Koronavirüs salgını nedeniyle 17 Mart'ta perde kapatan tiyatroların emekçileri tarafından başlatılan 'Tiyatromuz Yaşasın' kampanyasından bahsettiğim yazımda şu soruyu yöneltmiştim: "Salgından önce özel tiyatrolar altın çağını yaşıyordu, bazı oyunlara 100-150 liraya bilet bulunamıyordu, devlet yine yardım yapsın ama kuzum siz de hiç mi kenara para koymadınız?" Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Yürütücü Kurulu üyesi Gizem Duman Şeşen aradı ve "Keşke her tiyatro 100-150 liraya bilet satsaydı da salgını az hasarla atlatabilseydik. 100- 150 liraya bilet satanlar dört-beş tiyatro topluluğu" dedi.
Şeşen, kampanyanın Türkiye'nin dört bir yanından 427 tiyatronun katılımıyla 30 bini aşkın imzaya ulaştığını belirtti. Salgın yüzünden özel tiyatroların yaşam mücadelesi verdiğini belirten Şeşen, özel tiyatroların acil devlet desteğine ihtiyaç duyduğunu sözlerine ekledi. Bu konuda Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile iletişime geçilmiş ama tiyatro emekçileri sürecin daha hızlı ilerlemesini istiyorlar.
Tiyatro emekçileri, devlet ödeneği, vergi muafiyeti, Ocak ayına kadar fatura ödemelerinin dondurulması, salon kiralarının ve prim borçlarının devlet tarafından karşılanması, tüm tiyatro emekçilerine bireysel maddi destek sağlanmasını talep ediyorlar. Bu taleplerin ne kadarı karşılanır bilmem ama tiyatroların kamusal faydaları için yaşatılmaları gerekiyor. Film yapımcıları dijital platformlara eser satarak, dizi çekerek bir şekilde ayakta duruyorlar ama özel tiyatroların satacak dijital ürünü de yok! Kısacası özel tiyatrolarımızın daha çok yardıma ihtiyacı var.
Gökçe'nin isyanı
Ünlü şarkıcı Gökçe sosyal medya fenomenlerine isyan etti: "Sanat yönetmenliği mezunuyum. Piyano eğitimim var. Tiyatro okulu mezunuyum. Davul çalıyorum. İki sene şan dersi aldım. İki sene reklamcılık yaptım. 20 yaşımdan beri sahnedeyim. Tavsiyem: Kutu açın, küfür edin, makyaj videosu çekin. Daha değerli!"
Kısmen haklı bir isyan. Keşke her konservatuvar mezununun videosu çok izlense ama konservatuvar da sosyal medya maymunluğu yapmak için okunmaz ki! Bazıları daha çok tık almak için maymun olmayı tercih ediyor. İnsanlar da o maymunları izleyip kafa boşaltıyor, eğleniyor.
Ne yazık ki, insanların genelde vasatı öne çıkarma gibi kötü bir huyu var. Ayrıca günümüzde dalga geçilmek, tepki çekmek, nefret edilmek gibi bir iş kolu var. Bu iş kolunun tek hedefi var o da sosyal medyada ilgi çekmek, 'tık' almak. İster makyaj yap, ister piyanoda Beethoven çal, önemli olan ilgi çekmek işte. Türkiye'de inşaat makinelerinin çok izlenmesi gibi bir durum bu. "Çok donanımlıyım ama halk beni anlamıyor" bahanesi ileri sürmek de, argo sözlü video çekmek gibi kolaycı bir yaklaşım aslında!
Köpek satışı durdurulsun
"Köpeksiz sokaklar istiyoruz" diyen bir kitle var. Bu kitleyi köpek düşmanı ilan edenler var. Peki, köpeklerin aç kalınca sürü halinde insanlara saldırmasını, öldürmesini kim ister? Bizim gibi sokaklarında kedi, köpek nüfusu fazla olan ülke çok az. Evet, bu hayvansever olduğumuzu gösteriyor. Örneğin köpek ve kedilerin insanlarla aynı hayatı paylaşmasına Avrupalılar çok şaşırıyor. Hatta bazı ülkeler Türkiye'ye turist gidecek vatandaşlarını bu konuda uyarıyor. Çünkü gelişmiş ülkelerin sokaklarında başıboş dolaşan köpek göremezsiniz!
Sahipsiz köpekler belediyelerin çözebileceği bir sorun olmaktan çıktı. Daha fazla barınak gerekiyor. Petshop'lardaki köpek satışları bir süreliğine yasaklanmalı ve insanlar barınaklardaki köpekleri sahiplenmeye teşvik edilmeli.