Süper Lig takımlarının yayın geliri açıklandı. Fenerbahçe, 204,8 milyon lirayla pastadan en büyük dilimi aldı. Trabzonspor 177,8 milyon lirayla ikinci, Galatasaray, 165,2 milyon lirayla üçüncü, Beşiktaş 155,5 milyon lirayla dördüncü sırada yer aldı.
Lig üçüncüsü Konyaspor ve dördüncü Başakşehir de, ligi altıncı bitiren Beşiktaş ile ligi 13'üncü bitiren Galatarasay'dan daha çok yayın geliri elde etti.
Üçüncü Konyaspor 124,31 milyon lira alırken, 13'üncü Galatasaray'ın 165,21 milyon lira kazanması... Ya da şampiyon Trabzonspor'un Fenerbahçe'den 27 milyon TL daha az kazanması adil mi?
Yayın gelirinden Süper Lig kulüplerine yaklaşık 2,1 milyar liralık pay kalıyor.
Bu gelirin dağıtım kıstaslarıysa şöyle:
Yüzde 37 katılım payı
Yüzde 46 performans payı
Yüzde 11 şampiyonlar payı
Yüzde 6 ligde ilk 6 takım payı
Takımlar her galibiyette 2,54 milyon lira, beraberlikte 1,27 milyon lira kazandı.
Asıl tartışma yaratan ise geçmişte şampiyonluk yaşayan kulüplere, elde ettikleri her şampiyonluk için 3,55 milyon lira verilmesi.
Bazıları 'Yüzde 11 Şampiyonlar' payının takımların başarıdaki sürekliliğini öne çıkarması açısından doğru buluyor. Bence asıl amaç reyting değeri yüksek olan üç büyüklerin ödüllendirilmesi.
Örneğin İngiltere Premier Lig'de yayın gelirinin yüzde 25'lik dilimi kulüplerin popülaritelerine bağlı olarak, haftalık yayınlanan naklen maç sayılarına göre kulüplere dağıtılıyor.
Fransız Lig 1'de ise yayın gelirinin yüzde 7'si, her hafta yayınlanan maçlar içinde en yüksek reytingi alan üç maçı oynayan kulüpler arasında popülaritelerine göre pay ediliyor.
Bu reyting ekstrası bizde 'Yüzde 11 şampiyonluk' payı ile ödüllendiriliyor.
İngiltere gibi yapsak maçları en çok izlenen üç büyükler daha çok kazanır!
Bence Süper Lig yayın geliri adil bir şekilde paylaştırılıyor. Ama ligde rekabetin artması için 'Yüzde 11 şampiyonlar payı', 'Yüzde 46 performans payı'na eklensin derseniz buna da karşı çıkmam.
O zaman ligde alınan her puanın maddi karşılığı artar. Ligin sonuna doğru orta sıralarda olan takımlar bile maçlara daha çok asılırlar.
O zaman da üç büyükler "Biz kendi yayın havuzumuzu kurarız" derler. Bu da onların en doğal hakkı! Yani bu tartışmada herkes haklı!
ARABA FİYATINA KAVUN OLUR MU?
Japonya'da açık artırmaya çıkarılan 2 adet özel üretim Yubari kavun, 3 milyon Japon yenine (387 bin 591 TL) alıcı buldu.
Bu kavun her sene böyle yüksek fiyata satılarak haber oluyor. Bir kavunun tadı ne kadar eşsiz olabilir ki?
Kavun işte! Mevsiminde iyisini seçersen mis gibi kokar, harika tadı vardır. Ama Yubari kavunu şımartılarak büyütülüyor!
Hokkaido adasında küçük bir maden kasabası olan Yubari'de yetiştirilen bu kavunlar, bitkiye hâlâ bağlıyken bile her gün meyveyi temizleyen yetiştiriciler tarafından özenle bakılıyor. Güneşten haşlanmaması ve çabuk olgunlaşmaları için üzerlerine kâğıt şapka konuluyor.
Bizde ilk çıkan eriği yüksek fiyata almak bazıları için prestij kabul ediliyor. Japonya'da da araba parasına Yubari kavunu almak bir statü sembolü kabul ediliyor.
Yani sadece tat değil, imaj da önemli!
SOSYAL MEDYA SANATIN ÖNÜNE Mİ GEÇİYOR?
"Sevdiğim bir şarkım var ve en kısa zamanda yayımlamak istiyorum ama müzik şirketim izin vermiyor. 8 senedir bu sektördeyim, kayıtlarım 165 milyondan fazla sattı ve müzik şirketim, TikTok'ta viral olmadığım sürece parçayı yayımlayamayacağımı söylüyor."
Bu açıklama ünlü şarkıcı Halsey'e ait.
Aslında Halsey, YouTube'da cover şarkılar yayınlayarak kariyerine başlamıştı. 2012'de 'I Knew You Were Trouble' şarkısının bir parodisiyle şöhrete kavuşmuştu.
Şimdi ise şöhretini borçlu olduğu sosyal medyada yeterince aktif olmadığı için şirketi şarkısı yayınlamıyor. Trajikomik bir durum!
Normalde üretilen sanat eserinin kendisine bir değer biçilmeli. Eskiden böyleydi. Hiç tanınmamış bir şarkıcı harika bir şarkı çıkarır ve ünlenirdi.
Şimdi ise yapımcılar önce sosyal medyada aktif olmayı da şart koşmaya başladı. Bizde de bazı yapımcılar diziye oyuncu seçerken önce oyuncu adayının sosyal medyadaki takipçisine bakıyor.
Artık sosyal medyada meşhur ve aktif olmak, sanatın önüne geçiyor!
PLACEBO VE ARCTİC MONKEYS GELİYOR
Pandemi yasaklarının bitmesinin etkisini konser sayılarındaki artıştan da görebiliyoruz. Pandeminden önce komşu ülkelerden de konser izlemeye İstanbul'a gelenler oluyordu. Çünkü İstanbul, büyük şöhretlerin konserlerine ev sahipliği yapıyordu. Artık ünlü grup ve şarkıcılar yavaş yavaş İstanbul'a gelmeye başladı. Örneğin Zincirlikuyu'da bir AVM'de 31 Mayıs'ta başlayacak 'Loves Summer' konser serisinde müzikseverler yine dünyaca ünlü grupları izleme fırsatı bulacak. Açılış konserini 31 Mayıs'ta post-punk grubu Shame ile deneysel rock ve post-punk ögelerinden ilham alan Black Midi verecek.
Los Angeles'lı indie rock grubu Warpaint, 1 Haziran'da, indie rock ile elektronik müziği harmanlayan Roosevelt 9 Haziran'da, indie rock ve art rock'ın dünya çapında sevilen grubu ALT-J 15 Haziran'da sahne alacak. Konser serisinin merakla beklenen İngiliz müziğinin önemli isimlerinden Placebo, yeni albümünün turnesi kapsamında 18 Temmuz'da, çağımızın en başarılı rock gruplarından Arctic Monkeys ise 9 ve 10 Ağustos'ta dinleyicilerle buluşacak.
Özetle İstanbul, 'Loves Summer' ile eski müzik dolu, hareketli günlerine dönecek.
KAÇAKÇI MÜZE MÜDÜRÜ!
Fransa'nın dünyaca ünlü Louvre Müzesi'nin eski müdürü Jean-Luc Martinez, tarihi eser kaçakçılığına karıştığı iddiasıyla gözaltına alındı. Adli denetim kararı çıkarılan Martinez, milyonlarca euro karşılığında satın alınan Mısır antik döneminin beş parçası için düzenlenen sahte belgelere 'göz yummakla' suçlanıyor.
Bu olay Fransa'da büyük şaşkınlık yarattı. Aslında Louvre'da dünyanın pek çok ülkesinden kaçırılan tarihi eser var. Avrupa'daki birçok müze Anadolu'dan kaçırılan tarihi eserlerle dolu.