Bir moda devinin Japon sanatçı Yayoi Kusama ile yaptığı iş birliği kapsamındaki Kusama robotu çok konuşuldu. Ama aslında bir robotla, ünlü bir markayla yaptığı iş birliğiyle olay olmadı bu sanatçı.
Geçtiğimiz yıllarda New York'ta dev Yayoi Kusama eserleriyle de adından söz ettirmişti. Moma Müzesi'ndeki meşhur koltuğu ve hikayesi zaten hep gündemde. Geçtiğimiz yıl şehrin en yüksek binalarından birinin en özel Yayoi eserlerini satın alması da çok konuşulmuştu. Sonsuzluk odaları birçok müzenin önünde kuyrukların oluşmasına sebep olur zaten, bir müzayede evindeki resimlerinden biri 5.1 milyon dolar gibi rekor fiyata satılmıştı. Bitmedi; Tate Modern Müzesi'ndeki retrospektif sergisi ziyaretçi akınına uğramasıyla çok haber olmuştu. Amerika'da değil sadece, tüm dünyada ne yapsa en çok konuşulan sanatçıların en başındaydı kendisi ve zaten bu markayla daha önce de iş birliği yapmıştı...
93 yaşında ve yaklaşık 40 yıldır Tokyo'da bir psikiyatri kliniğinde gözlerden uzak yaşaması sanatçının tamamen kendi tercihi, kliniğe yakın atölyesinde üretmeye ve çalışmaya devam ediyor. O meşhur puantiyelerini ilk kez 10 yaşındayken görmüş ve o yaşta gördüklerini çizmeye başlamış. İşte asıl konuşulması ve bilinmesi gereken bunlar, robot değil.
ÇOK ELEŞTİRİLDİ
New York 5. caddedeki meşhur robotunu ve yaptığı iş birliğini beğenenler olduğu kadar eleştiren de çok. Özellikle kapitalizm ve güncel sanat ilişkisi bağlamında sanatçılar ve sanat eleştirmenleri tarafından çok eleştirildiğini görüyorum. Eleştirenlere göre tüm mesele aslında bir sanat eserinin sadece ticari amaçlar için kullanılmasının, sanatın gerçek değerini azaltması..
Diğer yandan bu robotla beraber Yayoi Kusama'nın elinin bir fabrikaya dönüştüğü, makineleştiği de söyleniyor.
Sanat dünyasında birçok gerçek sorun, kopya varken bir robot üzerinden sanatı yerle bir etmek bana hiç adil gelmiyor. Çok da anlam yüklememek gerek, moda ve sanat arasındaki ilişki daha yüzyıllar boyunca konuşulacak. Birçok moda tasarımcısı, pop art veya soyut sanat gibi sanat akımlarından ilham almaya devam edecek. Sonuç olarak, sanat ve moda arasındaki ilişki, estetik, kültür ve ifade gibi alanları içine alan geniş bir konudur. Her iki alan da birbirinden ilham alabilir. Diyeceğim o ki eleştirmek için hazır beklememek gerek çünkü küresel puantiyeleri daha çok işbirlikleriyle duyacaksınız, ister beğenin ister beğenmeyin.
NBC'YE HAKSIZLIK MI YAPILIYOR?
Sinema dünyasında gün geçmiyor ki bir eser çalıntı davası gündeme gelmesin. Bu sefer Nuri Bilge Ceylan başrolde... 'Ahlat Ağacı' filmindeki bir sahnede 'Su Katılmamış Taşralı' metninin izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle dava açıldı NBC'ye. Filminin gerçekten de en önemli ve unutulmaz sahnelerinden birinde kullanılıyordu bu metin. Hatırlayın Serkan Keskin'in ve Doğu Demirkol'un karakterlerinin Taşra ve Edebiyat sempozyumuna katılmak isteyen bir yazarın mektubu hakkında konuştuğu sahne...
Filmdeki bu metin, senaryoyu kaleme alan Nuri Bilge Ceylan tarafından yazılmamış; metin, Varlık dergisinin 1271. sayısında ve Edebiyatın Taşradan Mektubu kitabında kullanılmış.
Yazar Polat Onat, filmde eserinin, kendisinden izin alınmadan kullanıldığını tespit ettiğinde, filmin yönetmeni ve senaristi Nuri Bilge Ceylan ile filmin yapım şirketine dava açmış. Mahkeme ise eser sahibine maddi-manevi tazminat ödenmesine hükmetmiş.
Bana göre bu noktaya gelene kadar çoktan çözülmesi gereken bir mesele bu. Yazar Polat Onat, NBC filminde kendi yazdıkları yer aldığı için onore olmalıydı. Elbette filmde de adı geçmeliydi, eğer adı geçmediyse yine telafi edilecek bir şey bu. Bana biraz da bu dava 'Bakın Nuri Bilge Ceylan benim eserimi çaldı şovu' gibi geldi. Sizce NBC'ye verilen ceza haksız mı?