Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Kim bu temsilciler? nereye sakladınız onları?

Habertürk'ten teknoloji yazılarını ilgiyle takip ettiğim Necdet Çalışkan, Türkiye'de temsilci atayacağını duyurarak, reklam yasağından kurtulan sosyal ağları inceledi. TikTok, VKontakte, You- Tube, Dailymotion, LinkedIn ve Facebook'a "Türkiye'deki temsilciniz kim?" sorusunu yöneltti. Ve ne doğru dürüst bir cevap alabildiğini, ne de yasal olarak internet sitelerinde de 'kolayca' erişilecek şekilde belirtmeleri gereken temsilci ve iletişim bilgilerine 'kolayca' ulaşabildiğini yazdı.

Günaydın'ın ortaya çıkardığı Spotify'daki dini değerlerle dalga geçilen müzik listeleri skandalında da söz konusu şirketin temsilcisine ulaşılamamıştı. Koskoca Spotify basın açıklaması bile yapmadı.

Çalışkan, Türkiye'deki yasal temsilci bilgileri konusunda yazısı yayınlanana kadar sadece You- Tube'tan yanıt alabilmiş. Temsilci atayacağını yeni açıklayan Twitter, bakalım bu işi ne kadar ağırdan alacak?


Sosyal medya devleri temsilci atamayı neden ağırdan alıyor ya da atadıkları temsilcileri neden duyurmuyor? Bu insanların kim oldukları ve iletişim adresleri bilinsin ki, kurumsal ve bireysel başvurular artık ülkemizden yapılsın!

Oysa Türkiye'de 1 milyondan fazla kullanıcısı olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına temsilcilerini bildirmeleri ve bu kişilere kolayca ulaşabilecek iletişim bilgilerini paylaşmaları için yasa çıkarıldı!

Çalışkan'a göre sosyal medya devleri reklam yasağı kapsamına girmemek için geçici temsilciler atadı ve nihai olarak Türkiye'deki temsilcilerini belirlediklerinde duyurmayı planlıyorlar. Bu biraz fazla iyimser bir yaklaşım gibi geldi.

Artık dünya siyasetine yön veren, ABD seçimlerinde bile 'yargı dağıtan' rolü üstlenen, bazı ülkelerin toplamından daha fazla gelire sahip olan bu dev şirketler, en küçük detayı bile aylar öncesinden planlar. İyi kriz yönetimleri ve mutlaka 'B', 'C', 'D' planları vardır. Bence geçici temsilci atama, reklam yasağı yemeyelim diye aceleyle alınmış bir karar değil!

Önce hükümetin temsilci istemekte ne kadar kararlı olduğunu test ettiler. Aylarca beklediler. Hatta aşamalı olarak ceza yemeyi bile göze aldılar. Ve sonra baktılar ki, hükümet geri adım atmıyor, temsilci atadılar! Ama kim bu temsilciler bilen yok!

Şimdi de 'geçici temsilci' formülüyle uyutma taktiği uyguluyorlar! Çünkü temsilcilere ulaşılırsa adli veya idari makamlarca tebligat, bildirim veya talep yağmuruna tutulacaklar. Kaçtıkları vergilerle yüzleşecekler.

Bu sosyal medya devleri hep daha iyi bir dünya, barış, özgürlük için uğraştıkları izlenimi veriyorlar ama gerçekte 'hacker' gibiler. Sürekli saklanmak, ulaşılamamak, başvurulara yanıt vermemek, davalardan kaçmak, vergi ve telif hakkı ödememek, hatta çıkarları bozulunca ülkeleri üstü kapalı tehdit etmek gibi her türlü dalavereyi kibarca yapıyorlar.

Milyarlarca insanın kişisel bilgileri arşivleyen, internet üzerinde tercihlerimizi etkileyen, algı yönetimleriyle siyasete yön veren bu dev şirketler, temsilci adresi bile paylaşmıyorlar iyi mi? Kim bu temsilciler, nereye sakladınız onları?
Acil açıklayın!

***


NEREDEN BİLİYORSUN?
Otizmli çocuk sahibi olan Ömer Ekinci, "Bu videoyu paylaştığıma pişman olacağımı biliyorum. Ama artık başka çarem yok" notuyla paylaştığı videoda gözyaşları içinde şöyle isyan etti:

"Otizmli oğlum her öfke nöbeti geçirdiğinde oradan geçen insanların anne babalığımızı sorgulamasından bıktım. 'Siz bu çocuğu çok şımartmışsınız', diyorlar. Ne olur yapmayın! Nereden biliyorsun? Benimle beraber mi büyüttün bu çocuğu? Orada yanımdan geçmen sana yorum yapma hakkını nereden veriyor? Otizmli çocuklar sizden bin kat daha anlayışlı."
İzlerken yüreğim parçalandı. Otizm ve otizmli bireylerin özelliklerini bilmeden bilmişlik taslayanlar, yargı dağıtanlar komik duruma düşüyorlar farkında değiller.
Otizmli bireylerin algıları öyle açık ki; her sesi, her kokuyu, her fısıltıyı algılıyorlar ve çevrelerinden gelen uyarımlar artıkça huzursuz olabiliyorlar. Dolu bir tribünde ders çalışmak zorunda kalmak gibi bir şey bu. O yüzden öfke nöbeti geçirmeleri çok doğal.
Otizmli evladı olan insanlara bilmişlik taslamayın! Çünkü onlardan iyi bilmiyorsunuz!

***


ALTYAZI
"Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? Bunu temel bir aydınlanma hali olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir.

Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, ayrılık pusuda bekler." (Ahlat Ağacı)

***


SON İMPARATOR!
Oyuncuların performansı elbette önemli ama Hollanda maçını Şenol Güneş'in mükemmel taktiği ve kadro tercihiyle kazandık.
Rakibimiz savunma hattı hariç tüm bölgelerde bizden daha kaliteli oyunculara sahipti. Hollanda'nın hocamızın planladığı gibi hücum etmesi şans değil, dersini iyi çalışmanın ödülüdür.

Hani İspanya, Almanya gibi devler hiç oynamamış gibi gözüküp 4-5 gol atarlar ya, işte biz de öyle akıllı oynadık. Rakibin açıklarını iyi yakaladık, az ama öz gittik ve güçlü bir takıma dört gol attık.
Güneş, bir taktik dehası ama hakkı hiçbir zaman yeteri kadar teslim edilmedi. Milli Takımı Dünya 3.'sü yaptığında bile!

***


SALGINDAN SONRA...
Optimar'ın 'Kısıtlamalar kalktıktan sonra en çok ne yapmak istersiniz?' anketinin sonuçlarından sürpriz çıkmamış.
Katılımcıların yüzde 22.5'i 'gezmek', yüzde 7.5'i 'iş bulmak/ işe dönmek', yüzde 5.2'si 'tatil yapmak', yüzde 3.8'i 'kafe/restorana gitmek', yüzde 3.7'si 'ev ziyareti' cevabını verirken ne yapacağını bilmeyenlerin oranı ise yüzde 21.9 olarak ortaya çıktı.
Özgürce gezmek, kafeye gitmek ve bazılarımızın işe dönmesi zaman alacak gibi duruyor.
Sanki salgın yokmuş gibi yaşamanın bedelini ödemeye devam edeceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA