Kişinin ayarlarıyla oynanınca böyle oluyor herhalde. Yani şimdi, hele ki bir yaştan sonra alışkanlıkları terk etmek de zor zanaat efendim. Önce konuyu anlayacaksın, sonra belleyecek ve benimseyeceksin, sonra da icraata dökeceksin.
Misal anneme, yıllardır başkalarının önünde bana bebek muamelesi çekmemesini, yanaklarımı sıkmamasını salık veriyorum.
Hatta kimi zaman kendimi yerden yere atıyorum, "Anneee ben çocuk değilim; topla kendini, bütün karizmamı yerle bir ediyorsun!" diye. Ve fakat annem buna inanmadığı, büyüdüğümü benimseyemediği için aynı şeyi yine yeniden yapmaya devam ediyor.
Kolay mı? Değil. Pratik lazım, pratik...
Ve tabii yaptığına kalbinle yüzde 100 inanman lazım. Magazin âleminden bir bakınız verecek olursam, karşınızda Ebru Şallı...
Geçen gün Bebek'te spordan çıktım. (O göbek gideceeek!) Saç baş perişan, altımda tayt, üstümde ağzı burnu kaymış bir tişört, kendimi taksiye atıp acilen eve gideceğim. Sokağın köşesini tam dönecekken, baktım magazin muhabiri arkadaşlar. 'Alla alla allaaaaa!' kıvamında, ellerinde kameralarıyla koşuyorlar. Aman sakata gelmeyelim fikriyle, duvarın arkasına saklandım.
Bakalım, bu koşuş kimin için... O sırada şortu, tişörtü ve kulağında cep telefonu ile Ebru Şallı göründü. Bu gündemle Bebek'e inersen, başına gelecek budur.
Önce önümden geçti, sağa doğru yürüdü, birkaç fotoğrafı çekildi. Sonra sanırım yanlış yönde olduğunu fark etti, ters yöne yürümeye başladı ve bir posta da oradaki kameralara yakalandı.
Ben de o arada bulduğum ilk taksiye atlayıp evimin yolunu tuttum. Baktım dün gazetede, Ebru Şallı'nın aynı günden fotoğrafları... Ne demiş?
SEN SUS DA...
Haberde aynen şöyle yazıyordu:
"Arkadaşlar ilişkimiz gayet iyi. Bu ilişki hakkında çok konuşmak istemiyorum." Bitti mi? Bitmedi, devam:
"Benim konuşmam doğru olmaz.
Bu ilişkiyle ilgili konuşmamam gerekiyor.
Kesin konuşmam için çok erken." Gördüğünüz gibi, ipini salsa konuşacak da kendini ikna etmeye çalışıyor. Belli ki ona 'konuşma' buyurmuşlar. Ben bu açıklamaya şunları da eklemek isterdim:
'Konuşamam anladınız mı!
Konuş konuş nereye kadar. Hem konuşsam ne olacak? Bir konuşursam Türkiye sallanır ama konuşmuyorum. Konuşurum konuşmasına da konuşmuyorum.
Sen sus da gözlerin konuşsun!
Henüz konuşmadığımız şeyler var. Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa tabii ama ben konuşmuyorum...'