Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Allah rızası için kişisel gelişmeyelim

Amanın da amanın kim gelmiş, ' Ferrari'sini Satan Bilge''nin yazarı Robin Sharma gelmiş, bir de mini seminer verecekmiş. Koştuk gittik.
Şimdi bu adam kesin bize hayatın sırrını verecek. Huzuru bulmadan, enginlere taşmadan seminerden dönme kızım Ayşe.
İçimde herkesle kardeş olma, önüme geleni kucaklama, şap şup öpüşme, düşmanımı bağrıma basma arzusuyla (ki dekoltemin nedeni budur) yana yana seminere girdim.
Hayırdır inşallah.
İnsan inanmayı kafaya koymaya görsün. Ben ki en güzel çağlarını kişisel gelişim kitaplarını okuyarak çarçur etmiş bir kişiyim. Anı yakalamaya çalışmaktan, şimdinin gücünden, hatalarımı hatta selülitlerimi sevmeye uğraşmaktan, (Bkz: Louise Hay öyle diyooo! Selülitelerini seversen, kaybolurmuş) Pollyanna'cılık oynamaktan perişan olmuşum.

HANİ
AURA?
Sonunda topunu bırakmış, kendimle uğraşmaktan vazgeçmiş ve nihayet azıcık huzuru bulmuşum. Yine bir bilgenin peşindeyim işte! Salonda yerimizi almadan, ayakkabıları çıkartacakmışız. Türbede miyiz yaa?. Eh bir çeşit. Sanırım burası gündüzleri yoga salonu.
Seminerde kadın dinleyici hakimiyeti var. Zaten 'guru, bilge' de, kadın kısmının ciğerini ye. Bayılırız.
Aaa, konuşma başlamış. Bu adam ne zaman geldi ki? Hani 'aura', hani elektrik saçma falan . Adam resmen hık demiş Defne Samyeli'nin kocası Eren Talu'nun burnundan düşmüş. İnsan hiç olmazsa beyaz gömlek giyer. Ne o öyle siyah gömlekpantolon falan.
Robin anlatıyor, al yanaklı güzel kız tercüme ediyor. Şu sosyetenin İngilizce konuşandan büyülenme hali beni öldürecek. Dur bi dinle, adam ne diyor değil mi? İlk iş odanın elektriğini yükseltmekmiş. Robin hepimizi ayağa kaldırdı. Önce birbirimizi alkışlattı. Sonra 'birbirinize bakın ve biz çok özeliz deyin' buyurdu. Yetmedi önümüzdekine omuz masajı yaptık. Ayy kulunç yapmışım.
Masaj bitti, tanımadığımız birine sarıldık. Ah be, şansım olsa şöyle yanıma Emre Altuğ, Kenan Doğulu falan düşerdi.
Ama en skandalı koca oda dolusu insanın, aslan kükremesi yapmasıydı. Yedi kere!!! Robincim, kükremesek de sadede gelsek diyorum.

BİZ
BİLGE İSTERİZ!!
Robin der ki; Her hayal küçük başlarmış. Başarıya kolay gelinmezmiş. Değişmiyorsak; başarısızlık korkumuzdan, başarı korkumuzdan ve inancımızın olmadığından dolayı değişmiyormuşuz. Eeee bunları Eckhart Tolle'ler, Leo Buscaglia'lar, Akaşalar Yayınlar da söylemişti.
Biz bilge isteriz!!
Bu arada çevirmen kızın hali duman. Anında çevirdiği yetmiyormuş gibi dili sürçtü mü tüm salon müdahale ediyor. Misal kız 'gelince' diyeceğine dilini eşek arısı sokuyor ve 'gelirse' diyor. Tüm salon 'Gelinceeeeeeee'.
Topunuz kişisel gelişemeyin e mi! Hani hoşgörü, empati, sempati falan ha? Gelişeceklermiş... Robin'e dönelim; diyelim sağlığımızı mı düzeltmek istiyoruz. Her gün yüzde bir oranında sağlığımızla ilgili pozitif bir şey yaparsak, ay sonunda sağlığımız yüzde otuz düzelirmiş.

NABZA
GÖRE ŞERBET
Damlaya damlaya göl olur şekli.
Yani her gün yüzde bir daha az telefonla konuşsak, ay sonunda yüzde otuz daha az fatura ödeyebiliriz. Öyle mi? Oleeeyy.
Başka? Başarısızlık tecrübe demekmiş, korkuların üzerine gidilmeliymiş, önce sağlıkmış. Egzersiz yapmalıymışız. Her gün okumalı, düşünmeli ve insan ilişkilerimizi düzeltmeliymişiz vs. vs.
Finalde Musti'nin çıkıp 'İstersen dağlar dağlar yerinden oynar oynar''ı patlatmasını beklemedim desem, yalan olur valla.
Bu bilgelik değil, düpedüz yaşam koçluğu yahu! Zaten Robin Sharma da internet sitesinde kendini 'yaşam koçu, liderlik danışmanı' olarak tanıtmış. Peki iş insanlarla yüz yüze gelmek olunca neden bilgeymiş gibi davranıyor? Yoksa nabza göre şerbet mi veryor? Dünyayı turluyor, röportajlar veriyor. Hepsi bize yardım için mi yani? Sonra şu resimde neden elinde bonzai ağacını tutuyor?
Neden neden?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA