Üç su Omo'da çitilenesin inşallah! Takıldım da takıldım basketçi Mehmet Okur'a takıldım...
Şimdi Gamze'si, Galataport'u, Ata'sı, Hülya Avşar'ı, Kate Moss'u, Tarkan'ın konser kılıkları dururken ben niye Mehmet Okur'a sardım değil mi?
Çok pardon, Tarkan demişken iki satır yazmadan geçemeyeceğim;
Tarkan, nedir yanından sarkan yahu?
Megastarımız, canımız, ciğerimizin konser görüntülerini izlediniz mi? Pantolonunun yanından, ucunda Doberman köpek varmış gibi sallanan beş metrelik zincirini gördünüz mü? Megastarın, mega rüküşlüğüne yıkıldım valla.
Neyse bizim elli milyon dolarlık Mehmet Okur, annesiyle Omo reklamında oynuyor ve reklamın sonunda anneciğine sarılarak; "Sen oyna dersin de ben oynamaz mıyıııım" çekiyor ya.
Hah! Semra Hanım görmüş geçirmiş, genç kız nesline mensup bende de sigortalar atıyor! Mehmet sanki, "Sen ayrıl dersin de ben o kadından ayrılmaz mıyıım" diyor annesine...
Bu çocuk iyi ki evlenmiş. Bu reklamdan sonra biraz zor evlenirmiş! Aman selametle.
Bitmedi... Geçen hafta sonu noldu dersiniz? Bir röportajında, elli milyon doların Mehmet Abimizin dişinin kovuğuna bile gitmediğini öğrendik.
Valla ya, adam NBA'de elli milyon dolara oynuyor, ama yine de "Geleceğim garantide değil" diye sızlanabiliyor.
Ey okuyucular! Gelin hep beraber 'ForMehmet' yani 'Mehmet için' kampanyası başlatalım. Tanesi 1 YTL'den, mor üstüne pembe puantiyeli bilekliklerden alalım. Hedef yetmiş milyon bilek. (Memo'yu kesmez ya...)
Gözün doysun be kardeşim!
Senin geleceğin garantide değilse, biz şimdiden peşin peşin el ele verip köprüden atlayalım yani.