Cevap veriyorum: Gınaaa!! Selülitinden, kocasından, kız kardeşinden, tenisinden, kalçasından, aldatılmasından, gerekli gereksiz demeçlerinden, adını duyan köpeğin havlamasından, 'Ben en güzelim' inden fenalık geldi, 'öğğ' geldi!
Bittik tükendik, tükettik, karnımızı doyurduk, gazımızı çıkarttık yetti gari!
Gülben Ergen ve Hülya Avşar ikilisi; didişme, birbirini yeme, birbirine yem edilme, yedirtilme konusunda tarihe geçmiştir. Bugün itibariyle yirmi altı yaşıma girmiş bulunuyorum. Şimdi ölsem ve hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçse, magazin kısmında Hülya-Gülben didişmesi birinci, Banu AlkanSerpil Çakmaklı greatest hits (en iyiler) ikinci, Özlem Yıldız'ın Bodrum'da denize sıfır röportaj verirken, suya düşüvermesi üçüncü sırada yer alır.
Demiyorum ki Gülben-Hülya ikilisi can ciğer kuzu sarması olsun, hep beraber tribüne koşsunlar... Gözümle görsem inanmam zaten!
Kabak tadı veren bu yarışma, 'benim babam senin babanı döver' hali. Magazinciler de nur olsunlar 'Hülya mı, Gülben mi topuna' bayılıyorlar. Hülya Avşar bikinili resim çektiriyor, koşup Gülben'e soruyorlar, altından girip üstünden çıkıyorlar, Gülben de patlatıyor "Ben fotoşoplu resim çektirmiyorum".
Hülya cevap veriyor, "Ben onu kaale almıyorum".
MAYMUN GÖZÜNÜ AÇTI
Hülya Avşar boşanıyor, muhabirler anında evlilik sorularıyla Gülben'e ışınlanıyor, Gülben "Benim evliliğimde aldatma olmaz" diyor, Hülya'ya 'nanik nanik' yapıyor. Ya da aslında yapmıyor da yaptırılıyor; hani buradan bakınca öyleymiş gibi gözüküyor...
Gülben Ergen evliliğiyle, albümüyle, Hülya Avşar üç maymunu oynamasıyla, tenisiyle, yüzmesiyle övünüyor.
Kâh barış ilan ediliyor. Gülben Hülya'ya "Mavi gözlü güzel kadın" diyor, Hülya Gülben'i şov programına davet ediyor. Biz de 'aha şimdi kapışacaklar' merakıyla izliyor, reytingleri zıplatıyoruz.
Kâh didişiliyor, laf sokuşturuluyor. Biz yine izliyoruz. Yani izliyorduk. Ama artık izlemiyoruz, izlemek istemiyoruz. Tek satır bile 'Hülya Gülben'e şunu dedi, Gülben cevap verdi' tonunda cümleler okumak istemiyoruz.
Maymun gözünü açtı, bilmeyenlere duyurulur.
Misal Gülben Ergen'e yüreğim cızz bızzz ediyor artık. Hafta sekiz, gün dokuz çalışıyor besbelli. Yahu kız konserinde uçtu bile, siz ne diyorsunuz? Sonra albümleri dillerde dolandı, cümle alem 'Habayı Yaktım' diye haykırdı. Konser DVD'si bile çıkarttı. Öncesi sonrası, kulisi, provaları, fotoğraf çekimleri, kostümleri falan cidden Türkiye üstüydü!
MALIM VAR, MALIM VAR
Gelin görün ki evin üvey kızı muamelesinden kurtulamıyor işte. Taklitçi, polemikçi kılıfını yırtamıyor.
Neden? Onun da kabahati var. 'Malım var, malım var' diye bağrıyor. Gazetelere röportajlar veriyor. Üşenmeyen, Sema Denker'in cuma Kelebek'teki röportajına baksın. Onun yolunda yürüyen yokmuş, tekmiş, Hülya dahil kimseyi rakip görmüyormuş, hem onun evliliği nasıl da seviyeliymiş...
Ah be Gülben'im Ergen'im be... 'Söz gümüşse, sükut altındır' demişler duymadın mı? Güneş balçıkla sıvanmaz bilmiyor musun? Gül gibi çalışmana devam etseydin, bu lafları etmeseydin, bıraksaydın da 'süper' olduğunu, ne kadar değiştiğini biz sana söyleseydik keşke...
Not: Yazıda 'meyve veren ağaç taşlanır'ı kullanamadığım için okuyucudan özür dilerim!