Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca hazırlanan yönetmelik değişikliğiyle 1 Ocak 2023'ten itibaren bir parseldeki toplam inşaat alanı 5 bin metrekareden büyük olan tüm binalar enerji performans sınıfı en az 'B' olacak şekilde inşa edilecek.
Ayrıca bu binaların, kullandığı enerjinin en az yüzde 5'ini güneş enerjisi paneli, rüzgâr enerjisi, ısı pompası gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılaması zorunlu olacak.
Önceki gün yazdığım kendi enerjisini üreten akıllı binaları ülkemizde görmeye başlayacağız demektir.
Türkiye'de Berat Albayrak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde gerçek anlamda yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmaya başlanmıştı. Nükleer enerjiden madenlere, doğal gaza birçok kaynaktan enerji üretim yelpazesini geliştirecek hamleler yapılmıştı.
Güneş panellerini ve rüzgâr tribünlerini dışarıdan ithal eden bir ülkeyken kendimiz üretmeye başladık. Yenilenebilir enerji üretiminde en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduk. Üretim kapasitemiz 2011'de 19.086 MW iken 2020'de 49.398 MW'a yükseldi.
YÜZDE 5 AZ!
Önceki gün ABD Başkanı Joe Biden bile enerji faturalarının düşürülmesinde yenilenebilir enerjinin önemine vurgu yaptı.
Yeni yönetmelikle birlikte yeni binalarda kullanılan enerjinin en az yüzde 5'inin güneş ve rüzgâr enerjisinden elde edilecek olmasını Albayrak'ın vizyonunun devamı olarak görüyorum.
Ancak yüzde 5 çok az! Türkiye güneş ve rüzgar ülkesi! Yeni-eski demeden tüm yapılarda imkânlar el verdiği kadar güneş ve rüzgâr enerjisini elektriğe, ısıya dönüştürmeliyiz.
Yeni binalar gün ışığını en yüksek oranda alacak şekilde yapılmalı. Enerji krizi devam edeceğe benziyor, yeni binalarda ne kadar çok güneş ve rüzgâr enerjisinden faydalanırsak faturalar o kadar düşer. Ve enerjide dışa bağımlılığımız da azalır.
***
KIYIDA BİR KADIN GÖRDÜ...
İngiltere'de sahilde hareketsiz yatan bir kadın olduğunu fark edip hızla kadını kurtarmaya giden Chris Ford (67), yerde yatanın seks oyuncağı olduğunu görünce İngiliz medyasına haber oldu.
Ford "İnsana benziyordu ama çok temiz ve tatlıydı. Ama fark ettim ki seks oyuncağıymış... Bir sürü teknenin geçtiği bir alan, onlardan birinden düşmüş olabilir. Belki de bir balıkçının karısı dolapta bulup denize fırlatmıştır" dedi.
Bence o kadın o öfkeyle kocasını da denize atmaya çalışmıştır!
Demek ki seks oyuncağı sektöründe büyük bir gelişme var. İnsana çok yakın bebekler üretiyorlar. O zaman mesajımızı verelim: Seks oyuncaklarınızı yere, denize vs. atmayın! İnsanlar o oyuncakları canlı zannedip kurtarmaya gidiyor.
***
SİYAHİ ELF OLUR MU?
1 milyar dolarlık bir bütçeyle dikkatleri çeken 'Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri' dizisinden bazı set görüntüleri yayınlandı. Görüntülerde en çok tartışma yaratan siyahi Elf oldu.
John Ronald Reuel Tolkien'in, çocuklar için yazdığı 1937 tarihli 'Hobbit'in devamı olarak başladığı ve 1954 yılında yayınladığı 'Yüzüklerin Efendisi' kitabında hiç siyahi karakter yok. Ünlü eserin sinema versiyonunda da siyahi karakter yoktu diye hatırlıyorum. Ama dizide olacak!
RADİKAL BİR HAMLE
Elbette 1954 yılından çok farklı bir dünyada yaşıyoruz! Küresel çaplı yapımlarda siyahi, Uzakdoğulu vs. mümkün olduğunca farklı ırklardan insanlar oynatılıyor. Yapımcılar buna hem ticari hem de etik açıdan mecburlar.
Ancak mavi gözlü, beyaz tenli, sarı saçlı Elf ırkından birinin siyahi oyuncu tarafından canlandırılmasına şaşırdım.
Birçok karakterde siyahi oyuncu oynatabilirsiniz ama siyahi Elf radikal bir hamle.
Elbette dizi şimdiden konuşulsun diye yaptılar bunu. Dizi yayınlanınca farklı cinsel yönelimlerden birçok karakter görebiliriz. Özetle Orta Dünya da değişime dayanamadı!
***
ŞURAYA DA GÖZ ÇİZELİM
Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde bir güvenlik görevlisinin ilk iş gününde canı sıkıldığı için 740 bin sterlinlik tabloya tükenmez kalemle bir çift göz çizdiği ortaya çıktı.
Ünlü ressam Anna Leporskaya'nın 'Üç Figür' (1932-1934) adlı tablosuna zarar verdiği için işten atılan 60 yaşındaki adama dava da açıldı.
Bari eli değmişken burun ve ağız da çizseydi! Soyut resim de bir yere kadar, gözü, ağzı, burnu olmayan insan mı olur! Şaka bir yana bu olaydan sonra o tablonun değeri iki-üç katına çıkar. Günümüzde ilginç hikâyesi olan sanat eserleri daha değerli!
ENDİŞELİYİZ ALMANYA!
Alman kamusal medya kuruluşu DW'in Arapça servisinde çalışan Filistinli gazeteci Maram Salim, yaptığı paylaşım yüzünden antisemitizmle suçlanarak kovuldu.
Salim "Ben Avrupa'daki ifade özgürlüğünü eleştirdim, paylaşımlarımda Yahudilerden ya da İsrail'den hiç bahsetmedim ama işten çıkarıldım... Almanya, düşünce özgürlüğünü desteklediği izlenimini veriyor ancak 'Avrupa'da ifade özgürlüğü olmadığını söylemek', beni açığa almaları ve beni antisemitik olmakla suçlamaları için yeterliydi" dedi ama dikkate alınmadı. Antisemitizm çok tartışmalı bir kavram. İsrail'in devlet politikalarını eleştirdiğinizde bile genelde antisemitizmle suçlanıyorsunuz!
DW, özellikle Türkiye'deki gelişmeleri takip ediyor, en ufak bir olayda Türkiye'de ifade özgürlüğünün olmadığıyla ilgili haberler yapıyorlar, ifade özgürlüğü adına sürekli endişeleniyorlar! Ama bu son olayda olduğu gibi Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinde de düşünce özgürlüğü hiçe sayılıyor.
Tarafsızlık ve fikir özgürlüğü kavramlarının da içinin boşaltılmış olduğunu düşünüyorum. Her ülkenin, her şirketin, her patronun belli çıkarları var! Her medya kuruluşunun da kendine göre fikir özgürlüğü, tarafsızlık anlayışı var! Örneğin birçok Avrupa ülkesinde PKK propagandasına özgürlük tanınır. Çünkü bu onların çıkarlarına geliyor. Yani fikir özgürlüğünü de çıkarlar belirliyor!