İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaların tırmanışı, sosyal medya üzerinden birçok tartışmaya neden oldu. Ve anti-semitizm (Yahudi halkına karşı önyargı anlamına geliyor) ile anti-siyonizm (genel olarak İsrail devletinin varlığına karşı çıkmak olarak tanımlanabilir) kavramlarının arasındaki ince çizgiyi anlamaya yöneltti hepimizi. Hatta sadece sosyal medyada değil sanat dünyasında da tartışmalar başladı.
Bu hafta Alman Fotoğraf Bienali, Bangladeşli foto muhabiri ve etkinliğin ortak küratörü Shahidul Alam'ın sosyal medya paylaşımlarının anti-semitik olarak değerlendirilmesi nedeniyle iptal edildi.
Bir sosyal medya paylaşımı yapıyorsunuz hemen anti-semitist ilan ediliyorsunuz. Hatta sanat dünyasından dışlanıyorsunuz. Küratör Alam'ın paylaşımları, İsrail'in politikalarını eleştiriyor. Hatta son yaşananlar ve Holokost (Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası döneminde yaşanan Yahudi soykırımı) arasındaki benzerliğe dikkat çekiliyor.
Ancak bu paylaşımların, anti-semitizmi destekleme amacı taşıyıp taşımadığı sorgulamak lazım. Belli ki paylaşımla altı çizilmek istenen konu anlaşılmamış. Hatta Alam'ın aktivist kimliği ve ifade özgürlüğü talebi, bienal organizatörleriyle çatışmaya neden olmuş. Organizatörler, Alam'ın paylaşımlarının güven ilişkilerine zarar verdiğini ifade etmiş.
Bu yaşanan, sanat dünyasında ifade özgürlüğü ile toplumsal sorumluluk arasındaki dengeyi sorgulamamıza da neden olmalıdır. Sanat, özgür düşünceyi kısıtlamamalıdır. Ve pek tabii ki düşünceler de toplumsal duyarlılıkla bir araya gelerek sorumlu bir şekilde ifade edilmelidir. Alman Fotoğraf Bienali'nin iptali, sanat dünyasının içinde bulunduğu hassas dengenin bir yansıması bu açıdan.
ALGI EKE'DEN TİLKİLER VE KÖTÜ KALPLİ İTLER PERFORMANSI
Bir tiyatro oyunu düşünün ki afişini görür görmez merak uyandırıyor. Hikayesiyle heyecanı daha da arttırıyor. Hem de tek kişilik bir performans...
Algı Eke'nin yeni oyunu "Tilkiler ve Kötü Kalpli İtler" oyunundan başkası değil bahsettiğim. Özden Selim Karadana yazmış, yönetmiş. Nadia'yı canlandıran Algı Eke'nin bavulunda bir aile fotoğrafıyla Halep'ten Aksaray'a, geçmişten yarına uzanan bir yol hikayesi.
Masalların kabuslara karıştığı, paspasın bulaşıklarla yarıştığı, asık suratlıların ve iş buyuranların arasında geçen soluksuz bir hayat. Tiyatro sahnesinde, sıcak suyla köpürt, soğuk suyla durula diyerek derin duygulara ve düşüncelere yol açan bir diyalogun içine adım atmaya hazır olmalısınız oyunu izlerken.
"Tilkiler ve kötü kalpli itler" soru sorduruyor. Sadece hayvanları değil, insan doğasının karmaşıklığını da yansıtıyor.
Ardından gelen "Onlar her yerdeler" ifadesi, oyunun evrenini genişleterek toplumsal yargılara işaret ediyor. Sürükleyici bir şekilde devam eden replikler, Algı Eke'nin bu sözlerle seyirciyle kurduğu bağ, izleyiciyi düşünmeye ve duygusal bir yolculuğa çıkarmaya yönlendiriyor. Bu benzersiz deneyimi yaşamak ve düşünce provokasyonuna katılmak için bu oyunu kaçırmamalısınız.
BARIŞ TELLİ'NİN HAYATI YAKINDA VİZYONDA!
Sadece Türkiye'de değil dünyada da Ampute Messi' olarak tanınan milli sporcu Barış Telli'nin hayatının anlatıldığı 'Hayatla Barış' filmi 23 Şubat 2024'te vizyona girecek. Forma giydiği kulüplerde ve Ampute Futbol Milli Takımı'nda şampiyonluklar, gol krallıkları ve yılın sporcusu unvanlarını kazanan 34 yaşındaki Barış'ın Japonya da dahil olmak üzere dünyanın dört bir tarafında belgeselleri yapıldı. Özetle bu muhteşem ilham verici hikaye izlemeye değer. Barış Telli'yi Taner Ölmez'in canlandırdığı filmin kadrosunda Nazan Kesal, Bülent İnal, Gürkan Uygun, Biran Damla Yılmaz, Sinan Tuzcu, Erkan Üçüncü, Arben Akış, Alara Turan, Mekin Sezer, Gurur Çiçekoğlu ve Devrim Kabacaoğlu yer alıyor.