şikâyetçidir.
***
UZUN YOLDA PENCEREYİ KAPAT!
Akaryakıta gelen zamlar ve havaların ısınmasıyla birlikte geleneksel bir tartışma yeniden gündemde: Otomobilde klima kullanmak mı yoksa pencereleri açık olarak sürmek mi daha az yakıt tüketir? Ben uzun yolda uykum gelmesin diye pencere açıyorum. Meğer kaza riskini azaltırken daha çok benzin tüketiyormuşum.
ABD'deki Otomotiv Mühendisleri Derneği'nin araştırmasına göre 72 km altında, pencereleri açık tutmak klimadan daha az yakıt tüketilmesini sağlıyor. 80 kilometreden hızlı gidiyorsanız ise klimayı kullanmak daha tasarruflu. Çünkü camlar açıkken hız arttıkça sürtünme ve benzin tüketimi artıyor. Kısacası benzin artık çok değerli olduğu için şehir içinde camları açmalı, uzun yolda hız yaparken de camları kapatmalıyız!