Güçlü bir tarih ve duygusal derinliği olan, her bir notasında bir milletin öyküsünü taşıyan bir müzik türüdür Mariachi. 18. yüzyıldan beri varlığını sürdüren Meksika Devrimi'nin öncesine dayanan köklü bir geçmişe sahiptir ve 2011 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miraslar listesine dahil edilerek dünya çapında önemli bir kültürel miras olarak kabul edilmiştir. Mariachi'nin insan ruhunda uyandırdığı milli duygu, bir kişinin ülkesinden binlerce kilometre uzakta bile hissedilebilir. Neden mi bunları söylüyorum çünkü bir Mariachi grubunun İstiklal Marşı'nı söylediğini düşünün.
Meksikalı Mariachi grubundan İstiklal Marşı
İşte Meksika Yunus Emre Enstitüsü'nün düzenlediği Türkiye- Meksika Medya Buluşmaları'nda tam bu yaşandı Meksikalı Mariachi grubu İstiklal Marşı'nı seslendirerek, binlerce kilometre uzaktaki insanların bile kendi ülkelerine duydukları özlemi hissettirdi. İstiklal Marşı'ndan sonra Meksika milli marşını da dinledik ancak Türkçe şarkı söylemeleri hepimize sürpriz oldu. Önce 'Yollarda Bulurum Seni' şarkısını sonra 'Akdeniz Akşamları'nı da dinledik. Meksikalı aksanıyla gerçekten büyük bir başarıydı. Bu etkileşim, sadece müzikle değil, aynı zamanda kültürler arası bir bağ kurarak da gerçekleşti. Meksikalı gazeteciler konser sonrası Türk yemeklerini de tattılar. Gazeteci Mauricio Eli Lopez önce yaprak sarması ardından içli köfteyi denedi ve ilk tepkisi gerçekten görülmeye değerdi, 'Bu gerçek mi?' dedi, o kadar beğendi ki 'yemekleri muhteşem ama bakın yüzde yüz muhteşem' şeklinde espriler yaptı. Samuel Dominicis ise dolmaya ve baklavalara bayıldığını söyledi.
BİRBİRİMİZİ TANIMALIYIZ
Peki, Türkiye-Meksika Medya Buluşmaları'nda neler yaşandı? İlk olarak Radyo Canon'un programcısı Federico La Mont sohbetimiz sırasında, Türkiye ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü çok sevdiklerini, Türkiye ile Meksika'nın aynı seviyede olduğunu ve dostluklarının devam edeceğini söyledi. Öte yandan Meksika'da Atatürk Kültür Merkezi kurmak istediklerini de ekledi. Meksika Kanal 22 Editörü Jose Hernandez, Türk dizi endüstrisinin yükselişini takip ettiklerini ve Türk kültürünü tanımak için bu dizileri izlediklerini söyledi. Türkiye ile kültürel iletişime kıymet verdiklerini belirten Hernandez, 'Edebiyat, sanat, mutfak ve pek çok alanda birbirimizi tanımalıyız' dedi.
TÜRK DİZİLERİ SAYESİNDE
Jeziret Gallardo, 'Meksika ve Türkiye uluslararası ilişkilerde çok önemli bir rol alıyorlar. Televizyon dizileri iki ülkeyi yakınlaştırıyor. Türkiye'de olduğum zaman 2 yıl önce, çok şaşırdım çünkü Türkiye'de turist sayısı inanılmaz. Artık Meksika ve Latin Amerika'da turist arttı' deyince 'Neden?' diye sordum herkes 'Ben Türk dizisi izledim o yüzden Türkiye'ye geldim' dedi. Türk Hava Yolları direk uçuşları çok faydalı oldu.
OSMANLI SAAT KULESİ
Meksika seyahatimde ilgimi çeken detaylardan biri de Osmanlı Saat Kulesi oldu. Şehrin merkezinde yer alan saat kulesinin hikâyesi ise oldukça ilginç. Meksika Bağımsızlık Savaşı'nın başlangıcının 100'üncü yıl dönümü olan 1910 yılında bir kısım Osmanlı tebaası tarafından hem bir tebrik hem de ülkeye gelen insanlara karşı hoşgörülü tutumu sebebiyle Meksika'ya bir teşekkür mahiyetinde sunulan hediye 200'üncü yıl dönümünde ülkemizin de katkılarıyla restore edilmiş ve bugün şehrin cazibe merkezlerinden birine dönüşmüş. Osmanlı Saat Kulesi, yolunuz Meksika'ya düşerse mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında gelmeli. Türklerin izlerini gittiğimiz farklı farklı ülke ve şehirlerde görmek gerçekten çok mutlu edici.
FRİDA KAHLO'NUN EVİ
Dünyaca ünlü Meksikalı sanatçı Frida Kahlo'nun müze olan evi Meksika'da ziyaret edilmesi gereken ilk yerlerden. Bina, Kahlo'nun doğduğu, büyüdüğü, kocası Diego Rivera ile birkaç yıl yaşadığı ve daha sonra üst kattaki bir odada öldüğü evdir. Diego Rivera 1957'de evi ve içindekileri Frida'nın onuruna bir müzeye dönüştürmek için bağışladı. La Casa Azul'daki her nesne ressam hakkında bir şeyler anlatıyor. Koltuk değnekleri, korseler ve ilaçlar, Frida'nın çektiği fiziksel acıları ve geçirdiği birçok operasyonu göz önüne kolayca getiriyor.