Şimdi Hülya Avşar kızmıyor, sinirden tırnaklarını kemirmiyor mu yani? Hani Kaya Çilingiroğlu, Feraye'siyle havuz sefasında şipşaklandı, çarşaf çarşaf gazetelerde yer aldı ya...
Sabah sabah resimleri görünce dış kapının, dış mandalı ben bile cızz bızz köfte kıvamına geldim yahu. Hülya Avşar hâlâ "Biz dostuz" çekiyor, "Kaya'ya evimin üst katını kiraya verebilirim" tonunda espriler patlatıyor. İnanamıyorum, hatta Banu Ablamız gibi şöyle diyorum; 'Oh My God'!
Hülya Avşar ya kadınlarüstü heykeli dikilesi bir kişi ya da çok sıkı rol yapıyor.
Çünkü biz kadınlar, kemik diye attığımız adam, ilik diye kapılınca kıskançlıktan deliye döneriz. Değil Hülya gibi atacağımız yokken, atmak zorunda kalalım...
Bu işler ta lise döneminde başlar. Okulun hiç de popüler olmayan bir çocuğu seni beğenir, ama sen burun büker çocuğa "Seni arkadaş olarak görüyorum" çekersin.
Ne zamanki senin beğenmediğin çocuk başka kızla el ele gezmeye başlar ve senden ilgi alakasını keser, sen de kudurmaya, gözyaşları içinde tepinmeye başlarsın.
Adamı şutlayan sen olsan bile, yeni sevgilisiyle görmeye dayanamazsın. Nişantaşı'ndan Taksim'e geceleri eski sevgilisini, yenisiyle görüp çıngar çıkartan kaç kadın var biliyor musunuz?
Öyle bir çıldırma, delirme, kıskançlıktan çatlama hali işte. Ayrılan sen, kapının önüne koyduğun adamı kimseye yar etmeyip, serseme çeviren yine sen...
Neden böyleyiz bilmiyorum ama merak ediyorum valla; azıcık da olsa sinirden tepinmiyor mu Hülya?