Denizin, insanoğlunu nasıl mutlu edebileceğini anlamak için, sadece bir Ege koyuna adım atmak yeterli. İçsel bir huzurun daveti olduğunu bilmeden bu sene 8'incisi gerçekleşen yarış için adımımı Göcek'e atıyorum.
Araştırmalar, deniz kenarında vakit geçirmenin stresi azalttığını, ruh halini iyileştirdiğini ve genel olarak mutluluğu artırdığını gösteriyor. Yavaşlığın ve basitliğin gücü aslında İstanbul stresinden uzaklaşıp sadece rüzgarla ve güzel insanlarla baş başa geçen anlar bütünü.
Bir yelken yarışından çok daha fazlası Rixos Sailing Cup benim için çünkü her yılın aynı dönemi yaşanan aydınlanma sanki. Yelkenciler bu duruma rüzgarın sesiyle baş başa kalınca çözülemeyecek hiçbir şey yok olarak bakıyor. Ben ise 'Bir yarış hayatınızda, veremediğiniz tüm kararları vermenizi nasıl sağlayabilir?' diyorum.
11 farklı ülkeden 73 tekne ve 600 kişiyi aşkın katılımcının yer aldığı organizasyonda, ben Ömer Öztürk yönetimindeki Evita teknesinde katıldım yarışa. Takımlar hakem komitesinin verdiği rota üzerinde kıyasıya yarışmak için hazırken bu yıl rüzgar epey yetersizdi, yine de start verildi ve yarışa başladık.
HERKES MUTLUYDU
Rusların yarış performansı çok iddialıydı, her ne stilleri biraz fazla bağırarak olsa da disiplinleri takdire şayandı. Türk yarışmacıların startı beklerken rüzgar bekleme anında geçirdikleri vakit görülmeye değerdi. Denize girenler, tavla oynayanlar, pişti oynayanlar, müziğin sesini son ses açıp parti yapanlar, gurme masaları hazırlayanlar, tüm bunlar yarış başlamadan eğlenceyi başlattı.
Fatimati teknesi tek rakibimizdi çünkü bütün yarışlarda birinciliği elden hiç bırakmadılar. Ruslar bir yana Eren Karaören, Sinan Kızıklı, Kerem Yılmaz, Can Uslucan, Yağmur Engin'den oluşan takım çok iddialı rakiplerdi, stratejileri az rüzgara göre doğru planlanmış ancak şamandıra dönüşündeki hatalarıyla bize acaba bir fırsat mı verdiler heyecanını yaşamamıza sebep oldular, ama olmadı. Finalde yarışı bitirip marinaya dönen, derece alan alamayan herkesin yüzünde inanılmaz bir mutluluk vardı.
Tek derdinizin rüzgar olduğu bir gün düşünsenize, tek hedefimiz Fatimati'yi geçebilmek bir de rüzgarın hızının artması. Bundan güzel dert mi olur keşke her gün sadece rüzgarı konuştuğumuz ya da onu bu kadar çağırdığımız dilediğimiz bir gün olsa.
Göcek koyları tartışmasız sadece tatil yeri değil, aynı zamanda mutluluğun keşfi için mükemmel bir ortam. Doğanın kucaklayıcı güzelliği, denizin terapötik etkisi, yavaşlığın ve basitliğin gücü,.. Hepsi bir araya geldiğinde işte böyle, unutulmaz bir mutluluk deneyimi yaşanıyor. Şimdi şehre kaosa, strese dönme vakti…
YANAN ORMANLARA YENİ AĞAÇ DİKİLECEK
Şu günlerde Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, 'Yeşil Diplomasi Haftası' çerçevesinde düzenlediği etkinliklerle 'Deniz Kirliliği ile Mücadeleye' ve yanan ormanların yeniden yeşertilmesi için yapılan çalışmalara dikkat çekiliyor.
Ne mutlu ki AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer- Landrut, 20 Kasım 2023 günü #EUBeachCleanup (Sahil Temizleme Kampanyası) kapsamında Göcek İnlice Koyu'nda Muğla Valiliği'nin katkılarıyla sahil temizleme etkinliğine ev sahipliği yapıyor.
Kirliliğin deniz ve kıyı ekosistemleri üzerindeki olumsuz etkileri konusunda Deniz Temiz Derneği/ TURMEPA iş birliğiyle genç Mavi Dedektifler ile öğrenciler bir araya gelecek. Büyükelçi Meyer-Landrut, 21 Kasım'da Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile Köyceğiz'de yanmış orman alanında incelemelerde bulunacak. Daha sonra Göcek'te 2019'da yanan orman alanında gençlerle ağaç dikecek. İşte herkes soruyordu ya, yanan ormanlara ağaç dikimi olacak mı diye, bakın Köyceğiz'de başlandı.