21. yüzyılın en popüler kişilik analizidir "bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim", zaman zaman yıldız haritasına, pin koduna, evcil hayvanına, okuduğu kitaplara, burçlara, gezdiği yerlere kadar birçok ipucundan yola çıkarak insanları okumaya çalışırız.
Yüzde yüz doğru sonuç vermese de ortalama bir fikir mutlaka elde edilir. Son dönemde bu kişilik okumanın çok ilginç bir yöntemiyle karşılaştım bir nevi Instagram falı, birden fazla ipucuyla açılım yapılıyor ve kişinin doğru mu yanlış mı uyumlu olup olamayacağınız ortaya çıkıyor. Yanlış duymadınız, analizlerin en absürtü belki ama inananı güveneni çok. Çağın bir açmazı daha Instagram'a göre karar vermek. Instagram'ını göster sana kim olduğunu söyleyeyim.
Örneğin Instagram'da paylaştığı sportif aktiviteler sevdiği sporlarla ilgili bir ipucu veriyor, köpeğiyle çok fotoğrafı varsa hemen aa iyi baba olur bak deniyor, özlü sözler çok paylaşıyorsa hemen derin bir kişi oluyor, aile fotoğrafı kilit ve çok önemli aileye verdiği önem de buradan ölçülüyor. Güler misin ağlar mısın, herkese normal gelen bir tek bana mı trajikomik geliyor?
Instagram'dan alınan notlarla biriyle olup olmama fikri birine yapılmış haksızlık değil mi? Ön yargının sosyal mecra boyutunu görüyoruz bir nevi, boşluktan başkalarının hayatını fazla takip edip 7/24 o hayatları konuşan insanların yeni edindikleri hobi. 21. yüzyıl komedisi insta fal ile doğru kişi aranıyor.
2023 sürprizlerle gel derken umarım bilmeden bunlardan bahsetmiyoruzdur.
'SPEAKEASY' ÇILGINLIĞININ SONU NE OLACAK?
New York'taki speakeasy trendi artık zirvesini yaşıyor. Hangi sokağa adımı atsanız ayakkabı tamircisinin içinden şahane bir bar çıkıyor, pizzacıdan başka bir dünya açılıyor, inşaatın içinden geçerek kendinizi bir anda çılgın bir kutlamanın içinde buluyorsunuz. Gitar mağazasından sürprizli bir odaya geçip şahane bir akşam yemeği yiyorsunuz, sandviç sırasına girip muhteşem bir konserin ortasına giriş yapıyorsunuz, bu örnekler bitmiyor her gün de yenisi açılıyor.
Speakeasy mekanların genelde kapısında tabela yok son derece gizliler ilginç girişlerden geçilip sürprizli yerlere çıkan bir eğlencenin başlangıç yeri. Müdavimleri çok gizli barlarda olmayı herkes çok seviyor ancak gitgide tuhaflaştığı da bir gerçek. Mekanlar artık en ilginç girişi ben yapacağım diye terzi, ayakkabı tamircisi, pizzacı, otopark, sanayi mahallesi, şehirde ne varsa adeta yarışa girmişler. Sıra dışı atmosfer yarat, herkes seni konuşsun meselesi artık korkutmaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde Brooklyn'de iki saniyede bir arkama bakmadan yürüyemediğim aşırı karanlık bir mahalleye girdim. Sürprizli şehrin en popüler yerlerinden birini keşfedeceğim için heyecanlı olmam gerekirken bende anksiyete tavan yaptı çünkü mekan o kadar ücra korkunç bir yerdeki görmek istediğimden emin değilim, her an geri dönebilir seviyedeyim. Neyse mekana yaklaştığımda her zamanki gibi klasik, nerede ya buranın kapısı krizi yaşıyorum. Bu tür mekanlar ilk kapısıyla konuşturur. Mutlaka ilginç bir yerden geçilir, park edilemez yazılı bir otoparka giriyorum, belli ki her kapıyı gidip çalacağım illa biri doğru yeri tarif eder. Neyse ki hangar gibi dev bir mekana giriyorum. Masalarda kırık tabaklar, fincanlar var. Bir tuhaf inanılmaz da sempatiklik var, her yer pembe. Mekan 'gel beni fotoğrafla' diyor ama maalesef görüntü almak yasak. Mekanın sahibi Amerika'nın en ünlü haber sitelerine demeç vermiş 'bitsin artık bu yemekler görüntülerinin çekildiği sömürü' diye ve aslında insanlara kırık tabak bardaklarıyla 'alın çok çekmek istiyorsanız bunları çekin' diyor.
Gerçekten de içeride fotoğraf çektiğiniz anlaşılırsa bazen azar yiyebiliyorsunuz. Gerçek tabakları çekmek ciddi bir suç teşkil ediyor. Burada fotoğraf çekeceğine anı yaşa, yemeğin tadına var diyor Amanda Bechara. Nasıl bir paradoks ki mekanda fotoğraf çekmek yasak ama sosyal medya fenomenlerinin inanılmaz müdavimi olduğu bir mekan gizli saklı çekim yaptıklarını birçok paylaşımlarında itiraf etmişler o ayrı. Bu arada son dönemde Amerika'daki mekanlarda wifi şifrelerini de kaldırmaya başladılar. İnsanlar sosyal medyaya bakmadan sohbet etmiyorlar deniyor. Teknoloji çağında geriye doğru gitmemiz, gelenekseli özlememiz hep paradoks ama güzel paradokslar. Ben wifi'lerin kaldırılmasından yanayım mekanlarda insanlar sohbet edip, eğlensinler, anı kaçırmasınlar. Paylaşımlar mekandan çıkınca yapılsın mesela olamaz mı, olabilir.