20? 30? 50? 100? Önce mekan bulunacak... Tamam mı? Tamamsa o zaman pozisyon alınacak. Pozisyonu almak yetmeeeez; doğru ışık yakalanacak.
Yakaladın mı, doğru ışık da yetmez, türlü türlü pozlar verilecek.
Selfie'si ayrı, arkadaşa çektirilen fotoğrafları ayrı emek.
Sabırsızlık yok, yanarsın. Deneyecek, deneyecek ve bir daha deneyeceksin.
O like'ları kapanlar senden daha iyi değil; sadece daha sabırlı, özenli, azimli. Sonra tüm o çektiğin/çektirdiğin fotoğraflar arasından en güzelini seçeceksin.
O zaman sırada ne var? Tabii ki fotoşop'lar! Burun incelteni var, bacak uzatanı var, sivilce kapatanı var, diş beyazlatanı var. Bitti mi? Ay saçmalama biter mi; renk ayarı, filtresi, ortamı, draması, kirakira'sı, vinyeti derken, emek üstüne emek vereceksin.
Siz bir kare Instagram fotoğrafı kolay mı çıkıyor zannediyorsunuz?
Dakikalarınızı, saatlerinizi alıyor. Bir ürünmüşsün gibi kendinle oynuyor, sanal da olsa en mükemmel halini yakalamanın hazzını hissediyorsun.
İnsan, 'Bu kadar emeği ve vakti başka şeye versem daha mutlu, başarılı ve dolu olurdum' diye düşünmeden edemiyor tabii. Ama o da geçip gidiyor. Asıl mesele şu; kaç like almışım ve beni kimler like'lamış...