Dünya çapında enflasyon ve akaryakıt fiyatlarının arttığı bir dönemde Alman hükümeti, önemli bir karar aldı.
Ülkede 1 Haziran'dan itibaren halkı toplu taşıma kullanmaya teşvik etmek için 9 Euro'luk (yaklaşık 156 lira) sınırsız aylık bilet uygulamasına geçiliyor.
Uygulama haziran, temmuz ve ağustos aylarını kapsıyor. Günlüğü normalde 30-40 Euro olan bilet, aylık 9 Euro'ya satılacak.
Bu kartlar yerel ve bölgesel ulaşımda; trenler, otobüsler ve tramvaylarda kullanılacak. Ancak uzun mesafeli otobüs veya tren hizmetleri için kullanılamayacak.
Hükümet bu projeye 2,5 milyar Euro harcayacak.
Türkiye'de de sürekli benzin ve mazot fiyatları artıyor ama başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerin trafik sorunu bitmiyor.
Normalde benzin zamlarından sonra yollarda özel araç sayısı düşmesi gerekiyor ama düşmüyor!
Toplu taşıma ve taksilere yapılan büyük zamların da özel araçların kullanımını artırdığını söyleyebilir miyiz?
Peki, ucuza toplu taşıma kartları çıkarılsa, özel araç kullananların sayısı azalır mı?
Türkiye garip bir ülke, bu soruların yanıtını vermek zor!
Gelişmiş ülkelerde belediyeler, vatandaşa eşit ve ucuz hizmet sunmak için varlar. Bizde ise belediyeler kar hedefli şirketler gibi yönetiliyorlar. Geçmişte de böyleydi!
Örneğin artan maliyetleri gerekçe gösteren İBB, toplu taşımaya sürekli zam yapıyor. Sonra aynı İBB, çiftçiye yem ve tohum dağıtıyor! Trabzon'da yardım kampanyası düzenleyip, Trabzonspor atkısı dağıtıyor! Türkiye'de belediye kaynaklarının nasıl yanlış kullanıldığına dair daha çok örnek var!
Her şeye rağmen Türkiye'de devlet, belediyelerin yapmadığını yapıp, Almanya'daki gibi ucuz toplu taşıma kartları çıkarırsa vatandaşı mutlu eder.
En azından devlet, benzin ve motorin fiyatlarından şikayetçi olanlara "Ucuz ulaşım imkanı sunuyorum işte" deme hakkına sahip olur!
Toplu taşıma ucuzlarsa ayrıca enflasyon kısmen korunur. İthal petrol alımı ve cari açık azalır. Özellikle büyük şehirlerde hava daha az kirlenir.
***
'SANA DAHA BÜYÜĞÜNÜ YAPACAĞIZ'
Geçtiğimiz yıl babası Fikret Erkoç'u son yolculuğuna uğurlayan Bülent Ersoy'un mezarlıkta yanındaki kişilerle olan diyaloğunun videosu ortaya çıktı.
Mezarlığın kazıldığı sırada Ersoy mezar yerini küçük buluyor ve "Çok dar değil mi?" diye soruyor.
"Yok, standart" yanıtını alan Ersoy da "E ben ne olacağım? Ben standarda sığmam ki?" diyor.
Ersoy'un yanında duran kişi ise "Sana daha büyük yapacağız" yanıtını veriyor.
Ve bu yanıt sosyal medyada "Bülent Hanım, altın varaklı, dubleks mezarlık yaptırır" gibi yorumlar yapılmasına neden oldu.
Esprileri bir tarafa bırakırsak sonunda gideceğimiz yer mezarlık! O daracık mezara kimler sığmadı! Ersoy da sığar.
Sonuçta hiç ölmeyecekmiş gibi uğruna mücadele ettiğiniz her şey burada kalıyor. Kefen beziyle öbür tarafa gidiyorsunuz.
Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmadı, kimseye kalmaz! O yüzden şu üç günlük dünyada ne kendinizi ne de başkasını üzün!
***
İŞTE TİPİK FIRSATÇI!
Diyarbakır'da bir pazarcı, ucuza ürün sattığı için pazarın dernek yetkilisi tarafından şöyle uyarıldı:
"Ahmet abim, Diyarbakır'da günlük 30 ton salatalık satılıyor. Piyasaya uymak zorundasın. 4 lirayken piyasa olmuş 6 lira. Sen bana 4 liraya satınca ben gidiyorum 5 liraya satıyorum. 100 kişi benden zarar görüyor. Sen pazarı düşünmeden satış mı yapacaksın?"
Ahmet Abi: "8 liraya satıyor. 2 katı. Sen diyorsun ki Hacı Veysi, 2 katına sat. Fırsatçı değilim. Ramazan ayı, yiyen var yemeyen var. Benim hakkım 2 lira, beni kurtarıyor. Sen 8 liraya sat."
Dernek yetkilisi: "Asgari ücret 4 bin 250 TL, aç mı var bu ülkede. Komşuların pahalı satıyorsa sen de pahalı satacaksın. Ucuza satıp ortalığı karıştırma!"
Fırsatçı mı arıyorsunuz? İşte Ahmet abiye ürünü makul fiyata sattığı için kızan dernek yetkilisi fırsatçıdır ve onun gibi belki de yüzbinlerce fırsatçı var.
Market, çarşı-pazar, konut, otomobil vs. her sektörde fırsatçılar dar ve orta gelirlinin üstüne binmiş, karlarına kar katıyorlar!
Gözlerini öyle para bürümüş ki, Ahmet Abi gibi "Benim hakkım 2 lira, beni kurtarıyor" diyenlere kızıyorlar! Yakında normal fiyata satanlara dava açarlar, linç ederler bunlar.
'Serbest piyasa' deyip, kul hakkı yiyorlar!
***
GÜNLÜK EVLER SUÇ BATAĞI
Esenyurt'ta bir sitenin günübirlik kiralık dairesinde bulunan Rabia Y., henüz bilinmeyen nedenle camdan aşağı düştü ve hayatını kaybetti.
Dairede bulunan diğer 3 kişi kaçarken komşular tarafından yakalandı ve polise teslim edildi.
Rabia 17 yaşındaydı. Neden o dairede olduğunu bilmiyoruz. Belki de Rabia'yı kandırıp o eve soktular!
Rabia gibi birçok kızımızın 'camdan düştü' haberlerini okuyoruz. Birileri sanki yere çöp atar gibi kızlarımızı camdan aşağı atıyor ya da intihar etmelerine neden oluyorlar!
Normalde otele her girenin kimliği alınır ama bu günlük kiraya verilen evlerde denetim yok! Her türlü olay, sapıklık bu evlerde dönüyor! Emlakçı ya da ev sahibi parayı verene evini kiralıyor! Kiralayan katil mi, sapık mı bilen yok!
Günlük kiralanan evlere denetim şart!
***
CEZA CAYDIRICI OLURSA...
Türkiye Futbol Federasyonu çalışanlarından İlker Uğur şöyle bir tweet paylaştı:
"İsviçre'de bir Türk vatandaşı 80 km sınır olan yerde 214 km'yle gitmiş. 50 km'lik yerde 106 km yapmış. Şehir içinde tehlikeli sollama yapıp, kemer takmamış.
Kuzeni kameraya çekip yayınlamış. Video kaydından 3 yıl hapis ve sonrası 7 yıl İsviçre'ye giriş yasağına çarptırılmış."
İşte trafik magandalarına böyle cezalar uygulamalıyız. Trafikte terör estirenin, başkalarının hayatını tehlikeye atanların yaptığı yanına kar kalmamalı.